Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Fatih Terim’in askerleri ve Belhanda!..

Önce, daha önce köşemde yayınladığım, SABAH/ ASpor ekibinden Taner Karaman kardeşimin yolladığı Belhanda notunu bir daha okuyun, lütfen..
"Ligde en az 15 maça çıkmış futbolcular üzerinden hazırladığım listeye göre attığı 5 gol ile 46. sırada olan Belhanda, yaptığı 2 asist ile de 75. sırada bulunuyor. Gollük pas olarak izah edebileceğimiz maç başına 1.4 kilit pas değeriyle 31. sırada olan oyuncu; Zeki Yavru, Pereira, Hasan Ali gibi savunma oyuncularıyla aynı sırada bulunuyor. Hücumda etkisiz kalan Belhanda maç başına 1.7 şut ortalamasıyla da 43. sırada bulunmakta.
Hücum performanslarının kötü olması yönünde kendisine yapılan eleştirilere "Ben klasik 10 numara değilim, savunmayı da destekliyorum" diyen Belhanda'nın iki kritik savunma performans değerleri de yine vasatın altında bulunuyor. Oyuncu maç başına rakipten top çalma (1) ve rakip atağı kesme (0.5) değerlerinde ilk 100 içerisinde yer almıyor."
Siz bundan daha rezil bir "Orta saha" istatistiği gördünüz mü?.
Bir de, dün sabah adeta özel Belhanda sayfası yapan SABAH Spor'un o sayfadaki manşetine bakın..

"10'daki harika değişim!."
Kelime oyunu harika değil mi?. Okurken "Ondaki harika değişim" oluyor..
Peki neymiş harika değişim..
O rezil istatistikleri iki maçta iki misline çıkarmış..
Birisi koca bir sezonun istatistiği..
Öteki iki maçlık..
Hangi iki maç?.
Galatasaray'ın en rahat oynadığı iki maç..
Fatih Terim kapalı savunmaları sevmez. Gol atamadı mı hep "Çok kapandılar" der, bilirsiniz.
Sumudica, Süper Lig'de hücum futbolu oynayan ve maç nerde, kiminle olursa olsun, sahaya kazanmak için çıkan bir tek hoca.. O yüzden rahat Gaziantep maçı..
Başakşehir daha da rahat.. Okan Buruk, eline aldığı o harika Abdullah Avcı takımını darmadağın etti. Bu sezon başlarken de iyice bitirdi. Tarihinin en kötü futbolunu oynadı ikinci ligden gelen Hatayspor'a karşı ve 2-0 kaybetti. Ancak onun da Galatasaray'a kapalı savunma yapacak hali yok. Açık oynayacak..
Yani kadro olarak Galatasaray'ın çok altında iki rakip ve ikisi de açık oynuyor.. Hele Başakşehir, resmen dökülüyor.
Aklı fikri artık Galatasaray'da değil Belhanda'da olan Fatih Terim, bu iki maçı da Belhanda hesapları üzerine kurdu. Onu bu iki maça özel hazırladı.. Belli ki, tembih de etti.. "İki maç dişini sık. Biraz koş. Biraz didin.. Bu kolay maçları kazandık mı, medyadaki adamlarım seni göklere çıkaracak ve sözleşmenin uzatılmasını isteyecekler. Ötesini ben hallederim.."
Neden "Belli ki?."
Öncesine bakın.
Galatasaray Yönetimi Belhanda'yı kesin satmaya karar verdi. Satıştan para kazanmasa da ona ödeyeceği 7 milyon eurodan kar edecekler.
Meneceri çağrıldı. "Mutlak takım bul" dendi. Ama Galatasaray'a bol oyuncu satan bu menecer, bir başka yerden "Sakın ha..
Sorana hep 'Talip yok' diyeceksin" talimatını aldı.
Başkan Mustafa Cengiz "Belhanda mutlak satılacak" diye demeç üstüne demeç verirken, Fatih Terim, 10'u her maçta ilk 11'e koydu.
Israrla ve inatla.. Mutlak satılacağını bile bile, yerine bir adam aramadı. Neden?. Çünkü o Belhanda'nın aslında kalacağını biliyordu.
Sorduklarında "Gerekirse ben dahi giderim" diye güya şövalyelik yapan Hoca, "Belhanda ne olacak" diyenlere "Belirsiz" cevabı verdi.. Yani Yönetim'in "Satılacak" kararı palavra..
Kararı Terim verecek.
Belhanda'sından asla vazgeçmeyen Fatih Hoca, çok iyi okuduğu ilk iki maçta "Kalsın" raylarını döşeme planlarını ayrıntılarıyla yaptı.
Mesela "Asist sayısı artsın" diye bütün duran topları bile Belhanda'ya kullandırdı. İki maçlık amacı, köşemde yayınlanan "Tokat" gibi istatistikleri değiştirmek ve bu iki maçlık istatistikleri adamlarıyla ana medyaya yerleştirip algı uyandırmaktı.
Başakşehir maçının ardından, SABAH, Belhanda'ya tarihinde çok az kullandığı "9" notunu verdi ve övgü yarışına anında girdi.
Daha henüz öbür gazeteleri görmedim ama, salı sabahı, SABAH Spor Belhanda özel sayfasını yaptı işte..
"10'daki harika değişim" diye başlık attı.
İçerde "Belhanda iki maçta Galatasaray'ı sırtladı" dedi ve güya istatistik verdi.. 34 maçlık sezona karşı iki beleş ve özel tembihli maçın istatistiğini..
İyi bakın "Harika" değişime..
Önce hücum..
Geçen sezon maç başına ortalama 1.7 şut atarak 43'üncü sırada olan Faslı, bu defa iki maçta ortalama 3 şut atmış.. "Kaleyi gördün mü vur" tembihinin iki maçlık sonucu, iki rahat maçta toplam altı şut yani..
Geçen sezon maç başı ortalama 1.5 kilit pası ancak başaran Belhanda, bu yıl 3.5 ortalama yapmış. Açık oynayan iki rakip önündeki iki maçta 7 oyunu geliştiren pas atmış topu topu.. Harikaya bakar mısınız?.
Gelelim savunma istatistiklerine..
Geçen sezon maç başına 0.5, yani ancak yarım top kesen Belhanda bu yıl iki beleş maçta toplam 2 kez top keserek, ortalamayı "1"e çıkarmış. Gerçekten harika değil mi?.
Geçen sezon maç başına 0.2, yani beş maçta toplam 1 (Yazı ile Bir) kez atak uzaklaştıran Belhanda, bu yıl iki maçta toplam 1 kez atak uzaklaştırarak, "Harika" değişmiş gerçekten ve maç başı yarım (0.5) top uzaklaştırmaya ulaşmış. Beş maçta bir'deni İki maçta bir'e.. Harika yetmez..
Muhteşem!.
"10'daki harika değişim" başlıklı yazı, bu yazının bu sayfanın hazırlanma sebebini itiraf ederek bitiyor.
"Belhanda için istenen bonservis bedellerinde teklif gelmezken, oyuncu ise sarı kırmızılılar ile ücretini düşürüp yeni kontrata imza atmak istediğini belirtti." Hangi oyuncu bu, imzasız manşetin yazarı kardeşin?.
"Beni boşuna satmaya uğraşıyorlar.
Ben gitmem. Oynatmazlarsa oynatmasınlar.
Paramı alır otururum" diyen, dediğinin şovunu da, havuzlu bir villa alarak yapan, indirim taleplerini hep tersleyen Belhanda olmasın sakın..
Hiç sıkılmadan, daha kontratı bitmediği halde, zamlı tarife ile yeni kontrat isteyen Belhanda.. Şimdi hem kalmak istiyor, hem de fiyat düşürerek yeni kontratı kendisi teklif ediyor ve sen, asıl bu "Harika" değişikliği zerre merak etmiyor ve çelişkiyi dile getirmiyorsun.
Mustafa Cengiz Başkan!.
Ağır hastalıklar geçirdin. Ölümün kıyısından döndün. İstirahat etmen gerekiyor. Buna rağmen her gün Ali Sami Yen'e, kulübe gidip Galatasaray için çalışıyorsun.. Ama bil ki, başkaları da, başka şeyler için çalışıyor..
Hem de en yakınında olması gerekenler.

***


İşte yorumcu.. Ömer Üründül!..

Ömer Üründül kardeşimi alnından öperim.. Fenerbahçe- Hatay maçı hakemi hakkında gazetemdeki tek yürekli yorumu yapan, hem de başlığa çıkarak yapan yazar o!.
"Fenerbahçe lehine eyyam yaptı!.." Aynen öyle.. Daha önce Galatasaray lehine eyyamlarıyla dikkati çeken Ümit Öztürk, aynen ustası Cüneyt Çakır'ın yolunda olduğunu kanıtladı ve büyükler, hele de Fener lehine eyyamı sürdürdü.
Üründül aynen şöyle yazıyor..
"Yeni MHK, ciddi yanlışlar yapıyor. Ümit Öztürk, birçok kritik maçta G.Saray lehine kararlar verince kıyamet koptu, uzun süre devre dışı kaldı ve FIFA kokartı geri alındı. Üstelik de yetenekli bir hakemken. Dün gece bir büyük maç yakalamış, haftaya da G.Saray-F.Bahçe derbisi var. Hiç F.Bahçe'yi üzüp de başına yeni bir iş açar mı? 90 dakika ev sahibi lehine eyyam yaptı."
Nasıl mı eyyam yaptı?.
Ayni gazetede ayni hakemi hem de "Hakem Öztürk kusursuzdu" diye yazan Ahmet Çakar ki, gelmiş geçmiş en iyi hakemlerdendir, bu maçı başından sonuna banttan izler mi?.
Baksın bakalım, diyelim Fener lehine çaldığı fauller ve çıkardığı kartlarda kusursuz (!) olan hakem, hatta daha ağır pozisyonlar Hatay lehine olunca ayni düdükleri çalmış, ayni kartları çıkarmış mı?.
İkincisi.
Çıkardığı kırmızıya dönüşen dört sarı kartın hiç birinde, kartına davranmasa, kim ne derdi, sen dahil, Çakar dostum?.
Demek ki, o dört sarının dördü de yoruma bağlı ve ne tesadüf (!) dördü de Fener lehine..
O zaman sözlükleri aç ve Ömer'in deyişi "Eyyamcı" karşılığında ne yazıyor bak!.
Bir hafta önce Rize maçını 88'inci dakikada icad edilen penaltı ile kazandığında "Ayni penaltıyı Rize lehine de çalarsan helal olsun.. Çalamazsan yazıklar olsun" diyen Erman Hocam, bu defa kartlar için ayni yorumu yapmamış. Fauller için de..
Gene de sahadaki eyyam, 90 dakikada 0 (Sıfır) şut atan Hatay'ı mağlup etmeye yetmedi. Çünkü bu defa yukarda "İlahi Hakem" vardı..

*


Şimdi Nihat Özdemir Federasyonu ve Serdar Tatlı MHK'sına bir teklifim var.
Fener'i şampiyon ilan etsinler. Kalan 20 takımla lig, hem topal olmadan, kimse bay kalmadan, hem de "Adil" oynansın!.
Herkes rahat etsin.. Hakemler de, yazarlar da.. Seyirci de adam gibi maç izler!.

***


Burak Ofsayt!..

Burak demek ofsayt demek!."
Dün bizim gazete, kamuoyumuzda artık klişe olan bu başlığı kullanmış.. Lille forması altındaki ikinci maçının ilk yarısında 5 kez ofsayta düşmüş de.. Lille taraftarı kızmış da.. Görüneni yazmak kolay. Bu başlığı maçı izleyen 10 yaşında bir çocuk da atardı.
Söylüyor da zaten..
Ama Burak'ın niçin bu kadar çok ofsayta düştüğünü arayan, soran ve gören yok.. Burak'ın hocaları, hele bizimkiler dahil..
Yılmaz Yücetürk öldüğü günden beri bizde bireysel taktiği bilen ve çalıştıran hoca kalmadı..
Sadece takım taktiği.. Koş, ısın, kültür fizik yap.. Sonra çift kale takım taktik çalışması..
Var mı "Bireysel Taktik Çalışması" yapan?.
Bireysel taktikte birinci öğretilecek şey, "Zamanlama"dır.. Timing/ Zamanlama..
Hayatta da öyle değil midir?.
Niye nikah memurları evlenme akdini ilan etmeden önce "Bu evliliğe itirazı olan, ya şimdi etsin, ya ebediyen sussun" der?.
Burak gollerini genelde nasıl atıyor?.
Rakip savunmanın arkasına sarkarak ve o arkaya atılan topları kaparak..
Şimdi zamanlamaya bakın..
Burak rakip savunmanın arkasından fırladığı anda ofsayt değil.. Topu ona değil, onun ayağına da değil, onun önüne, tam o fırlama anında, yani o lahza atarsanız, bomboş alır gider..
Bir an gecikirseniz, Burak ofsayta düşer.
Zamanlama işte o anı yakalamak..
Ya o anda atacaksın. Ya da hiç atmayacaksın..
Yani mesele Burak'ta değil, topu rakip savunmanın arkasına ve Burak'ın önüne atan adamda..
Bu adam Selçuk iken Burak gol kralı oluyor, omuzlarda taşınıyordu.
O topu "Zamanında doğru yere atacak" adamın yoksa, ya da mesela Belhanda uğruna, Selçuk gibi yok edilmişse, o zaman Burak'ı durmadan ofsayta düşüren bu "Rakip savunma arkasına koşmalar"dan vaz geçirip, başka gol yolları arayacak ve bulacaksın, demektir.
Eğer Hoca isen, tabii.

***


TEBESSÜM
Adam nefes nefese çayırda çalışan çiftçiye sordu.. "8.45 trenine yetişmem lazım. Etrafı dolaşırsam yetişemem. Sizin çayırdan kestirme yapabilir miyim?."
"Tabii yapabilirsin" dedi, çiftçi.. "Hele karşına benim kara boğam çıkarsa, 8.15 trenini bile yakalarsın?."

SEVDİĞİM LAFLAR
İnsanlar artık dükkanlardan her istediklerini satın alıyorlar. Ama dostluk satılan bir dükkan olmadığı için dostları yok.
Antoine de Saint- Exupery (Teşekkürler Venüs)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA