Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Kutlarım Fatih Hocam!.. Teşekkürler!..

Bugün kutlama günü.. Fransa, İtalya ve Rusya gibi Avrupa'nın önde gelen liglerinin en ünlü takımlarıyla yer aldığı guruptan Galatasaray, hem de namağlup lider çıktı. Son 16'ya kaldı.
Gelecek yılların Şampiyonlar ve Avrupa liglerine katılım açısından çok kritik durumda bulunan ülkemize çok değerli puanlar ve büyük maddi sıkıntı içindeki Galatasaray'a da ilaç gibi gelecek 8 milyon 450 bin euro, bugünkü fiyatı üzerinden 131 milyon lira kazandırdı.
Şimdi bu başarı alkışlanmaz da ne yapılır?. Hem de geçen yıl şampiyonluğu, Galatasaray'dan 1 gol farkın getirdiği averajla alan Beşiktaş'ın 0 puanla gurup sonuncusu olup elendiği hafta, hem de Roma'dan, deplasmanda "yenilgisiz lider" olarak guruptan çıkan Hoca'yı alkışlamazsak eğer, yarın eleştirme hakkımız da olmaz..



Üstelik Roma'ya, hastaneden çıkarak gittin Hocam.. Ve o halinle, 90 dakika saha kenarında ayakta durdun!.
Seni sevgi ve gururla izledim Hocam..
Şimdi önümüzde, çok daha önemli, çok daha değerli 1/16 finaller var. Yenilenin eleneceği sistem başladı artık. Yani her maç çok kritik..
Lazio maçının eleştirisini, o yeni başlayan çok kritik ve çok önemli dönem öncesinde de yapacağım tabii..
Ama bugün değil.. Bugün başta sen ve Başkan Burak Elmas, tüm camia için kutlama günü..
Hele önce herkes keyfini çıkarsın. Yanlışları ve doğruları yazmak için zamanımız var nasılsa..
Tekrar yürekten kutlar, yanaklarından öperim Fatih Hocam!.
Zaferin tadını çıkarın Galatasaraylılar!.

*

2022 BAHARINDA ÜSTÜNLÜK İNSANLARA GEÇECEK!..

Frankfurt'ta yaşayan ve iki yıldır neredeyse sadece Kovid hastaları ve aşıları ile 7/24 çalışan Dr. Erdoğan Karatay'ın fevkalade olumlu etkiler yaratan ve karşılık gören yazı dizisi bugün sona eriyor. Tabii Kovid sıradanlaşana dek, gerek doğdukça yazmaya devam edecek.
Okurlarım ve insanlarım adına tüm bu bilimsel ve olumlu yazıların için teşekkürler Doktor..

***

Şu ana kadar Kovid-19 nedeniyle yeryüzünde 6 milyona yakın insan öldü ve ölmeye de devam ediyor.. Ve bu yeni teknolojiyle üretilen aşılar, milyonlarca insanın hayatını kurtardı.
Klasik aşıların üretilmesine bel bağlasaydık, yıllarca beklememiz gerekecekti, bu arada kaybedilecek insan sayısını düşünebiliyor musunuz?
Üstelik klasik yöntemle üretilen hiçbir aşı, yeni teknolojiyle üretilen aşılar kadar fazla koruma sağlamıyor, bu bilimsel verilerle kanıtlandı.
Dahası, şimdiye kadarki verilere baktığımızda, istatistiksel olarak klasik aşılara oranla önemli bir yan veya ağır etki yok.
Aşı karşıtlarının son söylemlerinden birisi, "Aşı olana da hastalık bulaşıyor, aşı olan da Kovid'den ölüyor".
Oysa dünya çapında yapılan istatistikler gösterdi ki, Kovid'e yakalananlar içinde aşılarını tam yaptırmış insanlar ile aşı olmamış insanlar arasında ölüm oranı açısından kıyaslanamayacak kadar fark var!
Ayrıca bu konuyla ilgili de aylar önce yine bu köşede şöyle yazmıştım:
"Her insanın vücudu farklıdır, her insanın vücudu aynı ilaca, dolayısıyla aynı aşıya farklı tepki verebilir. Çoğumuzun basit bir ilaç gibi gördüğü (oysa değil) aspirin bile bilinçsiz kullanıldığında kötü sonuçlar doğurabilir. Bana çok iyi gelen bir ilaç, başkasında yan etkiler yapabilir. Bu nedenle 'Eşinizin dostunuzun tavsiye ettiği ilacı doktorunuza sormadan kullanmayın' diyoruz.
İşte tam da bu yüzden var olan veya imal edilecek olan hiçbir aşı ya da ilaç için 'Yüzde yüz güvenlidir ya da yüzde yüz koruyucudur' diyemeyiz.
Yeni aşıların ne kadar etki edeceği, yani vücutta oluşacak antikorların ne kadar vücutta kalıp hastalığa karşı koruma sağlayacağı yüzde yüz bilinemese de, influenza dediğimiz grip aşısında olduğu gibi her yıl yenilenmesi gerektiğini düşünüyorum."
Nitekim, bütün dünyada bir süredir üçüncü doz aşılar, yani "hatırlatma aşıları" yapılmaya başlandı. Amaç, sayısı ve etkisi azalan antikorları tekrar yükselterek Kovid-19'a karşı vücut savunmasını üst seviyelere çekmek. Hastalığa yakalansa bile ölüm tehlikesini azaltmak, tedaviyi kolaylaştırmak.

***

Bu kadar çok aşılamaya rağmen, dünyada, özellikle Avrupa'da, hatta Türkiye'de nasıl oluyor da yeni vaka sayıları bu kadar çok yüksek çıkıyor?
Bakınız, öncelikle şunu vurgulamakta fayda var: Bu hasta sayısı pandeminin ilk zamanlarında olsa, bugünkünün onlarca katı kayıp verirdi insanoğlu.. Ayrıca hastanelerde Kovid hastası dışında hastalara yer kalmazdı. Yoğun bakımlarda yer kalmazdı.
Benim yaşadığım Almanya'da günlük sayılar bazen 70 binleri geçtiği halde, ne kayıp sayısı rekor kırıyor ne de hastaneler dolup taşıyor. Almanya'da iki aşısını yaptırmış olan insanların oranı yaklaşık yüzde 70. Üçüncü aşısını yaptırmış olanların oranı ise yüzde 15'lerde. Biz doktorlar, her gün aşı yapmaya hızla devam ediyoruz. Artık çoğunlukla üçüncü aşıları yapıyoruz. 12 yaş üstüne aşı yapmaya bir süre önce başladık, yakında 5 yaş üzeri de aşılanmaya başlanacak, Almanya'da..
Ve bu hızla gidersek Kovid-19'u yenecek ve grip gibi sezonluk bir hastalık haline getirebileceğiz.
Ancak bu şekilde "normal" hayatımıza geri dönebiliriz. Burada iş sadece biz doktorlara değil, bütün dünya halkına düşüyor. Bu kış da dişimizi sıkıp M-H-M, yani Maske-Hijyen-Mesafe kuralına uyacağız.
Sanıyorum 2022 baharından itibaren insanlık Kovid-19'a karşı üstünlüğü ele geçirmeye başlayacak.
Ben moral bozacak, kötümser olacak bir durum göremiyorum. Moralinizi yüksek tutun.
Biliyorsunuz, medyada ve sosyal medyada en çok prim yapan haberler, olumsuz, insanları paniğe sürükleyen haberler. Lütfen bilim insanları dışında ortada dolaşan saçma sapan şarlatanlara, felaket tellallığı yapanlara kulak asmayın.
Bilim, tüm hızıyla bu illeti yenmeye çalışıyor ve büyük mesafeler de kat etti. Tedavi amaçlı yeni ilaçlar da piyasaya çıkmaya başladı. Bunlar, hastalığı kapmış insanlarda ağır geçirmeyi engelliyor, oldukça da başarılı.
Ancak vurgulamakta fayda var.. Aşı olup bulaşmayı önlemek, hasta olup ilaçla tedavi olmaktan daha kolay ve daha ekonomik. Ve sadece kendinize değil, tüm dünyaya, tüm insanlığa yararlı ayrıca.
Üç gün devam eden yazımın sonunda, bir tavsiyede daha bulunacağım..
Lütfen grip aşısı yaptırmadıysanız hâlâ, hemen yaptırın. Unutmayın ki Kovid ve influenzayı yapan virüsler farklı. İki ayrı virüs onlar.
Grip aşısının da tam zamanı.
Gelecek yazıda müjdeler verebilmek umuduyla, sağlıklı kalın, mutlu kalın..

*

ÇEHOV BÖYLE OYNANIR!..

Onları 2 binli yılların başında tanımıştım. New York'ta, Londra'da izleyip geldiğim müthiş müzikali, bir üniversite tiyatrosu oynuyordu. Rent!.
Mukayese etmeye değil, o gençlerdeki cesareti görmeye gittim ve.. ve hayran kaldım..
Broadway ve West End'den yani tiyatronun, hele de müzikalin iki başkentinden hiç de aşağı kalmıyordu bizim gençler.. Bora ve Volkan Severcan sahnenin arkasında ve içinde kolları sıvayan kardeşlerdi. Bora çeviriyi yapmış ve sahneye koymuştu. Volkan da oynuyordu.
O Rent'i okul sahnesinde iki defa daha izledim. Sonra Türker Ağabey'den rica ettim. Kırmadı. Maslak'ta TİM Şov Merkezi'nde bir özel gala yaptılar. Tıklım tıklım salon dakikalarca ayakta alkışladı..
Bugünün önde gelen yıldızlarından Pelin Akil'in de doğumu oldu, Rent..
Okul tiyatrosu iken kendilerine Candela demişlerdi. Candela, Sahnekârlar'a dönüştü.. Volkan, İzmir'e taşındı. Orda Mesut Sancak'ın Folkart'ında bir Sanat Akademisi açtılar, başına geçti. Bora'yı hiç duymaz oldum. Dizilere devam eden Pelin, evlendi, mutlu bir yuva ve evlat sah-i bi oldu.
Sonra pandemi.. Hiç tiyatro kalmadı ortada ve geçen hafta haber geldi.
Sahnekârlar, Trump Tower Tiyatrosu'nda Vişne Bahçesi'ni oynuyorlardı.
Gene büyük cesaret işte.. Bunca aradan sonra, Çehov, hem de Vişne Bahçesi oynamak.. Onu da kaç kez, hem de ne devlerden izledim. Çarlık Rusyası'nın çözülme ve çöküşe gidişini anlatır Çehov..
Trump Sahnesi'ni de severim. Yakındır. Kolay gidilir. Salonu sevimlidir. En sevdiğim de, AVM'nin girişindeki Big Chefs'tir. Oradaki çeşit çeşit mutfaktan seçim yapar, neşeyle bir şeyler atıştırır, en arkadaki tiyatroya geçeriz. Biraz da yürüyüş sporuna hizmet.
Enfes bir Çehov, enfes bir Vişne Bahçesi izledim. Sürprizleriyle..
Örneğin konuk oyuncu Erhan Yazıcıoğlu.. O büyük aktör, gene büyük oynadı, Bora'nın harika sahnelediği oyunda.. Volkan da müthişti, eski efendileri ile karşı karş-ı ya kalan Köylü/Köle'de.. Aslında herkes, ama herkes çok iyi oynuyordu. Gülen Karaman, Özdemir Çiftçioğlu, Güneş Emir başta, hepsi..
Meltem Severcan'ın pratik, turnelere uygun dekoru zevkliydi. Melis Yavuz'un kostümleri harika.. Ama Vişne Bahçesi adlı çiftliğin emektar kâhyası Erhan'ın klasik kostümünün, Atatürk'ün elbiselerini diken Kordonciyan ailesinden çıkması, oyuna ayrı bir özen gösterildiğinin işaretiydi. Murat Kodallı'nın müzikleri de öyle..
Hemen Google'a girin "Biletix Vişne Bahçesi" yazıp tıklayın ve İstanbul, İzmir, Antalya'daki oyun tarih ve salonlarına bakıp biletinizi hemen alın derim..
Hele de benim gibi klasik tiyatroya hasret kalanlardansanız!.

*

BEDRİ RAHMİ'YE KOŞUN!..

Bazen nasıl gerzeklik yapıyor ve kendime kızıyorum. Ama yaş 82 olunca, bağışlayın..
"Bedri Rahmi" adını görünce, "Nedir, nasıldır?" demenize gerek yok.. Hemen, ilk fırsatta koşacak ve hoşça vakit geçireceksiniz..
Abdi İpekçi Caddesi'ndeki Selvin'de "Bedri Rahmi Sergisi, Al Gözüm Seyreyle"yi seyretmek için çok vaktim vardı. "Rahat bir günde gider, rahat gezer, rahat yazarım" dedim ve dün gece bir baktım ki, sergi pazar günü son..
Yani görüp yazacak vakit yok.. Siz bana bakmayın.
Abdi İpekçi Caddesi'ndeki Selvin'e koşun ve baştan ayağa sanat adamı, Bedri Rahmi'yi izleme keyfini yaşayın. Serginin adı mı?.

al gözüm seyreyle
hep aynı hikâye
hep aynı türküler
hep aynı kinaye

sevaplara borazan
günahlara tabut
balıklara banka
alıklara bulut
sen bunu kırk gün kırk gece unut
Bedri Rahmi dizeleri tabii..

*

BULUTAY DA GİTTİ!..

Mekteb-i Mülkiye, Mekteb-i Mülkiye iken okuduk biz.. Tuncer de asistanımız, yani hocamız ama arkadaşımızdı. İnek Bayramları'nda neler çekti biz Tüllap'tan. En çok şakalananlardı Tuncer.. Böyle yazdığımıza bakmayın. Okulda öyle söz ederdik ondan.. Tuncer.. Tuncer.. Soyadı geçmezdi bile..
Sonra o Mülkiye bitti. İnek Bayramları da bitti. Siyasal Bilgiler Fakültesi sıradan bir okula dönüştü.
Bu yeni okul, Mülkiye Mezunlar Derneği'ni de boşlamış.. Tuncer Hocamız için okulda yapılan davete, Mezunlar Derneği'ni davet bile etmemişler. Sonra ayıplarını nasılsa hatırlamışlar.. Mezunları adam yerine koymaz, saymazsan, öğrencinin lafı mı olur..
Bir davet çıkarmışlar, ama anma töreninde, aralarında sınıf arkadaşları ve öğrencilerinin de olduğu Mezunlar Derneği Temsilcisi'ne söz hakkı tanımamışlar..
Sebebini tahmin edersiniz?. Korkaklıktan..
Bizim Başkan da derslerini vermiş. Gitmemiş o "Laf ola, torba dola" yapılan törene, süs bebeği gibi oturmak için.. Okul Müdürü (Fakülte ve Dekan demeye dilim varmıyor da..) göstermelik anmayı kendi kendine yapmış.
Biz de yapalım.. Mekteb-i Mülkiye'nin ruhuna da Fatiha okuyalım..
Tuncer Hocam, ışıklar içinde yat. Mülkiye ruhu öldü.. Biz de seni içine gömdük!.

*

TEBESSÜM

"Patron yarın için izin isteyebilir miyim?. Karım yılbaşı temizliği ve hazırlıkları için benden yardım istiyor da.."
"Kafayı üşüttün galiba. Bunun için izin verir miyim sana" diye öfkeyle bağırdı patron.
"Teşekkürler patron, teşekkürler" diye coştu memur..
"Size güveneceğimi biliyordum!."

*

SEVDİĞİM LAFLAR

"Akıllı insan kendini koşullara uydurur. Su, kabına nasıl uyuyorsa.."
Zen felsefesi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA