Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Yerli otomobil niye yapılamadı?

"Yerli otomobil yapılır mı yapılmaz mı?" tartışmaları sürüp gidiyor. Kimilerine göre yerli otomobil üretmek gereksiz. "Böyle gelmiş böyle gitsin, yerli oto bizim neyimize" diyorlar.
Halbuki dünya eski dünya değil. Türkiye de eski Türkiye değil. On yıl önce dünya üretiminin üçte birini yapan gelişmekte olan ülkeler, bugün dünya üretiminin yarısından fazlasını yapıyor. Ve gelişmekte olan ülkeler artık aralarındaki ticareti çoğaltarak da büyüyecek. Bugün yüzde 25 olan kendi aralarındaki dış ticaretin hacmi 2030'da yüzde 70'e çıkacak.
Nitekim Türkiye, İran, Pakistan, Bangladeş, Malezya, Endonezya, Mısır ve Nijerya'dan oluşan D-8 ülkelerinin kendi aralarındaki ticaret hacmi 2009'da 66 milyardan 2010'da 100 milyar dolara yükseldi. Bir yılda artan ticaret hacmi gelecek için önemli bir gösterge oluyor.
Ayrıca fakirlikten orta sınıfa geçen gelişmekte olan ülke insanlarının sayısı hızla artıyor. Sadece Çin'de bu rakam son on yılda 500 milyon kişiyi buldu. Brezilya da 33 milyon, Türkiye'de 17 milyon kişiye ulaşıyor. Gelir ve refah seviyesi hızla yükselen insanlar banka hizmetinden konuta, otomobilden, cep telefonuna kadar yeni mal ve hizmeti talep ediyor. İşte bu nedenle yeni fikirlerin, markaların yolu açık. Talep hazır, adeta onları bekliyor.
Dolayısıyla Türkiye bu talebe cevap vermek için otomobilden, cep telefonuna ve bu ürünlerin yeni finansman şekillerine kadar yerli olanını üretmeli. Bunu yapmak liberal ekonomiye ters düşmek anlamına gelmiyor. Çünkü hâlâ "cari açık riski var" diye eleştiri getirenlerin, "yerli oto liberal ekonomiye ters" iddialarını ciddiye almak zor. Eğer Türkiye'nin cari açığı bir riskse, üretilecek yerli otolar liberal ekonominin kurallarına ters düşmüyor, aksine Türkiye'yi bu riskten kurtaracak bir yol oluyor demektir.
Peki Türkiye niye bu güne kadar yerli otomobil üretmedi? Türkiye'de seri otomobil üretimi 1960'lı yılların sonunda başladı. İtalyan- Türk ortaklığı ile Tofaş otomobil fabrikalarında ilk üretim 1971'de yapıldı. İlk yıl 7 bin 835 olan üretim dört yıl sonra yaklaşık dört kat artarak 1975'te yıllık 29 bin 725'e ulaştı. Üretilen malın kalitesi düşük olmasına rağmen talep yüksekti. Çünkü koruma duvarlarıyla çevrilen bebek endüstri iyi korundu ve üretim maliyetinin üç, dört katına ulaşan fiyatlarla yerli tüketiciye otomobilleri satmak mümkündü. Hatta üretilen otolar bazı gazeteler (Tercüman) aracılığıyla pazarlanarak vatandaştan 24 ayda taksitlerle tahsil edilen bedeller peşin finansman sağlama imkânı da yarattı. Vatandaş bedelini ödediği otomobili ancak beş ya da on ay sonra alabiliyordu. Çünkü bir pazarlama hilesi olarak piyasaya az oto verilip halk kuyruklara sokulup kıtlık rantları toplanıyordu.
İşte böyle bir ortamda yerli otomobil üretmeyi kimse düşünmedi. Hatta üretim izninde yer alan yıllar içinde yüzde 85 yerli malzeme kullanma oranına bile uyulmadı. Sadece cebe atılacak kârlar düşünüldü. Zaten baştan işler tamamen yüksek oranlı kârı toplamak üzerine yapılmıştı.
Nasıl mı? Hemen anlatalım... Tofaş otomobil fabrikasına devlet yüzde 35, İtalyanlar yüzde 41.5 ortak olurken, Koç Holding 22.5 ortak oldu. Ama oto pazarlama şirketinde Koç Holding yüzde 41.5 ortak olurken, İtalyanlar yüzde 26, devlet yüzde 23 ortak oldu. Böylece fabrikanın yerine kâr pazarlamaya aktarılınca satmak üretmekten kârlı hale geldi. İşte bu nedenle yerli otomobili üretmek kârlı olmaktan çıktı. Zaten aşırı olan talebe satış yapmak daha cazip oldu.
Oysa aynı dönemde Güney Kore'de transistörlü radyo üretmeye başlayan Samsung firması marka üretmeyi öne çıkarınca, bugün 130 milyar dolar cirosu olan dev bir şirket haline geldi. Bizde ise bu türden büyük cirosu olan şirketler ortaya çıkamadı. Anlayacağınız önceliğiniz "fırsat bu fırsat cepleri dolduralım olunca" yerli otoyu kimse düşünmüyor.
Şimdi hükümet böyle bir tasarımı dile getirince bu defa yüzler düşüyor ve "liberal ekonomiye aykırı, küreselleşmeye aykırı" türünden mızmızlanmalar başlıyor. Türkiye eski Türkiye değil. Oturun, elektrikli ya da hem elektrikli hem de benzinli olan hybrid modelin yerlisini üretin. Çünkü çevreyi korumak için 2017'den sonra bu hybrid modeller devreye girecek. Benzinlileri ıskaladınız bari hybrid'e yetişin.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA