Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SÜLEYMAN YAŞAR

Türkiye'de taşınmaz mülkiyeti adaletli dağılıyor mu?

Türkiye'de yaşayan vatandaşların yüzde 67.3'ü kendi mülkiyetindeki konutlarda oturuyor.
Bu oran kendi konutunda oturan yüzde 67.4 oranındaki ABD vatandaşıyla aynı.
Dünyada kendi konutunda oturanların en yüksek olduğu ülke ise yüzde 97 ile Bulgaristan oluyor.
Son sırada yüzde 42 kendi konutunda oturma oranıyla Almanya yer alıyor.
Türkiye'ye geri dönersek, TÜİK'in dün yayınladığı verilere göre vatandaşların yüzde 23.8'i kirada, yüzde 1.5'i lojmanda, yüzde 7.3'ü ise kira vermeden kendisine ait olmayan konutta yaşamını sürdürüyor.
Gelelim Türkiye'deki hane sayısına...
Türkiye'de en çok hane 3 milyon 700 bin ile İstanbul'da bulunuyor. En az hane ise 17 bin 712 ile Bayburt'ta yaşamını sürdürüyor. Hane halkı ortalaması en kalabalık il 8 kişiyle Şırnak, hane halkı ortalaması en az il 2.9 kişiyle Çanakkale oluyor. Hanelerin yaşadığı konutlarda her odaya ortalama 1.1 kişi düşüyor.
Türkiye'de bulunan konutların özelliklerine gelince... Konutların yüzde 97.2'sinde banyo, yüzde 92.5'inde tuvalet var.
Konutların ısınması genellikle doğalgaz sobası dahil yüzde 57.1 oranında sobayla yapılıyor. Türkiye genelinde kat kaloriferi kullanımı yüzde 25.6, merkezi ısıtma yüzde 11.4, klima ve elektrikle ısınma yüzde 5.9 oranında kullanılıyor. Kat kaloriferi kullanan iller yüzde 65.1'le Ankara, yüzde 60.1'le İstanbul ve yüzde 39.7 ile Eskişehir ilk üç olarak sıralanıyor.
Bu verilerin ardından ülkemizde vatandaş - devlet arasındaki taşınmaz mülkiyetinin dağılımına bakalım. Taşınmaz mülkiyetinin devlet ve vatandaş arasındaki dağılımı şöyle açıklanabilir.
Türkiye'nin yüzölçümü Milli Emlak Genel Müdürlüğü verilerine göre 815 bin kilometre kare tutuyor. Hazine özel mülkiyetindeki taşınmazların toplamı 3 milyon 627 bin adedi buluyor. Bu taşınmazların yüzölçümü 219 bin kilometre kareye ulaşıyor. Bir de devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan herkesin istifadesine açık olan göller, kayalar, nehirler, tarıma elverişsiz alanlar, tepeler, dağlar, buzullar ile bir kamu tüzel kişisince halkın yararına terk ve tahsis edilen yollar, köprüler, parklar, meydanlar, meralar, yaylak ve kışlaklar gibi taşınmaz malların yüzölçümü ise 315 bin kilometre kareyi buluyor. O halde toplam devlete ait arazi büyüklüğü 534 bin kilometrekareye ulaşıyor. Böylece Türkiye'nin toplam arazisinin yüzde 65.5'i devletin malı oluyor.
Peki buna göre devlet ve vatandaş arasındaki taşınmaz mülkiyeti dağılımı adaletli mi?
Gelişmiş ülkelerde, toplam taşınmaz mülkiyetinin kilometre olarak dağılımı genellikle yüzde 30'u devlete, yüzde 70'i vatandaşa ait oluyor.
Böylece taşınmazlar daha verimli kullanılıyor.
Dolayısıyla taşınmaz mülkiyetinin dağılımının vatandaş - devlet arasında yeniden düzenlenmesi gerekiyor.
Çünkü devlet ve vatandaş arasındaki mülkiyet dağılımı vatandaş lehine düzeltilmediği takdirde bürokratların yönettiği devlet mülkiyetindeki taşınmazlar refahın artışını ve gelirin adaletli dağılımını engelliyor.
O halde "devletin mülkiyetindeki taşınmazların dağıtımı nasıl yapılmalı?" sorusu akla geliyor. Bu soruya şöyle cevap verebiliriz: Devlet mülkiyetindeki taşınmazların özel mülkiyete konu olabilecek kısmı satılabilir. Bu yapılıyor ama hızlanması şart. Diğer alanlar ise kamuözel ortaklığı, işletme hakkı devri ya da yap- işlet- devret yöntemleriyle değerlendirilip kazançlarının düşük gelir grupları lehine kullanılması sağlanabilir. Aksi takdirde devlet- vatandaş arasındaki mülkiyet dağılımı bu haliyle sürerse Türkiye'nin bürokratik devlet olarak devamına neden olacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA