Dünya Ekonomik Forumu'nun dün Bakü'de yapılan toplantısı Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev'in konuşmasıyla başladı. Ardından Türkiye Enerji Bakanı Taner Yıldız bir konuşma yaptı. Daha sonra Bakan Yıldız, Azerbaycan devlet petrol şirketi SOCAR'ın Başkanı Rovnag Abdullayev'le birlikte bir basın toplantısı düzenledi.
SOCAR Başkanı Abdullayev, Türkiye'de Petkim'in ardından aynı bölgede 17 milyar dolarlık 10 milyon ton petrol işleme kapasitesi olan rafineri, 800 megavat gücünde elektrik santrali ve liman yatırımı yaptıklarını belirtti. Ayrıca 34 milyar doları olan "Azerbaycan Petrol Fonu"ndan Türk parası üzerinden banka mevduatı olarak yatırım yaptıklarını, bu petrol fonunun kaynaklarının büyük kısmının ABD bonolarına yatırıldığını da söyledi. SOCAR'ın 31 milyar metreküp kapasiteye ulaşması planlanan Trans-
Anadolu Doğalgaz Hattı (TANAP) projesinde yüzde 80 payı bulunuyor. Projeden ilk gaz alımına 2018'de başlanacak, 2000 kilometre inşa edilecek bu hattan, Türkiye yılda 6 milyar metreküp doğalgaz satın alacak.
Gelelim Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın açıklamalarına... Bakan Yıldız, Kuzey Irak'la ilgili olarak hükümete yapılan eleştirilere cevap verdi ve "Halen 19 ülkenin 39 kamu ve özel sektöre ait firması Kuzey Irak Kürt Bölgesi ile petrol için özel hukuk anlaşması imzaladı. Peki niye Türkiye 20'nci ülke olduğunda sorun çıkıyor" diye sordu. CHP'nin Kuzey Irak gensorusunun anlamsız olduğunu belirten Bakan Yıldız, sorunun "Niye Kuzey Irak'la iş yapıyorsunuz" değil "niye iş yapmıyorsunuz?" diye sorulması gerektiğini söyledi.
CHP'nin Kuzey Irak'tan Türkiye'nin petrol aldığını ileri sürdüğünü, oysa İran'ın yıllardır Kuzey Irak Kürt Bölgesi'nden petrol aldığını belirtti. Bu ticaretten merkezi Irak'ın da zaten haberi olduğunu yasadışı bir iş yapmadıklarını ileri sürdü. Ve CHP'li vekillerin "İran'ın, Kuzey Irak Kürt Bölgesi'nden petrol aldığını bilmediklerini" gelip kendisine ifade ettiklerini söyledi.
Yine Bakan Yıldız, Sinop ve Akkuyu nükleer santralleri ile Afşin Elbistan santralini içeren üç önemli enerji projesinin toplam maliyetinin 100 milyar lira olduğunu belirtti.
Ve bu güne kadar enerji yatırım projelerinin hiçbirine Hazine'den para ve garanti almadığını, özel sektörün kendi finansmanıyla projeleri yürüttüğünü ileri sürdü.
"Akkuyu nükleer santralinin maliyetinin 22 milyar dolar olduğunu, bu projeye Hazine'den para ve garanti verilmediğini, bu projelerle Türkiye-Rusya arasında öyle söylendiği gibi tek taraflı değil, karşılıklı bağımlılık kurulduğunu belirterek, "projenin finansmanını Rusya sağlayacak, biz 15 yıl süreyle kilovatsaati 12.35 centten yüzde 50 alım garantisi vereceğiz.
Eğer bu projeyi böyle yapmasaydık Türkiye'de faizler en az bir puan yukarı çıkardı" dedi. Ayrıca projenin ileride alım garantisinden dolayı rekabet sorunu da yaratmayacağını, çünkü her iki nükleer santralin üreteceği elektriğin Türkiye ihtiyacının yüzde 20'sini karşılayacağını, artan arzla birlikte alım garantili elektriğin toplam üretim içindeki payının azalacağını böylece elektrik fiyatlarının belirlenmesinde ağırlıklı olamayacağını ileri sürdü.
Yıldız, zaten 2012'de Türkiye'de 4 bin 500 megavat kurulu gücün arz fazlası olduğunu belirtti. Anlayacağınız, Türkiye'nin çevresindeki ülkelerde bulunan enerji hammaddeleri yer altından çıkartılıp piyasalara sunuldukça hem bölgenin hem de Türkiye'nin zenginleşeceği, bölge insanlarının refahının artacağı açıkça ortaya çıkıyor. Neden refah artacak?
Çünkü Azerbaycan'ın 2012 yılı petrol ve doğalgaz ihracatı 30 milyar doları buluyor.
Kuzey Irak Kürt Bölgesi'nin petrol ihracatı 2018'de 108 milyar dolara ulaşacak.
Böylece Türkiye'nin çevre ülkelerinde ortaya çıkan bu kaynakların bir kısmı doğrudan enerji hammaddesi olarak Türkiye pazarında kullanılacak. Bu ürünlerin yarattığı finansman olanaklarının bir kısmı Türkiye'ye yönelecek. Dolayısıyla "Türkiye nereden finansman bulacak da milli gelirini üçdört kat çoğaltacak" diyen kötümserlere duyurulur.
