Mahallemizin içler acısı durumu malum. Herşey allak bullak! Kimin eli kimin cebinde, kim kimin dostu, kim kime şantaj yapmış filan ortada acayip bir muammalık.
O ona, öbürü diğerine, diğeri ötekine, 'şerefsiz'le başlayan cümleler kurup başlıyor ve ha bire bindiriyorlar birbirlerine.
Ortada bir 'şerefsizlik' olduğu kesin.
Ama hangisi ya da hangileri şerefsiz tam tespit etmek güç.
Bence bu tespiti doğru yapabilmek için yapılması gereken filmi başa sarmak.
Biliyorsunuz. Kavganın fitilini ilk Can Ataklı ateşledi. Dedi ki Ahmet Hakan'ın programında; "Özkök 28 Şubat'ta Bakan Bahattin Yücel'i devirmek için şantaj yapacaktı. O dönem genel yayın yönetmenim olan Zafer Mutlu benden bunu dostum olan bakana iletmemi söyledi. Ben de ilettim. O da istifa etti" filan...
Sonra ne oldu?
O televizyonun sahibi Aydın Doğan bağlandı yayına ve bu gün gelinen sürecin başlamasına neden olan o sözleri sarfetti.
"Eğer Ertuğrul böyle bir şey yapmışsa dünyanın en şerefsiz insanıdır!" diye...
20 yıllık patronunun bu korkunç ifşaatı karşısında şoka giren Özkök ise köşesinden seslendi; "Ben şerefsiz değilim! Eğer Bahattin Yücel çıkıp Can Ataklı ile aynı şeyi söylerse derhal istifa edeceğim"
1 hafta önce katıldığı bir televizyon programında Can Ataklı'nın anlattıklarını neredeyse bire bir doğrulayan açıklamalar yapan eski Bakan Yücel ise, sanki anlattıkları kayıtlara geçmemiş gibi çıkıp dedi ki; "Böyle bir şey yaşanmamıştır!"
Tabii olayın geldiği o noktada 'şerefsiz' pozisyonuna düşen tek kişi Can Ataklı oldu.
Ama sonra Ataklı'yı doğrulayan, eski bakanın bu olayları kendisine vakti zamanında aynı bu biçimde anlattığını söyleyen Memduh Bayraktaroğlu gibi başka tanıklar çıktı ortaya.
"Yücel yalan söylüyor!" dedi.
Hal böyle olunca da 'şerefsiz' olduğu iddia edilenlerin sayısı bir anda yükselmiş oldu. (Eğer Ataklı'nın, Bayraktaroğlu'nun anlattıklarını doğru kabul edersek, yani 28 Şubat döneminde Özkök'ün şantaj yapmak için Yücel'e iftira ile saldırmak gibi bir plan peşinde olduğunu ve şantajın gerçekleşmesine kimlerin aracılık ettiğini filan düşünürsek ne demek istediğimi gayet iyi anlarsınız)
Bu arada ilginç bir gelişme daha yaşandı. Kendisini arayan Star Gazetesi Yazarı Elif Çakır'a, "Beni infazlamaya çalışıyorlar. Neden hezeyanları olan birisini kendi grubumun kanatları altında konuşturuyorlar ve bana iftira attırıyorlar?" şeklinde dert yanan Özkök, "Bu yaptığı şerefsizliği de Ahmet Hakan'a sorun" diyerek 'şerefsiz'lerin sayısının daha da yükselmesine neden oldu.
Şimdi...
Olay aynen yukarıda yazdığım gibidir değerli okurlarım.
Kimin şerefsiz ya da şerefli olduğuna dair benim kafamda birşeyler var.
Ama şimdi buraya yazıp sizi yanlış yönlendirmek istemiyorum.
Sonuçta hayata, olaylara filan başka yerlerden bakıyor olabiliriz.
Bana göre bu olayda 'tam bir şerefsiz' sayılan kişi, size göre 'kamuoyunu aydınlatma' amacıyla hereket etmiş kişi gibi filan görülebilir.
O yüzden siz karar verin artık kendi 'şerefsizinizin' kim olduğuna.
Aman tabi lütfen bana da bildirmeyi unutmayın!
Özkök'e not; Bir şeye sevinin. Çünkü haklı çıktınız. Hatırlarsanız muhteremin dalaksız olduğunu ispat etiğim yazıma karşı yazdığınız bir yazıda, "Aman Allah'ım insanlar neler yazıyorlar. 'Askere gitmemek için dalağını aldırdı' diyecek kadar pespayeleştirdiler. Bunlar çok doğal. Çünkü Ahmet Hakan ve onun gibi yeni yazarlar Babıali'nin kurulu düzenini sarsıyorlar!" demiştiniz. Bakın sizi yanıltmadı ve; "Madem ki 'Hürriyet gibi bir gazeteyi 20 yıl boyunca yöneterek bir döneme damga vuran gazeteciyim' diyorsunuz. O zaman hakkınızda ortaya atılan iddialara da cevap vermek durumundasınız Ertuğrul Bey!" diyerek Bab-ı Ali'de nasıl düzen bozan bir kalem olduğunu cümle aleme göstermiş oldu.
