Başbakan Erdoğan'ın, üst üste 3 dönem milletvekili seçilenlerin siyasete AKP'de devam etme eğilimleri durumunda tüzük uyarınca Meclis'e gidiş yollarının en az bir dönem kapalı olacağı kararından vazgeçmeyeceğini net ifadelerle ortaya koymasının aynı zamanda kritik bir sürecin başlangıcının da işareti olduğunu bir önceki yazımda söylemiştim. Devamında da, bugün çok önemli posizyonlarda bulunan siyasilerin gelecek kariyerlerinin nasıl şekilleneceğine dair kulislerde nelerin konuşulduğunu sizlere aktaracağıma söz vermiştim. Sözümü tutacağım.
Ancak ondan evvel ilk yazım sonrası gelen, "Neden Tayyip Erdoğan'ın yerine kim gelecek sorusunu sormuyorsun? Korkuyor musun yoksa?" mealindeki eleştirilere kısaca yanıt vereceğim. Başbakanın açıklamalarının ardından sorulması gereken asıl sorunun elbette ki, "Kim başbakan olacak?" sorusu olduğunu biliyorum. Ancak huyum kurusun, ben bazı kalemler gibi tekrara düşmeyi sevmiyorum! Bildiğiniz gibi, bu soru daha önceleri, birçok defalar, özellikle de Başbakanın rahatsız olduğu dönemde değişik mecralarda yazıp çizen kalemler tarafından epeyce bi soruldu.Tartışıldı. Kimi Abdullah Gül olur dedi. Kimi ise Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ya da Bülent Arınç olur dedi. Şu anda da aynı isimler yine konuşulup duruluyor. Ne kadar gerçekçi inanın bilmiyorum. Bildiğim tek şey var. O da söz konusu koltuk için adı geçen Babacan'ın ya da Arınç'ın tüzük gereği katiyen böyle bir şansının olmadığıdır! İnanın. Hani eğer daha önce adı hiç telaffuz edilmemiş, ilgi uyandıracak, üzerinde tartışmaya değecek yeni bir isim duymuş olsaydım Erdoğan'ın yerine kimin geleceği ile ilgili. Gözümü kırpmam yazardım! Ancak duymadım. O nedenle boşuna kürek çekmeye gerek yok! Gelin biz bu aralar üzerine bollll kulisin döndüğü, şu, 'yeni dönemde Meclis'e gitme yolu yüzde yüz kapalı olan siyasiler bundan sonra ne yapacak?' meselesini konuşalım. Çünkü asıl bomba haberler orada. Mesela Ali Babacan! Yalan değilse eğer, yakın siyasi çevresi onu Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunda görmek istiyormuş. Bu konuda acayip kulis döndürülüyormuş. Ha... Melih Gökçek'in rızası olmadan o koltuk için aday olmak ne kadar doğru bilemiyorum. Ama sonuçta son zamanlarda AKP'lilerin olduğu ortamlarda laf Ankara'ya gelince konuşulan konulardan biri de bu!
Bir diğer bomba ise hakikaten çok başarılı bir bakan olduğunu düşündüğüm Binali Yıldırım ile ilgili. Harikalar yarattı! Hele de havacılıkta. Partisi iktidara geldiği gün oturduğu bakanlık koltuğunda verdiği demeçte, "Bu ülkede bir gün herkes uçağa binecek!" dedi. Ve gerçekten de dediğini yaptı! Şimdi. Böyle başarılı bir ismi bir dönem bekle deyip kenarda tutmak mantıklı mı? Değil. Zaten sanırım Başbakan da bu paralelde düşünüyormuş. AKP kulislerinde Yıldırım'ın ya İstanbul'dan, ya da İzmir'den belediye başkan adayı olacağına kesin gözüyle bakılıyor. Gerçi, Avrupalıların gözbebeği olan İstanbul için adı geçen bir diğer kayda değer, vizyonel isim de AB'den sorumlu bakan Egemen Bağış ama acaba Başbakan bir dönem daha aday olacağının sinyalini taa aylar önce veren ağabeyim dediği Kadir Topbaş'a 'hayır' diyebilir mi? Muğlak gibi görünen bu durumu açıklamasını istediğim Başbakana yakın ismin yorumunu da dikkatinize sunmak isterim; "İstanbul, Ankara, Antalya fark etmez. Hatır gönül filan dinlemez Başbakan. Kaybedeceği kimseyle yola çıkmaz. Daha şimdiden başladı anketlerle nabız yoklamaya. Onları değerlendirir. Kim ki ona seçim kazandırır onunla yoluna devam eder!"
Makul ve adaletli olan zaten bu yol ama işte...
Acaba yola taş konulur mu?
Bu arada diğer isimlere gelince...
Fatma Şahin'in Gaziantep, Taner Yıldız'ın Kayseri, Mevlüt Çavuşoğlu'nun Antalya, Suat Kılıç'ın Samsun Büyükşehir adayı olacağı iddia ediliyor. Bülent Arınç, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Nihat Ergün, Faruk Çelik, Hüseyin Çelik, Ömer Çelik, Nimet Çubukçu ve daha birçokları için de çeşitli kulisler var ama yerim kalmadığı için artık onlar da bir başka pazara...