Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Talabani'nin en yakınından onun son durumu!

İki gündür Almanya'dayım. Berlin'de... Bu şehre geliş nedenim aslında MİT ve İmralı arasında yeniden başlayan diyaloğun Avrupa'da yaşayan Kürtler'de, özellikle de PKK sempatizanları arasında yarattığı etkiyi yoklamaktı ama gelmişken 20 gündür Berlin'de tedavi gören Talabani'yle ilgili gelişmeleri de öğrenmeye çalıştım. Biliyorsunuz geçtiğimiz günlerde Fransa'nın en saygın gazetelerinden Le Figaro, Talabani'nin beyin ölümünün gerçekleştiğini iddia etmişti. Ancak gazetenin bu iddiası bizzat Talabani'nin oğlu Kubat Talabani tarafından yalanlanmıştı. İşte bu muammayı çözmek için dün bu konu üzerine yoğunlaştım. Bütün ilişkilerimi kullanarak, "Talabani'nin beyin ölümü gerçekleşti mi? Yoksa Le Figaro'nun iddiası sadece bir spekülasyondan ibaret mi?" sorusunun cevabını bulmaya çalıştım.
Sanırım buldum da...
Eski Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin'in de bir süre tedavi gördüğü Charite Hastanesi yetkilileri Talabani'nin sağlık durumu ile ilgili bilgi vermiyorlar. Hastane de aile gibi Le Figaro'ya çok tepkili. Talabani'nin hem yakın dostu, hem de danışmanı olan Hatice Yaşar söz konusu iddiaları Orta Doğu'daki dengeleri bozmak isteyenlerin bir oyunu olarak değerlendiriyor. Yaşar'la yüz yüze görüşmeyi ucu ucuna kaçırmışım. Ben ulaştığım dakikalarda o Viyana'ya geçiyordu. "Atla gel buraya" dedi ama gidemedim. Keşke birkaç saat daha erken arasaymışım. Sadece Talabani'nin sağlık durumuyla ilgili değil tanımak istediğim birkaç kadından biri olduğundan dolayı çok üzüldüm bu karşılaşmanın gerçekleşmemesine. İnşallah bir dahaki sefere. Bu arada Hatice Yaşar kırmadı beni ve telefonda Talabani'nin sağlığıyla ilgili her şeyi aktardı. Birkaç gündür Berlin'deymiş. Sanırım onu ziyaret edebilen üç beş kişiden biri. Yalan söylemeyeceğim. İnanın dün Yaşar'la görüşene kadar ben de Mam Celal'in klinik ölümünün gerçekleşmiş olabileceğine inanmıştım. Ama dün telefondaki o şen şakrak sesini duyunca haberinin doğru olmadığına inandım. İddia doğru olsaydı Hatice Yaşar o ses tonuyla konuşamazdı. Bırakın konuşmayı telefonlara bile cevap veremezdi. O kadar bağlı ona yani.
Neyse. Ben lafı daha fazla uzatmayayım ve adının altına 'Talabani'nin danışmanı' ibaresinin değil, '1000 yıllık dostu' yazılmasını isteyen Hatice Yaşar'ın verdiği ayrıntılara geleyim. Buyrunuz efendim..."Ortada söylenenler de, yazılıp çizilenler de külliyen yalan! Mam Celal yaşıyor ve sanırım tedavisi bittikten sonra uzunca bir süre daha yaşayacak. Onun ölümünden medet umanlar ellerini boşuna ovuşturuyor. Biz de çok istiyoruz Talabani'nin tedavisiyle ilgili kamuoyunu bilgilendirmeyi ancak hastane bu konuda çok tutucu. Kesinlikle konuşulmasını istemiyorlar. Haklılar da. Çünkü Mam Celal şu ara çok önemli bir eşikten geçiyor. Yoğun bakımdan çıkalı 1 hafta filan oldu. Doktorlar rehabilitasyon dönemi başlattı. Fizik tedavi görüyor şu anda. Şuuru açık. Bilinci yerinde. Ve emin olun her şeyin farkında. Ayağa kalkması için sadece zaman lazım o kadar. Doktorlar aslında hiçbirimizin ziyaret etmesini istemiyor ama ben bu sabah (dün) kısacık da olsa gördüm onu. Gayet iyi gidiyor tedavisi. Çok güzel bir odada, ehil kişilerin elinde eskisi gibi olmaya gayret ediyor Mam Celal"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA