Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Bir de ihya mı edeceğiz?

Yurtdışında ve yurtiçinde faaliyet gösteren Paralel Örgüt okulları için diyor ki Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: "Türkiye vatandaşlarımızın kurduğu okulların hepsine hukuk içinde müdahale edeceğiz. Bir şirkete zorla el koymak mümkün değil. Satın alma şeklinde ya da devralma, bu okullara müdahale edilebilir!"
Ne zaman yapıyor bu konuşmayı Sayın Arınç? Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "kapatın bu vatan hainlerinin okullarını" dediği Afrika ülkeleri ziyaretinin hemen dönüşünde. Son Bakanlar Kurulu toplantısının çıkışında. Bilmiyorum bu fikir Arınç'ın şahsına mı ait yoksa kabinenin tümüne mi ama her neyse ne! Ben şiddetle reddediyorum. Çünkü o okulların kuruluşu için harcanan paralar Fethullah Gülen'in ya da emir erlerinin cebinden çıkmadı! O okulların kuruluşu ya bu devletin olanaklarından faydalanarak sağlandı ya da yargı ve emniyette kurdukları korku imparatorlukları sayesinde dize getirdikleri işadamlarının bağışlarıyla! Daha önce Dışişleri'nde görev yapan bir isimden duydum: "Örgütün yurtdışında açtığı okullara devlet desteğinin haddi hesabı yoktu! Memurları gibi çalıştık, çabaladık bu hainlerin okullarının açılışında! Eksiklikleri noktasında hep yardımcı olduk! Üstelik bu sadece bu iktidar döneminde değil, daha önceki iktidarlar döneminde de böyleydi. Rahmetli Özal'ın hem Başbakanken, hem de Cumhurbaşkanı iken bu örgütün yurtdışındaki okulları için verdiği destek yazılsa destan olur!"
Bu madalyonun bir yüzü. Diğer yüzünde ise şu bağış meselesi var. Koyun gibi sağdılar insanları korkuta korkuta. Ben birkaçını çok yakından tanıyorum. Der ki mesela biri: "Yıllık bağış miktarım belliydi! Arardı benden sorumlu imam, 'Sana bu sene 100 büyük baş kurban düştü! Hazırla parayı gelip alacağız' Kuzu kuzu hazırlardım. Soramazdım bile 'nerde keseceksiniz bu inekleri, kime dağıtacaksınız?' diye! Geldiğimiz noktada görüyorum ki ama biz hayır mayır ediyoruz diye alenen devlete ihanet eden örgütün kuyusuna su taşımışız! Haram olsun yaptıklarımız! Zehir zıkkım olsun!"
Tabii bu arada alınan bu büyük miktardaki paraların bir karşılığı da yok! Yani ne fiş, ne makbuz, ne de bir fatura! Aynı işadamı bu meseleyle ilgili de şöyle demişti sorduğumda: "Yahu makbuz falan istemek mümkün müydü? İstedikleri parayı banka üzerinden bile gönderemezdik! Zarfın içinde, elden! Usul buydu!" Tabii hâlâ bu çetenin kendilerine zarar verebileceği düşüncesiyle açık açık dile getirmekten korkuyor bu işadamları geçmişte yaşadıklarını ama örgütün bağış toplarken yolunun yordamının bu olduğunu örgüt mensupları da biliyor biz de biliyoruz! Keşke korkaklığı bir kenara bırakıp çıkıp aslanlar gibi her şeyi itiraf etse işadamlarımız. Kim bilir neler duyacağız, neler öğreneceğiz. Zaten örgütün 'Yıkılmadık! Ayaktayız!' mesajını vermeye çalışmasının en önemli nedenlerinden biri de bu! Geçmişte koyun gibi sağdıkları bu zavallı adamların konuşmaması için önlem alıyorlar. Ama beyhude bu çabalar! Çünkü sonunda hepsi sapır sapır dökülecek bir gün.
Sözün özüne gelirsek: Bu okulların kapatılması için çözümü satın almada görenler lütfen boşuna böyle hayallere kapılmasın! Benim ödediğim vergiyle böyle bir şey yapılmaya kalkışılırsa şimdiden söylüyorum vallahi billahi ortalığı ayağa kaldırım. Kusura bakmasınlar ayrıca düşündükleri bu yol örgütü rahatlatmaktan, ihya etmekten başka bir anlayışa da hizmet etmez. Kaldı ki buna hiç gerek yok çünkü onlar kendileri zaten kapatacaklar en sonunda o okulları. Yurtiçindeki okulları dökülüyor. Bu yıl kayıt yapacak öğrenci bulamadılar. Seneye dibe vuracaklar! Hakeza yurtdışında da durumları berbat! İnanın oralarda da artık bu okullara birer CIA, MOSSAD merkezi gibi bakılıyor.
Anlatabildim mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA