Babaları kimse adam yerine koymuyor. Kitaplar, televizyon programları hep anneler hakkında. Anne olmanın zorluğu ve sorumluluğu herkesin malumu; ya peki baba olmak? Babaların ihmal edildiğini fark eden Alman yazar Dieter Thoma,
Babalar: Modern Bir Kahramanlık Hikayesi adlı bir kitap yazdı. Hem de ne kitap! Türkçeye geçtiğimiz günlerde İletişim Yayınları tarafından kazandırıldı.
BABASIZ BİR DÜNYANIN ZORLUĞU
Kitapta nasıl çocuk yapılacağı ve bakılacağı konusunda eğitici bilgilere yer verildiğini sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.
Babalar, çocuğa nasıl tuvalet eğitimi verileceğini, beslenme konusunda nelere dikkat edileceğini, hangi eğitim stratejilerinin benimseneceğini, hasılı iyi bir baba olmak için neler yapmak gerektiğini anlatmıyor. Aksine, babalıkla ilgili algının zaman içinde geçirdiği evrimi anlatıyor, babalığın sosyal ve kültürel tarihini zevkli ayrıntılarla aydınlatıyor. Çok değil, 200 yıl önce babasız bir dünya tasavvur etmek, direksiz bir ev tahayyül etmek kadar zordu. Baba; korkulan ve sevilen, koşulsuz itaat edilen, onsuz bir dünya düşünülemeyen kişiydi. Zaman içinde özellikle Batı toplumlarında bu algı değişti. Babalar, sosyolojiyle psikolojiyi, toplumsal olanla insani olanı okunması kolay bir dille birleştiriyor. Tarih boyunca yaşanan dönüşümü bir zincirin halkaları gibi birbirine ekliyor. Yazara göre; Fransız İhtilali'nden önce babasızlık korkulan bir durumdu. İhtilal, bu algılamanın yerine 'kardeşlik'i koymaya çalıştı. Thoma, incelediği döneme ait edebi, kültürel ve sosyal metinlere sondaj yapıyor ve içlerindeki babalık vurgusunu ortaya çıkarıyor; Balzac'la Goethe'yi, Emile Zola'yla Dostoyevski'yi aynı çerçevede birleştiriyor. Yazar ayrıca Aydınlanma öncesinden postmodernizme uzanan süreçte babalık hallerinin nasıl değiştiğini ve babalığın geçirdiği krizleri tartışmaya açıyor.
ÇOCUK SAHİBİ OLMAK İSTEYEN AZALIYOR
Dieter Thoma'ya göre modern zamanlarda toplumsal yapının ve üretim ilişkilerinin değişmesi, babalığı bir güç olmaktan çıkarıp külfete dönüştürdü. Bireycilik ve akılcılık açısından çocuk yapmak, ele bakan boğazları çoğaltmak anlamına geldi. Modern zamanlarda babalar; bu mantıksızlığı göze alan, hatta ondan zevk alan kahramanlardır. Yazar, kitabında ilginç bir istatistiğe de yer veriyor. 2005'te Almanya'da yapılan bir anket, 20 ile 39 yaş arasındaki erkeklerin yüzde 26,3'ünün çocuk istemediklerini ortaya çıkarıyor. Bu oran, 10 yıl öncekinden yüzde 14 fazla. Bu veriler, araştırmacıları 'gönüllü çocuksuzluk ideali'ni benimsemiş bir nüfus kategorisinin oluşmaya başladığı tezine ulaştırıyor. Eğer öyleyse, insan neslinin devamını sağlamak için fedakarlıkta bulunmak, kahramanlık değil midir? Araştırmacılar "Neden yaşamınızda çocuklara yer yok?" sorusuna da şu yanıtları almışlar: Geçim sıkıntısı, devletin yeterince destek vermemesi, mesleki hırslar, aile içi sorunlar... Bir de 'yaşamdaki bu esaslı değişikliğin getireceği hesaba kitaba gelmez riskler'den duyulan korku.
YAŞAM KOÇU BABALAR
Günümüzdeki en popüler baba figürlerinden biri de 'yaşam koçu' olanlar. Zamane babaları, yaşam koçluğunu bazen işin içine karışıp bir rol modeli oluşturarak, bazen de bir telkin mekanizması kurarak yapar. Size kimlerle arkadaşlık yapmanız, hangi okulları seçmeniz, ne tür kitapları okumanız gerektiğini hep onlar anlatır. Muhtemelen bu kitabı okumanızı tavsiye etmeyeceklerdir.