2008 yılında bozulma işaretleri almasına karşın Türkiye ekonomisi krize girdiğinde panik sadece borsalarda yaşanıyordu. Sebebi, tüm dünyada olduğu gibi Türk bankacılık sisteminde sentetik ürünlerin olmaması ve daha da önemlisi mortgage kredilerinin bulunmamasıydı. Finans kesiminden kaynaklanan bir korku krizin ilk yılını doldurmasına karşın bugün bile bulunmuyor. En büyük korku reel kesimdi ve halen tedirgin ediyor. Ancak küresel köy haline gelen dünyada Türkiye'nin krizden etkilenmemesi mümkün değildi. Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın ekonomi literatürüne kattığı 'teğet geçti' ifadesinden sonra Türkiye'de rakamlara bir başka bakılır oldu. Arşivler konuşmanın 21 Ekim 2008'de yani krizin ilk ayını geride bıraktığı dönemde yapıldığını gösteriyor. Dicle Üniversitesi'nin açılış yılında yaptığı konuşmada Başbakan "Hamdolsun Türkiye ekonomisi sağlam kriz korkumuz yok. Kriz çığırtkanlığı yapanların niyeti başka... Kriz Türkiye'yi teğet geçecek" demişti. Başbakan bu sözleri sarfettiği dönemde dolar 1.25 TL'den 1.65 TL'ye çıkmış borsa üçte birini krize kurban vermişti bile... En çok korkulan reel kesimde ise işçi çıkarmalar, üretime ara vermeler, fabrika kapatmalar başlamıştı. Sorun rakamlara da kısa sürede yansımıştı. 14 Mart 2009'da İzmir'de yaptığı konuşmada Başbakan Erdoğan ısrarlıydı: "Dalga geçsinler önemli değil ama kriz bizi teğet geçecek." 4 Nisan'da ise Başbakan söylemini biraz değiştirdi: "Sürtünme yapacak, aşındırma olacak ama en az bizi etkileyecek." Aşınma olmuştu ama Türkiye, İzlanda gibi battığını açıklamamıştı. Hollanda ve Belçika gibi avrupanın en büyük bankaları arasında bulunan iki dev bankasına el koymamıştı, İngiltere, Almanya gibi milyarlarca dolarlık müdahalelerde bulunmuyor, kurtarma paketleriyle para saçmıyordu.
BARIŞ VE ÖTV CİDDİ KARARLARDI
Ekonomi yönetimi krizde bankaları kurtarmak için para harcamadı ancak önemli kararların altına da imza attı. Örneğin Merkez Bankası krizi girerken yüzde 16.75 olan politika faizini yüzde 7.75'e kadar çekti. Hükümet yurt dışı ve yastık altındaki varlıkları ekonomiye kazandırmak için Varlık Barışı ilan etti. Süresi uzatılan barışın ilk döneminde 14.8 milyar liralıkgelir beyan edildi ve 6 milyar lira kayda girdi. İkinci barıştan beklenen tutar ise 15 milyar TL. Otomotiv ve beyaz eşyada ÖTV ve KDV indirimleri ise stokları şişen ve binlerce kişi işten çıkarmak zorunda kalan bu iki sektörü deyim yerindeyse ipten aldı.
125 milyar doları krize kurban verdik
TEĞET denilse de makro verilerde inkar edilemeyecek bir tahribat vardı. En basiti 1.20 TL düzeyine demir atan dolar yükselişe geçmiş 1.80 TL'ye kadar çıktığında artık dolar bazında fakirleşmiştik. 1.50-1.60 arasında dengelenen dolar nedeniyle kişi başına gelir son 1 yılda bin 800 doların üzerinde azaldı. Türkiye'nin milli geliri 770 milyar dolardan haziran sonu itibariyle 645 milyar dolara düştü. 124 milyar dolarlık hasılayı krize kurban verdik. Kazanımlar da oldu. En önemlisi yıllardır tek hanede tutamadığımız ve enflasyon hedeflemesine geçilmesinden sonra hedefi ıskaladığımız enflasyon artık yüzde 5'lerde. İthalattaki 200 milyar dolarlık sınır artık 150 milyar dolar. Cari açık küçüldü.