Bozkırın Tezenesi Neşet Ertaş doğdu ve neler oldu sonra?
- (gülerek) Doğduğum gün babamın sazını koymuşlar göbeğimin üzerine. Ritim öğrenmek ilk iş olduğundan parmaklarımıza zil takarlardı. Büyüyünce köçeklik de yaptık. Ama esas öğrendiklerimiz ağır yanık havalar, uzun havalar, mayalar, baraklardı. 10 bin el düğününe gittim ama tek bir gün okula gidemedim. Ehliyet için şart dediler dışarıdan bir ilk mektep diploması aldım. Oğlumu da kızımı da okuttum. Oğlum 2 üniversite bitirdi mühendis oldu ama iş bulamıyor.
Siyasete merak sarmadın hiç sen ustam.
- Ben sana bir sırrımı diyeyim Savaş. İlk söyleyeceğim bunu. Bir defa seçimde oy vereyim dedim. Kim garibanın yardımcısıysa ona atacaktım reyimi. Yolda dedim ki "Bunlara versem diğerlerine ayrım yapmış olurum" vazgeçtim gitmedim sandığa. Hayatım boyunca da seçimlerde oy kullanmadım.
TATLISES, PAVAROTTİ GİBİ
Kimleri seve seve dinlersin ustam?
- Ses güzelmiş, değilmiş önemli değil. Önemli olanı türküyü içten samimi okumaktır. İbrahim Tatlıses mesela, Cenabı Hak ona öyle bir ses vermiş ki, sadece biz değil bütün dünya bu sesin gücünü güzelliğini kabul ediyor. Ama İbrahim'in yüreğinde sevgi, sıcaklık, sahicilik, aşk olmasa o ses yetmezdi böyle olmasına. Kalbi sesinden kavi adamdır İbrahim. Tıparetti mi pıparetti mi ne diyorlar bir adam vardı ya...
Pavarotti.
- Hah işte bizim için de İbrahim o adam gibidir. Kendi dönemimden en çok arkadaşlık ettiğim de rahmetli Mahzuni'dir. O başka bakardı dünyaya, ben başka... Ama gönüller birdi.
