Yukarıdaki cümle, geçen gün bana gelen bir e-postada yer alıyordu. İmzadaki Fatih Atakişi adını görünce... Gel de geçmişe uzama.
1970'li yıllar... Kadıköy Maarif Koleji'nde (şimdiki Anadolu Lisesi) okuyorum. Ortaokuldan itibaren satranç takımındayım. Dönemin güçlü okullarıyla karşılaşıyoruz: Darüşşafaka, Galatasaray, Işık Lisesi, Saint Joseph... (O günlerden bir fotoğraf kitaplığımda durmakta: Sinan Aral, Sedat Karaosmanoğlu, Ertan Yurdakoş ve bendeniz.)
Diğer takımlarda çok sıkı rakipler var. Bunlardan biri de Saint Joseph'ten Fatih Atakişi. Güçlü, sağlam, yenmesi zor bir oyuncu.
Ben devam etmedim. Atakişi ise oyuna ciddi bir emek verdi. Başarılarını uzaktan; dergilerden, gazetelerden yan gözle takip ettim.
Başkası göklere çıkarıyor
VE geldik bugüne...
Geçenlerde SABAH'ta bir haber vardı: Uzun süredir Avusturya'da yaşayan, 10 yıl önce de bu ülkenin vatandaşlığına geçen Tunç Hamarat, 2003'te 'Dünya Yazışmalı Satranç Şampiyonu' olmuştu. Avusturyalılar bu başarıya çok sevinmişti: Kutlamalar, övgüler, ödüller... Hatta üstünde Hamarat'ın fotoğrafı bulunan özel bir pul bile bastırmışlardı.
Onlar şampiyonlarına böyle davranıyor. Peki biz ne yapıyoruz?
Fatih Atakişi diyor ki: "Hamarat'ın başarısı hepimizi sevindirdi. İyi ama ben de 2000 yılında yazışmalı satrançta Avrupa Şampiyonu oldum. Bu branşta 'Büyük Usta' unvanını kazandım."
Bizimkiler itip kakıyor
ŞAHANE! Gelsin övgüler, gitsin ödüller. Ama ne gezer! Önce... Kahraman Olgaç'ın başkanlığını yaptığı Satranç Federasyonu 'bakarız ederiz' deyip sallıyor. Ardından gelen Ali Nihat Yazıcı başkanlığındaki federasyon ise, "Kardeşim, sen bu olaya bizden habersiz katılmışssın. Ayrıca yazışmalı satranç bizim faaliyet alanımıza girmiyor" diyor ve Atakişi'nin şampiyonluğunu tescil etmiyor. Tescil etmediği için de ne övgüye layık görüyor, ne de ödül yönetmeliğinden yararlandırıyor.
İşin daha da gülünç yanı... Bizimkilerin görmezden geldiği bu başarıyı, Uluslararası Satranç Federasyonu (FIDE) tanıyor: "53'üncü Avrupa Yazışmalı Satranç Şampiyonu, Fatih Atakişi'dir!" Nokta.
Bunlar fındık kafalı
TÜRKİYE işte böyle bir ülke. Fındık kafalılar değişen şartlara uyum göstermek yerine... Büyük beyinleri kendi dar, küçük, güdük kalıplarına uydurmaya çalışıyor. Maalesef çoğu kez başarılı da oluyorlar.
Bir insanın, "Kötü bir şey yapmadım, Avrupa Şampiyonluğu'nu Türkiye'ye getirdim" demesi sizin de yüreğinizi burkmuyor mu?
Not 1: "Medya futboldan başka spora ilgi göstermiyor" yakınmasını sık sık işitiyoruz. Bizi boşverin de, siz önce kendi başarılı insanlarınıza kol kanat gerin. Fatih Atakişi'nin başındaki sorunun bir benzerini Yasemin Dalkılıç yaşamıyor mu?
Not 2: Meraklısı 'yazışmalı satranç' ve Fatih Atakişi hakkında daha fazla bilgi edinmek için 'www.satrancokulu.com' internet sitesine bakabilir.
