Türkiye'nin en iyi haber sitesi
BAŞYAZI MEHMET BARLAS

Komuta kademesinin belgeden haberi olmasa bari...

Islak imzalı belge üzerindeki yorumlar, kamuoyu oluşturan odakların "Demokratlık" ve "Darbecilik" konusunda da kamplaştıklarını sergilemekte.
İnanması zor ama bu belgede tasarlananları haklı bulanlar var.
Hatta bazıları CHP Genel Başkanı Baykal'ın "Ben bu belgeyi yazanların avukatıyım" demesini bile beklemekteler.
Bu kamplaşmada arada kalmış olanlar ise "İyi Haber-Kötü haber" çizgisinde kendilerine çıkış yolu aramaktalar...
Şöyle ki:
Kötü haber- Bu belge gerçekmiş...
İyi haber- Bu belgenin hazırlandığından komuta kademesinin haberi yokmuş...
Bir gerçeği hiç göz ardı etmemeliyiz.
Toplumun belirli kesimlerinin genlerinde seçilmişlerin ülke için zararlı olduklarına ve askeri darbelerin ülkeyi rayına oturttuğuna dönük inanç vardır.
Siviller arasında da kronik cuntacıların bulunduğunu görmüyor muyuz?
12 Mart sonrasında tutuklanan "Madanoğlu Cuntası" üyeleri Davutpaşa Kışlası'ndaki askeri cezaevindeydiler.

Hiç akıllanmayanlar

Bir bayram sabahı hepsi arkadaşım ve bazıları da meslektaşım olan tutukluları ziyarete gittim.
Onlarla sohbet ederken, hemen hepsinin çok neşeli oldukları dikkatimi çekti.
Sordum:
- Nedir bu neşenin sebebi? Tutuklu değil misiniz yani?
Biri beni bir kenara çekip, neşelerinin nedenini şöyle anlattı:
- Bu sabah Davutpaşa'nın komutanı bizi ziyaret edip, bayramımızı kutladı... Bu bizim güçlü olduğumuzu ve durumun bizim lehimizde geliştiğini kanıtlamaz mı?
Askeri cezaevindeki bu iyimser havaya karşın "Dışarı"da durum çok farklıydı.
"Balyoz harekâtı" ertesinde İstanbul ev ev aranmış, kütüphanesinde sol içerikli kitaplar bulunanlar cemselere bindirilip götürülmüştü.
Cuntanın Arjantin'inde görülen manzaralar Türk kentlerinde de vardı.
Özellikle sol aydınlara dönük bir öfke dalgası yayılmaktaydı...
Bir süre sonra Madanoğlu Cuntası üyeleri salıverilmeye başlandı.

Tatsız bir sohbet

Bunların arasındaki bir arkadaşımın salıverilmesini sağlayacak belgelerle Kışla'nın nizamiyesine gittim.
Belgeleri içeriye gönderdiler. Ben de nizamiyede arkadaşımın salıverilmesini beklemeye başladım.
Bir astsubay ve ben, saatlerce karşılıklı oturduk.
Hava kararmaya başlamıştı.
Laf lafı açar diyerek, astsubaya "Evli misiniz, çocuğunuz var mı" diye sordum.
Bir oğlu varmış ve altı yaşındaymış. "Büyüyünce ne olacak" dedim.
Artık bu sohbeti kesmem gerektiğini ifade eder bir sert anlatımla cevap verdi,
- Büyüyünce subay olacak ve üniversitelerdeki bütün solcuları yakalayacak!
Bereket çok geçmeden, tutukluluğu sona eren arkadaşımı nizamiyeye getirdiler ve birlikte uzaklaştık o semtten.
Yolda ona nizamiyede geçen konuşmaları anlattım ve kendisinin bir zamanlar bana Madanoğlu Cuntası'na girip, silah üzerinde sadakat yemini etmemi önerdiğini hatırlattım.
Mahcup mahcup gülmüştü biz bunları konuşurken.

Gerçek solun düşüncesi

Bugün beni en şaşırtan şey, 12 Mart 1971 darbesini yaşayan ve kendilerini "Solcu" olarak gören (veya sunan) bazı kişilerin hâlâ cuntacılığa prim vermeleri ve militarizmi Türk solunun ideolojik öğelerinden biri olarak görmeleridir.
Ben "Gerçek sol güncel konularda ne düşünüyor" diye araştırdığımda, önce Nabi Yağcı'ya bakarım Taraf'taki köşesinde.
Mesela sivil-asker ilişkileri üzerinde geçenlerde şöyle yazmıştı Nabi Yağcı:
- Sorun askerde değil, sivil siyaset nedir bilmeyen sivillerde. Asker kendine göre, siyaset yapma hakkını, 12 Eylül Anayasası'ndan ve TSK İç Hizmet Kanunu'nun kendisine tanıdığı "koruma-kollama" yetkisinden alıyor. Açın okuyun. Bu Anayasa, İç Hizmet Kanunu, MGK "anayasası" yerinde durdukça sivil siyasetin "anayasal" hukuki zemini yoktur. Her sivil adım ya askerden veya Anayasa Mahkemesi'nden veya diğer yüksek yargıdan döner; hep döndüğü gibi. Köklü bir anayasa değişikliği ve hukuk reformunun yanında olmadan askere "sus" demek, timsah gözyaşları dökmektir; aynı zamanda bu tepkilerinin asıl anlamı bu çevrelerin sivil siyaset yapmadıklarını askerin onların yüzlerine vurmasındadır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA