Alanya ve Kalesi'ni pek çok insan gezip görmese de kitaplardan, TV programlarından bilir, tanır. Ancak Alanya ilçe merkezine 28 km uzaklıkta, eski Alanya- Konya yolundan 7 km kadar içeride, sivri sarp bir tepe üzerinde kurulmuş olan Alara Hanı ve Alara Kalesi'ni pek az kişi bilir. Alara Çayı'nın hemen kenarında, yazıtından 1231'de (h.629) I. Sultan Alâeddin Keykubat tarafından yaptırılan Alara Hanı vardır. Selçuklu devri eserleri arasında büyük bir önemi olan bu hanın 200 metre kuzeyinde çok dik bir tepe üzerine yapıştırılmış gibi duran Alara Kalesi, Selçuklu mimarisinin görkemini ve inceliğini yansıtır.
KERVANLARI KORURDU
Kalenin bulunduğu yerde Selçuklulardan önce Kibyra adında küçük bir antik devre ait bir yerleşke vardı. Kalenin ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemekle beraber M.Ö I. veya II. yüzyıllarda bu şehir adına bakır paralar basıldığı bilinir. Sultan Alaaddin Keykubat burayı fethettikten sonra Selçuklu eserleriyle donatmıştır. Kale 200 metreden 500 metreye kadar çıkan sarp bir tepe üzerinde; her yöne egemen bir konumda kurulmuştur. Görkemli bir görüntüsü vardır. Kalenin Selçuklu devrinde işlevi Alara Çayı kenarında Sultan Alâeddin Keykubat tarafından yaptırılan Alara Hanı'nda konaklayan kervanları korumaktı. Alara Çayı kenarından tünel gibi oyulmuş 120 basamaklı karanlık bir dehlizden tepeye çıkılmaktadır. Çok merdivenli ve zikzaklı bu yoldan kaleye çıkmak oldukça güçtür. Zaman zaman bozulan merdivenlere rağmen, gerekli doğal aydınlık, mazgallar ile sağlanmaktadır. Kayalar oyularak tutunma yerleri meydana getirilmiştir. Tünelin ortalarına doğru derin bir çukur vardır. Bunun ucu su almak için açtıkları mahzenlerdedir.
KALEYE ÇIKIŞ
Kale dış ve iç olmak üzere iki bölümdür. İç kaleye ise kare planlı bir giriş kulesinden geçilmektedir. Ana girişin dış yüzeyinde ve yukarısında Fresk ile bazı armalar işlenmiştir. Kalıntılar içinde Selçuklular tarafından yapılmış küçük bir saray, kale görevlilerinin odaları ve de bir hamam vardır. Hamam, biri küçük bir külhanın yanında bulunan sıcaklık, diğeri çift pencereli bir soğukluk olmak üzere kubbeli iki bölümden meydana gelmiştir. Soğukluğun pencerelerinden biri gerideki güzel manzaralı vadiye bakmaktadır. Harap ve tepeleri yıkılmış durumda olan kubbelerin içinde, Anadolu Türk mimarisinde tek örneği oluşturan fresk tekniğinde resmedilmiş figürlü süslemeler bulunmaktadır. Freskler, dans ettikleri intibaını bırakan el ele tutuşmuş, kolları tırazlı kaftan giymiş, ay yüzlü ve badem gözlü insan figürlerinden meydana gelmektedir. Sıcaklığın (cehennemlik) külhan penceresi üzerinde cehennem halkından efsanevî bir hayvan figürü görülmekte, ayrıca çok bozuk durumda olan bağdaş kurmuş bir insan figürü de başka süslemelerin varlığına işaret etmektedir. Yukarıdan denize doğru Alara Çayı'nın bilhassa gün batarken görünüşü çok güzeldir. Buradan ayrıca Alara Çayı'nın 3 km kadar güneydoğuda, Karaburun denilen çıkıntının ucunda kentin limanı görülür. Burada da çok sayıda kalıntı vardır. Bizans eyalet donanması, Pamfilya'nın doğusundaki küçük bir liman olan Kibyra Mikra'ya izafeten "Kibyralılar donanması" ismiyle anılıyordu. Sahillerin güvenliği, ticari gemilerin korunması, İstanbul'a imparatorluk tarifeli seferleriyle yapılan taşıma işleri, savaş gemilerinin yapımı ve bakımı, casusluk ve Arap düşmanlara karşı deniz seferleri bu donanmanın görevlerindendi. Sahillere yapılan hızlı Arap baskınlarına her ne kadar mani olunamıyorsa da, Kibyra donanması Arap saldırılarına karşı bir güç faktörü olarak oluşturulmuştu.