İnsanın en büyük rüyası uçmaktır. Değerli bir meslektaş ise şöyle der: Wright kardeşler, ilk uçuşu gerçekleştirirken, "nasıl uçarım" değil, "nasıl havada kalırım" sorusuna yanıt aramışlardı. İstanbul'un ilk rüyası, Olimpiyat'ı almak.
Hazırız demekten yorulduk, öğrendik ve artık nasıl alacağımızı, alırsak ne yapacağımızı biliyoruz. Devlet desteği, iktidar iradesi ile birleşti. 19 milyar doları bulan bir de bütçe var. Bu kez havada kalabiliriz. Tokyo, Madrid ve İstanbul arasından biri, 7 Eylül'deki oylamayla, 2020'nin ev sahibi olacak. Biz de o zamana dek, elimizden geldiğince; olimpizmin, olimpiyatların sayfalarını karşınıza dökeceğiz.
1956 Melbourne
İstanbul, 2000'e aday olduğunda, "Kıtaların birleştiği yerde buluşalım" diyorduk. Şimdi "Bridge Together", "Birlikte Köprüler Kuralım" diyoruz. Alırsak, iki kıtanın ilk olimpiyatı olacak. Ama olimpiyat tarihinde farklı gerçeklikler var. 1956 Melbourne için, biniciler, atlarını uzak kıtaya götüremedi. Avustralya yasaları izin vermiyordu. Binicilik yarışmaları, İsveç'te, Stockholm'de yapıldı. Böylece, kısmen de olsa, 1956 Melbourne, iki kıtada yapılan ilk olimpiyat olarak tarihe geçti. Üstelik, İsveç'te Türk biniciler de vardı. Oyunların ikinci günü, görülmemiş bir yağmur başladı, arazi yarışlarının pisti, çamur deryasıydı. Yzb. Fethi Gürcan, Rih adlı atıyla 17'nci engele takıldı, helikopterle hastaneye kaldırıldı. 37 engelli yarışın sonlarında, Yzb. Nail Gönenli, atı Temel'den engel içine düştü. Kalktı, ata bindi, alkışlar arasında yarışı tamamladı. Finişe kırık bacakla geldiği anlaşıldığında, takdirlerini sunan ilk isimler, İsveç Kralı Gustav, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth ile kız kardeşi Prenses Margaret oldu.
Türkler Olimpiyatta
Olimpiyat Oyunları'nın M.Ö. 776'da başladığı ve M.S. 393'te Theodosius tarafından yasaklanana dek 12 yüzyıl aralıksız sürdüğü kabul ediliyor. Peki ilk modern olimpiyat, 1896 Atina'da Türk sporcu var mıydı? Yanıtlar çelişkili. Bir Yunan gazetesi, "Macarlarla birlikte Koç Mehmet Pehliva Selanik'ten vapura bindi" diyor, gerisi yok. Bir başka bilgi de, Deliormanlı Pehlivan Koç Mehmet'in 'bayram güreşine gider gibi" Atina'ya gittiği, ancak organizasyon komitesince güreşmesine izin verilmediği yönünde. Türkiye'nin ilk olimpiyat seyahati, 1924 Paris'tir. Bir altın 10 TL iken, 27 bin 700 TL bütçe ile, altı branşta 41 sporcu götürülür. Kafile başkanı Ali Sami Yen'dir. İroniktir, üç bisikletçimiz var, ancak yarış bisikleti sağlanamayınca, yarışamamışlar. 1924'te en büyük sükseyi yapanlar futbolcularımız. Antrenmanda, İskoç antrenörümüz Billy Hunter ile, en sevimli futbolcumuz Kelle İbrahim, karşılıklı, topu yere düşürmeden 250'şer kafa vuruşu yapmış. Rekor keyfi yaşarken, Çekoslovakya'ya 5-2 yenilmişiz.
Rekortmenlerin "aklı" Türkiye'de
Olimpiyat tarihinin en başarılı ismi Amerikalı yüzücü Michael Phelps. 18 altın, iki gümüş, iki bronz ile tam bir madalya koleksiyoncusu. Atletizmde bir başka büyük efsane, sırıkla atlamada altı metreyi geçen ilk insan, büyük rekortmen Sergei Bubka ile şekilleneceğiz. Başa dönecek olursak; havada nasıl kalacağımızı öğrendik, uygulamaya geçiyoruz. Spor Bakanlığı, 2020'ye sporcu hazırlayacak toplam 56 milyon TL bütçeli bir organizasyon oluşturuyor. Atletizm ve yüzmenin desteği, Turkcell'den. Toplam 28 milyon TL kaynak sağlayacak. Atletizmde, Yüksek Performans Merkezi, yüzmede Ulusal Yüzme Sistemi kurulacak. Atletizm ve yüzme, yaz oyunlarının iki ana branşı. Bize düşen de kendi Phelps'lerimizi, Bubka'larımızı yetiştirmek
FATİH KUŞÇU
fatih.kuscu@ahaber.com.tr
