Haşmet BABAOĞLU / sabah.com.tr
Bu memleket onca darbeye rağmen dimdik duruyorsa...
Tuzaklara rağmen ayaktaysa...
Milletin yalanla doğruyu şıp diye ayırt eden, yaldıza, cilaya kanmayan irfanı sayesinde.
Biz okumuş yazmışların payı mı? Yok sayın!
Hele sırf okudu diye okuduklarını, sırf yazdı diye yazdıklarını milletin gözüne sokmaya çalışanların hiç payı yok!
Açık söyleyeyim.
Onlarca yılını sadece yalan üretmekle geçiren; palavra kahramanlar yaratan, beş para etmez zevzekleri ünlendiren medyaya kalsaydı...
Küreselci çete ve sermaye oligarşisi çoktan üzerimizden silindir gibi geçmiş olurdu.
Hürriyet'te, Milliyet'te yazıp çizdikleri zamanları hatırlıyorum.
Vatanı yazlıklarının bahçesi sanan bu adamlar hükümetlere "vaziyet" ediyor; ailelerindeki yüksek yargı mensuplarına sırtlarını dayayarak etrafa horozlanıyor, gerçekte tiksindikleri milletin aşına, ekmeğine göz koyuyor ama pek namuslu geçiniyorlardı.
Çoğu geçti, gitti. Şükür!
Fakat ne yalan söyleyeyim...
İnsan yine de kahroluyor, çünkü kaybedilen zamana yanıyor.
Ülkenin onlarca yılı bu adamları "bir şey" sanmakla, onların medyalarına kulak asmakla harcandı gitti.