Devlet başkanları ikili temaslarda diplomasiyi elden bırakmazlar.
Eskiden, içinde değerli eşyalar olan çuvalları yere dikkatlice bırakmaları için "
siyasetenindirin" diye tembihlenen hamallar gibi,
taşıdıkları yükün farkındadırlar.
Ortadan konuşurlar, kesin bir taahhütte bulunmazlar, araştıracaklarını söylerler...
Zaten onlar biraz samimi davranacak olsalar bile, yanlarındaki yenlerindeki danışmanları, diplomatlar gürültü yapıp mevzuu kapatırlar.
Ancak bazı devlet başkanları ve siyasiler vardır ki rutin dışı çıkışlarıyla, jestleriyle bilinir.
Tarih de basın da daha çok, sandıktaki başarılarını da her şeyden çok bu
sahiciliklerine,mış gibi yapmamalarına borçlu olan liderleri yazar zaten.
Çünkü insanlar merak uyandıran, öngörülemeyen, heyecan yaratan şahsiyetleri takip ederler.
Yalan mı? Kendinize sorun bakalım.
Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer'in ABD
Başkanı
Bill Clinton'la görüşmesine mi şahit olmak
isterdiniz?
Yoksa Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'la, ABD Başkanı
Donald Trump'ınkine mi?
Düşünün...
Bir köşede diplomasi tabularını yerle bir eden, "
One minute" çıkışının ardından BM salonunda 5 dünya devinin yüzüne bakarak "
dünya sizden büyüktür" diyen bir lider...
Öte tarafta ise Almanya Başbakanı
Merkel'in elini kameralar karşısında olduğu halde sıkmayan, NATO'ya "
yük" diyen, CNN muhabirlerinin yüzüne "
yalancısınız" diye haykıran bir başkası...
Evet, Hindistan, Rusya ve Çin'in ardından Erdoğan'ın en heyecanla beklenen görüşmesinin mayıs sonundaki Trump buluşması olacağı kesin.
Örneğin, Cumhurbaşkanı Hindistan dönüşünde uçaktaki gazetecilere
Trump'a Suriye ile ilgili göstereceği fotoğraflar olduğunu söylemişti.
Belli ki, Erdoğan'ın kendisi de Trump'ın beyaz gölge Obama ya da diğer ABD başkanları gibi "
ruhsuz bir diplomatik" olmadığını, insani tepkiler verebileceğini düşünüyor.
Kimse şans vermezken, Trump'ın en çok da
bu çizgi dışı duruşu nedeniyle ABD'ye başkan seçileceğini iddia eden üç beş gazeteciden biri olarak ben de aynı görüşteyim.
Örneğin,
ülkesinin müttefiki Türkiye'ye karşı eylemleriyle nam yapan PKK-PYD teröristlerinin yemin töreninde şahitlik yapan ABD askerlerinin fotoğrafları karşısındaTrump suskun kalamaz.
"Arkadaşlar araştırsın, biz size döneriz" diyemez.
Bir tepki verir. Mesela Suriye'de ABD Başkanı gibi davranan
Pentagon'un o meşhur komutanına bir ayar verir.
Öyle ya,
vergi gardiyanı ABD sistemini yıllarca vergi ödememeye ikna
edebilen bir adamın
mantığı,
bu kadar rezillik karşısında
sessiz kalmanın
rasyonel olmadığına hükmeder.
"
Tamamen duygusal" bir beklenti değil kısacası...
Gerçi Suriye politikası, Rusya gerginliği, Kuzey Kore geyiği ve Çin çarkı derken "
Trump bozdu, bozdu, bozdu önünü alamadık yani" diyenler çoğunlukta ama ben hâlâ biraz umutluyum kendisinden.
Ailecek izliyoruz.