2009 yılında TSK Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi'ne tedavisi için gelen eski Türkiye Futbol Federasyon ve eski Fenerbahçe Asbaşkan Vekili olan Hadi Neşet Türkmen ile tanıştım. Bizim bütün ampute futbol maçlarına gelip izliyordu. Benim ilk maçımı izlediğinde, odasına davet edip bana "Diğer ayağın da olsaydı bugün Fenerbahçe Spor Klübü'ne imza atmıştın" dedi. 2010 yılında Neşet Türkmen Başkanım'a ülkemi paralimpik atletizm branşında da temsil etmek istediğimi ve bunun için özel proteze ihtiyacım olduğunu ilettiğimde bizzat kendisinin ilgileneceğini söylemekle kalmadı, çok istediğim koşu protezini de yaptırdı. Geçen sene başkanımızı kaybettik. Beni çift ayak koşarken görmedi ama olimpiyat finalinde beni izleyeceğini biliyorum.
Okul arkadaşlarım aralarına almazdı
Tek ayağının olmaması çocukluk dönemini ve spor yapmanı nasıl etkiledi?
Tek ayağımın olmadığını bildiğim halde çok hareketli bir çocukluk dönemi geçirdim. Ya kanepelerin üzerinde amuda kalkarken annem yakalar ya da teneffüslerde ellerim üzerinde yürürken öğretmenlerim… Nitekim okulun jimnastik takımına böyle seçildim. Futbol oynarken arkadaşlarım beni aralarına almazlardı. Engelim her zaman bahaneleri olmuştu ancak engelimden dolayı değil iyi oynadığımdan almıyorlardı aslında. Bu durum beni daha çok hırslandırdı. Şu an dünyanın en iyi ampute futbol oyuncularının arasında gösterilmeyi çocukluğumdaki bu olaylara bağlıyorum.
Aynı zamanda öğrencilik de var? Hem performans hem de eğitim hayatını dengede tutabiliyor musun?
Ampute futbol sadece bize kupalar ya da madalyalar kazandırmadı bunun yanı sıra hayata bakış açımızı değiştirdi. Şu an ise Gazi Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu'nda son sınıf öğrencisiyim. Millilik kontenjanıyla üniversiteye girdim. Sadece beni değil, takım arkadaşlarımdan, diğer branşlardan olsun masa tenisi, basketbol gibi branşların da milli olan başarılı sporcularını, Türkiye'de ilk defa Gazi Üniversitesi kabul etti. Ben istiyorum ki bu sadece Gazi Üniversitesi'yle sınırlı kalmasın. Diğer üniversiteler de benim gibi özel sporcuları kabul etsin. Bizim neler yapabileceğimizi kendi bünyeleri altına aldıklarında anlayabilirler. Aslında çok zor oluyor hem okulu hem de spor hayatını bir arada götürmek. Çünkü her zaman faal olmak zorundasın. Turnuvaya katılıyorsun derslerin kalıyor. O yüzden dönemin uzuyor. Uzaması sorun değil ama hocaların bu konuda anlayışlı olmalarını istiyoruz. Yani bize 'ya git sporunu yap ya da gel okulunu bitir' dememeliler. Hayatımızı devam ettirebilmek için sporun içinde olmamız gerekiyor. En önemlisi de sevdiğimiz işin içinde olmamız. Zor olduğunu biz de biliyoruz; biz de zor olanı başarıyoruz.
Bengü BAĞCI