Necmettin Erbakan liderliğindeki 54. Hükümeti devirmek isteyenler 31 Ocak 1997'de Sincan Belediyesi tarafından düzenlenen Kudüs Gecesi bahane ederek Etimesgut'tan çıkardıkları tankları ilçe meydanında yürüttü. Hakkında tam bin sayfalık iddianame hazırlanan ve daha sonra görevden alınan dönemin Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız, 7 ay boyunca Ulucanlar Cezaevi'nde tutuklu kaldı. Yıldız 5 yıllık hapis cezası Yargıtay tarafından onaylanınca sahte kimlik ve pasaportlarla yurtdışına kaçtı. 3 yıl ülke ülke gezerek vatan özlemi çeken Yıldız, Rahşah Affı ile tekrar ülkeye dönüş yaptı. Şimdi Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grupbaşkanvekili olan Yıldız'ın ağzından 28 Şubat'ın yıldönümünde olayların yaşandığı mekânlarda o günleri dinledik.
Siyasi hayatınıza kısa bir giriş yapabilir misiniz?
1994'te Refah Partisi'nden Sincan Belediye Başkanlığı'na aday gösterildim. Bir önceki seçimde yüzde 2,5'tu Sincan'daki oyumuz. Biz yüzde 27 ile Sincan'da Refah Partisi olarak seçimi kazandık.
Belediye Başkanı olarak neler yaptınız Sincan'da?
Sincan'da o dönem çok sorun vardı... İlçe daha yeni metropol olmuştu. Ben 3 yıl görev yaptım Sincan'da... Bu 3 yıllık süre içerisinde altyapı ve üstyapı sorunlarının tamamını bitirdik. Hatta birkaç tanede anıt yaptık. Bunlardan bir tanesi de Fatih Mahallesi'ndeki Tuğra Anıtı'dır. Bunun yerinde orak ve çekiç figürlü bir anıt vardı. Biz mahallenin adı Fatih olduğu için söz vermiştik. Bu nedenle o anıtı kaldırarak çağ açmış, çağ açmış Sultan Fatih'in de adını taşıyan bir Tuğra Anıtı yaptık.
BİR SUÇ UNSURU YOKTU
28 Şubat sürecine nasıl gelindi?
İşte bu tür icraatlar yaparken 31 Ocak 1997'de bir Kudüs Gecesi düzenlemiştik. Biz bu geceyi daha önceki yıllarda da düzenlemiştik. O geceye kadar her şey güzeldi... O gün Ramazan Ayı'ydı... Bu Ramazan Ayı'nın 30 günü çeşitli etkinlikler olurdu. 31 Ocak'taki Kudüs Gecesi o programlardan bir tanesiydi. Davetli olduğumuz bir iftar programından sonra programa geldik. Salona girdiğimde bir olağanüstülük fark ettim. Bunun sebebi ise medyanın programa yoğun ilgi göstermesiydi. Bu ilgiyi çok anlayamadım. Bir organizasyon yapılmış anlaşılan. O günler hassas günlerdi... Programda konuşmacılar konuşmalarını yaptı ve daha sonra bir tiyatro oyunu düzenlendi Kudüs'le ilgili... Bu gecede hiçbir sorun yoktu... Tek sorun iktidarda Refah Partisi'nin olmasıydı.
O geceden sonra ne oldu?
O gecenin arkasından 1 Şubat'ta kimsenin gündeminde böyle bir gece yoktu. 2 Şubat'a geldik. Gazete ve televizyonlarda haberler verilmeye başlandı... 3 Şubat'ta bunları biraz daha harladılar... 3 Şubat gecesi 'kendimi zor tutuyorum' diyen generaller konuşmaya başladı. Neye uğradığımızı şaşırdık. Ancak yaptığımız işte bir suç unsuru yok... İnsanlık adına da kötü bir şey değil, ama sonuçlarına bakıyorsun Türkiye'nin bir numaralı gündemi... Neden yargılandık? Terör örgütüne yardım ve yataklıktan... 4 Şubat sabahı tankların yürümesini meşru kılacak dereceye neredeyse getirdiler konuyu...4 Şubat sabahı her şeye rağmen gündüz yürütmeye cesaret edememişler anlaşılan güneş daha doğmadan tankları korkarak yürütmüşler... Hal böyle olunca İçişleri Bakanı Meral Akşener soruşturmak için açığa alma yazısını gönderdi. Daha sonra terörle mücadele birimleri beni aramaya başladılar. Ben de hukuki bir yapmak için bir süre geri plana geçtim. İki gün içerisinde kaçtığıma yönelik haberler yapıldı. Kritiğimizi yaptıktan sonra DGM'ye gitmek için asansöre bindik... Tam asansörden çıkıyordum. Bir kadın beni gördü ve ürktü. O zaman benim gözlerim doldu. Medya öyle tanıtmış ki benden ürktü. Ben o anı hiç unutamam.
ULUCANLAR'DA 7 AY
Nasıl serbest kaldınız?
Biz hangi maddeden yargılandığımızı bilmiyorduk. Bizi Ulucanlar Cezaevi'ne götürdüler. 9. Koğuş diye bir koğuşa... 9. Koğuş'un adını biz Kudüs Koğuşu olarak koyduk. Burada 7 ay kadar kaldık. Açık görüşümüz yoktu... Bize 'siz terörist olduğunuz için görüşemezsiniz' dediler. Hangi terör örgütü dediğimizde cevap verilmiyordu. Bir iddianame hazırlamışlar tam bin sayfa... Bir bakıyoruz ne kadar CHP teşkilatı varsa hepsi suç duyurusunda bulunmuş. Refah -Yol hükümeti bozuldu. Hemen duruşma oldu ve bizi serbest bıraktılar.
ÖNCE BULGARİSTAN SONRA ALMANYA
Serbest kaldıktan sonra neler yaşadınız?
Biz tutuksuz yargılanmaya
devam ettik. Mahkeme bana
sonrasında 5 yıl hapis cezası
verdi. Bu cezayı daha sonra
Yargıtay onadı. Bunun arkasından
da ben yurtdışına çıktım.
Almanya'ya karayolu ile
geçiyordum. Yurtdışına çıkış
yasağım vardı. Ama ben bir
şekilde Bulgaristan sınırından
geçtim. İki farklı isimle
pasaportum vardı. Bir ay
kadar Bulgaristan'da kaldım.
Sonra Romanya'ya geçerken
orada gözaltına alındım.
Çünkü sınırı geçtiğim pasaport
sahteydi. Bir ay içeride
kaldım. Savcı Türkiye'ye gönderilmemi
söyledi. Hâkim de
siyasi olduğum için 'iade etmiyoruz'
dedi. Orada bir adres
göstererek çıktım. Çıktıktan
sonra Bulgaristan'da bir süre
daha kaldım. Daha sonra da
Almanya'ya geçtim. Almanya'da
da yaklaşık 2 yıl kaldım.
RAHŞAN AFFI İLE GERİ DÖN DÜM
Türkiye'ye dönüşünüz?
Türkiye'ye 2001 yılında
döndüm. Rahşan Affı denilen
Bülent Ecevit'in çıkardığı
bir afla geri döndüm.
Başvurularımızı yaptık ve
daha sonra serbest kaldık.
Şimdi benim bir şeye canım
çok sıkılmış olsa Almanya'dan
Türkiye'ye dönerken araba
sürüşüm aklıma gelir ve o anki
mutluluğumu gözümün önüne
getiriyorum. Sıkıntılarımı öyle
atlatıyorum. Çok zor yıllardı.
Biranda çok şey değişti.
Necmettin Erbakan'la görüştünüz mü bu süreçte?
Cezaevinden çıktığımda
görüştüm. Meclis'e gittim.
Beni kucakladı ve, 'bunlar
zalim' dedi. Daha sonra partinin
kapatma davası ile ilgili bir iki
müzakere oldu. Erbakan Hoca
yiğitçe bir tavır sergilemiştir.
Allah mekânını cennet eylesin.