Uzun yıllar yurtdışında yaşadıktan sonra Türkiye'ye dönen ve koruyucu aile olmaya karar veren ODTÜ öğretim görevlisi Seven Ağır, henüz 22 aylıkken yuvasını açtığı 3.5 yaşındaki Betül'ün hem annesi hem de babası oldu. Türkiye'de sayıları oldukça az olan bekar koruyucu ailelerden biri olan 38 yaşındaki Ağır, doktorasını yaptığı süreçte başta ABD olmak üzere birçok farklı ülkede yaşadı ve 32 yaşında Ankara'ya yerleşti. ODTÜ İktisat bölümünde öğretim üyesi olarak göreve başlayan Seven Ağır, sürekli aklının bir köşesinde duran "bir çocuğun hayatına dokunabilmek" düşüncesini hayata geçirmeye karar verdi. Bu kararla birlikte Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına koruyucu ailelik başvurusunda bulunan Ağır için o günden itibaren "anne-kız" sevgisine dayalı, "aile" kavramının değer kazandığı iki kişilik bir hayatın kapıları aralandı. Seven Ağır, minik Betül'le birlikte başlayan koruyucu ailelik yolculuğunu ve bu sürecin kendisinde yarattığı değişimleri anlattı. Koruyucu ailelik başvurusunu yaptığında herkes gibi endişeler taşıdığını dile getiren Ağır, başvurusuyla ilgilenen uzmanın, yuvada bir kız çocuğunun bulunduğunu kendisine bildirmesiyle birlikte bu endişelerin dağılmaya başladığını söyledi.
İLK TANIŞMA, İLK TEMAS
Betül'le ilk tanıştığı anı unutamadığını vurgulayan Seven Ağır, "O gün hiç aklımdan çıkmıyor. Herhalde çocuğunu ilk kez görmekle benzer bir duygu" dedi. Ağır, o gün Betül'le bir kalemle oynayarak oluşturdukları ilk temasın ardından ayrılmanın çok zor geldiğini belirterek, 15 gün boyunca her gün yuvaya gittiğini dile getirdi. Bu süre sonunda Betül'ü eve götürme zamanının geldiğini anlatan Seven Ağır, "(Hadi gidiyoruz) dediğimde, gayet rahat bir şekilde, o bildiği yerden ayrılıp bizimle eve gelmesi ve aslında hiç arkasına bakmaması çok ilginç geliyor ama bu, yuvadaki çocukların geneli için böyle zaten. Eve çok kolay geldik ve birkaç hafta içerisinde kızım sanki hep benimleymiş gibi oldu" şeklinde konuştu.