BİRÇOK hasta artık doktorunu, diyetisyenini seçerken fonksiyonel tıp yaklaşımını benimseyip benimsemediğine bakıyor. Hatta hastalanmayı beklemeden kaliteli bir yaşam için bu uzmanlara giden kişi sayısı her geçen gün artıyor. Peki nedir fonksiyonel tıp yaklaşımı? Sağlığımız bozulduğunda hangi uzmana gideriz? Karnımız ağrırsa dahiliye uzmanına, kalbimiz ağrırsa bir kardiyoloğa, başımız ağrırsa nöroloğa, kemiklerimize bir şey olursa ortopediste, ruhumuz hastalanırsa bir psikiyatriste, beslenmemizi düzenlemek için de diyetisyene. Böyle biliyoruz değil mi? Peki fonksiyonel tıp yaklaşımı ne? Son yıllarda tıpta yeni bir uzmanlık alanı, sağlıkta yeni bir yaklaşım yer alıyor. Fonksiyonel tıp yaklaşımı Amerika'da 15-20 yıldır, Türkiye'de son bir iki yıldır gündemde. Fonksiyonel tıp yaklaşımını benimseyen uzmanlar, kişiyi bir bütün olarak ele alır, bir hastalığın 'ne' olduğu sorusu değil, 'niçin' ve 'nasıl' oluştuğuna yönelik sorular üzerinde durulur. "Hastalık yoktur, hasta vardır" yaklaşımıyla hasta değerlendirmekte ve hastalığın kök/temel nedenlerine inilirken, bu yaklaşım aynı zamanda kronik hastalıklara karşı koruyuculuk sağlar.
BIR DÖNEM BİTTİ
Beslenmeyi esas alan fonksiyonel tıpta eğitim almış hekim ve diyetisyenin oluşturduğu bir ekip çalışmasını gerekiyor. Dr. Diyetisyen Yeter Çelik, "Vücut bir sistem olarak görülüp, bu sistemdeki hastalığın en temel nedenine inildiğinde iyileşme kalıcı olmaktadır. Yeni nesil fonksiyonel tıp yaklaşımını benimseyen diyetisyenlerle kilo vermenin kalıcı hale geldiği görülmektedir. Bir bakıma 'On kilo ver, sonra geri al' dönemi kapandı. Kilo aldıran beslenme alışkanlıkları, besin hassasiyetleri, stres yönetimi ile beslenmesinin ilişkisi, mide-bağırsak sağlığı, uyku düzeni göz önünde bulundurulmakta, kapsamlı bir değerlendirme ile sağlıklı bir kilo kaybı sağlanmaktadır. Kaybedilen ağırlık kalıcı olarak korunabilmektedir" dedi.