Etlik'te yalnız yaşayan 100 yaşındaki Ahmet Sarıkavak eskileri anlattı. 10 yıl önce eşi vefat ettikten sonra yalnız yaşamaya başlayan Sarıkavak 2 öğün tek çeşit yemek yiyor. Sağlığına çok düşkün. Tansiyonunu düzenli ölçüyor. Kayıt etmeyi de ihmal etmiyor. Maşallah hiçbir sağlık problemi yok. Uzun yıllar çobanlık yapmış. Sonra hırdavatçı olmuş. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı anlatırken heyecanlanıyor. Gözlerinin içi gülen Sarıkavak, Erdoğan'ı evine davet etti. Fakir bir ailenin çocuğu olan Sarıkavak, babasını çocukken kaybetmiş. Yaşıtları çelik çomak oynarken o ailesinin geçimini üstlendi. Kuru ekmekle kavuttan katık yaptı. Komşusunun katırına binerek Ankara'nın yolunu tuttu. Kızılcahamam'ın Yukarı Ada köyünden 12 yaşında Ankara'ya geldi. Çobanlık yaptı. Arkadaşlıklar kurdu. Anafartalar Caddesi'nden aldığı pantolon ve ceketiyle bayram için köyüne geldi. Köyün en yakışıklı delikanlısı olmuştu. Okula gitmemişti ama okumayı biliyordu.
BÜYÜK ÖNDERLE SOHBET
Ahmet amca çobanlık yaparken yaşadığı bir karşılaşmayı hayatı boyunca unutmadı. Her fırsatta da övünçle anısını anlattı: Çocukken beni Ankara'ya getirdiler. Amcamın patronunun şimdiki Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün arka tarafından bağı vardı. Beni oraya koydular. Hayvan gütme işi verdiler. Ankara'ya yeni gelmişim. Yalnızım. Hiçbir şey bilmiyorum. Kimseyi tanımıyorum. Akşama kadar ağlıyordum. 12 yaşındaydım. Yolun kenarında inekleri otlatırken uzaktan dört beş tane atlının geldiğini gördüm korktum. Aralarından birisi 'Küçük çoban kaç tane hayvanın var' diye sordu. Yüzüne bakamadım. 'Üç tane' var dedim. 'İyi otlatıyor musun' dedi. 'Evet' dedim. 'Aferin' dedi. 'Annen baban nerde?' diye sorudu. Ben de ''Amca ben evin tek erkeğiyim. Anam ve kız kardeşlerim var' dedim. 'Ne yer ne içerler' diye sordu. Ben de "Amca ekip, biçtiğimizi yeriz. Şimdi ben de aylık 100 gayma kazanıyorum. Onu da anama yolluyorum' dedim. Birden attan indi. Saçlarımı okşayıp 'Aferin oğlum. Ülkenin ilerlemesi için çalışmaktan ötesi yok' dedi.
SAÇLARI SARIYDI BENİMKİ GİBİ
Onun da saçları sarıydı benim gibi. Onlar gittikten sonra büyük çobanlardan biri yanıma geldi. 'Senle konuşan kimdi, biliyor musun?' dedi. Ben 'Ne biliyim' diye cevap verdim. Çoban abi 'Sarışın olan ülkeyi kurtaran Gazi Mustafa Kemal Paşa, yanındaki de İnönü'' dedi. Sonra su satmaya başladım. 10 ay sonra Meclis'in önüne geldim. Atatürk'ü görmek için. 'Acaba yanıma gelen bakayım bu adam mı?' dedim. Meclisten çıktı cepken sırtında sivri bir şapkası var. Papyon beyaz yaka. Çıktı geldi selam çekti. Seyredenler vardı. Herkes alkış tuttu. Baktım o adam. Yanıma gelen gerçekten Atatürk'müş. Daha sonra görmek için çok çabaladım. Ankara Garı yeni yapılmıştı. Atatürk trene bindi. İstanbul'a gidecekmiş dediler. Sırtında spor gri bir elbise, paçaları büzmeli, yeni modaydı, öyle bir şey görmemiştim. Başında kasket. Bize el salladı. Çok yakışıklıydı, sevimli bir adamdı. Güzel yıllardı."
ERDOĞAN'DAN SONRA ÜLKEMİZ KALKINDI
CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan'ı çok sevdiğini söyleyen Sarıkavak, "Eski başbakanları gördüm. Adnan Menderes, Celal Bayar, Faik Öztırak, Refik Saydam, Recep Peker, Şükrü Saraçoğlu, Saim Bey, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, İsmet İnönü... Recep Bey'in çok iyi çalışmaları var. Oyumuzu veririz. Ciddiyetini, karakterini çok seviyorum. Recep Bey karşımda olsa teşekkür ederdim, memleket için uğraşıyor. Küçüktüm Ankara'ya geldiğimde bana ev tuttular kalmam için Hamamönü'nde, at pazarında su satıyordum. Evi tuttukları yer kömürlüktü. Sabah kalktım çöp tenekesine yemek dökmüşler, kızardım dökeceğinize bana verin diye. O günleri yaşadım, gördüm. Çok şey değişti. Ülke kalkındı. Yaşantı değişti. Herkesin cebi para gördü, herkes şehirli oldu. Kuyruklar, karneler… Erdoğan'dan sonra şimdi öyle mi? Ülke kalkındı. Erdoğan karşıma çıksa, milletin ahlakını düzelt derdim. Oğlum yaşında Erdoğan onu çok seviyorum. Sevginin boyutu olmaz. Evime gelse ağırlarım. Öyle çok seviyorum" dedi.