OKAN MÜDERRİSOĞLU'NUN YAZISINDAN BAŞLIKLAR:
İş Bankası, dar zamanlarda kuruluş felsefesine uygun davranan bir müessesedir. Lakin İş Bankası, halka açık kimliği ve büyüklüğü ile uyumlu olmayan, bir siyasal partinin banka yönetiminde bulunması biçiminde tezahür eden garabetin de savunucusu olmamalıdır. Büyük önder Atatürk'ün vasiyetinden hareketle İş Bankası'nda yüzde 28.09 hisseyi temsil eden CHP'nin, konumunun gözden geçirilmesi siyasi olmaktan çok hukuki bir konudur. Bankacılık ilke ve teamüllerinin de gereğidir.
***
İş Bankası ve CHP deyince şu üç konuyu not etmek zorundayız:
1- CHP, İş Bankası'nda nitelikli pay sahibi (yüzde10'dan fazla) olabilir mi? Ne siyasi partiler ne de bankac��lık yasası buna cevaz verir! Siyasi partiler, bir bankada nitelikli pay sahibi olamazlar.
2- Mesele, Atatürk'ün mirası değil de A şahsının ölüme bağlı tasarrufu olsa idi, siyasallaşmadan kolaylıkla çözülebilirdi. Zira mirasla ilgili tasarruflar günün şartlarına göre kamu hukukunun düzenlemelerine tabi kılınabilir.
Türkiye, 1930'ların bankacılık düzenlemelerini çok aşan kapsam ve nitelikte bir yasal aşamaya geçmiştir.
3- Ve en önemlisi, İş Bankası'nda yıllarca kâr dağıtılmayıp, sermayeye eklendi. Ne bankanın hâkim ortağı konumundaki Munzam Sandığı ne de CHP sermaye artırımı yapabilecek yapıya sahiptir! Ata'nın mirası gereği Türk Dil ve Türk Tarih kurumları, "Kâr paylarımız sermayeye eklendi.
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ