"Dünyada gelir ve servet dağılımı bozulurken bu düzenin üzerimize yıkılmasını bekleyemeyiz. Faize dayalı sisteme karşı çıkmamızın sebebi sistemin insani yükünün de ağırlaşmış olmasıdır. Önümüzdeki dönemde alternatif finans konusunda daha cesur kararlar alacak, adımlar atacağız.
17-25 Aralık darbesiyle hedefte seçilmiş hükümetle beraber ekonominin omurgasını olutşuran projeler vardı. Bugün dünyayı yeni bir ekonomik durgunluk korkusu sarmış durumda. Nasıl siyasi alanda bölgesel ev küresel düzeyde söz sahibiysek finans alanında da başarılı olacağız.
Son 2 yıldır yaşadığımız tecrübeler bankacılık dışı finansman yöntemlerinin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Üreten, istihdam eden, ihracat yapan insanlarımızı zor dönemlerde yalnız bırakmadık.
"KATILIM BANKACILIĞI" DOĞRU BİR KAVRAM DEĞİL "KATILIM FİNANS SİSTEMİ" DEMELİYİZ
Katılım bankacılığı diye bir kavram olmaz. Birbiriyle çelişen ifadeleri yan yana getiremezsiniz. Katılım bir başka şeyi, Banka bir sömürü düzenini ifade ediyor. O zaman Katılım Finans Sistemi demeliyiz. Yeni ekonomik programımızla bir dizi tedbiri hayata geçiriyoruz. Dünyada gelir ve servet dağılımı bozulurken bu düzenin üzerime yıkılmasını bekleyemeyiz. Türkiye bu dönüşümün figüranı değil baş rolü olacaktır
2025'E KADAR KATILIM FİNANSININ PAYI YÜZDE 15'İ GEÇECEK
Katılım finansı risk paylaşımına ve varlığa dayalı olması sebebiyle herkese hitap ediyor. Katılım Finansı bankacılık sisteminin faiz oranlarıyla hareket etmemeli. Böyle bir şeye asla fırsat verilmemeli. Hedefimiz 2025 yılı itibarıyla katılım finansın bankacılık varlıklarının içindeki payının yüzde 15 seviyelerine çıkmasıdır. Türkiye'nin diğer alanlarda olduğu gibi ekonomide verdiği mcüadeleyi başarıyla taçlandırmasında bu tür yaklaşımlar önemli olacak. "