Yurtdışında yaşayan Türklerden de sorumlu Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, 2012’in tarihi dönüşümlerin, değişimlerin olacağı bir yıl olacağını söyledi. 2012’ın ‘Anayasa yılı’ olmasının en önemli dileği olduğunu belirten Bozdağ, yurtdışındaki Türklere yönelik düzenlemelerin de bu yıl hayata geçirileceğini belirtti. Mavi kartla ilgili düzenleme ve vatandaşların Türkiye’deki seçimler için yaşadıkları ülkelerde oy kullanmaları konularının öncelik taşıdığını kaydeden Bozdağ, aslında oy hakkı ile ilgili düzenlemenin hayata geçirildiğini hatırlatarak, “Ancak Anayasa Mahkemesi gizlilik esasını ihlal ettiği gerekçesiyle elektronik ortamda ve mektupla oy kullanmayı iptal etti. Daha sonra da Yüksek Seçim Kurulu’nun verdiği karardan ötürü 2011 seçimlerinde vatandaşlarımız oy kullanamadı. Başbakanımızın talimatı çerçevesinde yapılan çalışmalar sonucunda, şu anda Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldı, önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sevk edilecek. Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın hepsi, bağlı bulundukları konsolosluklarda kurulacak sandıklarda oy kullanacak. Aynı şekilde kapılarda oy kullanma imkanı da olacaktır. Ama herkes bağlı bulundukları konsolosluklarda kurulan sandıklarda bundan sonraki seçimde rahatlıkla oyunu kullanacak. İlk seçim 2014 yılında Cumhurbaşkanı seçimi olacak. Vatandaşlarımız Cumhurbaşkanı seçiminde Türkiye’ye gelerek bir masraf yapmadan gönül rahatlığıyla bulundukları yerlerde oylarını kullanabilecek” açıklamasında bulundu.\n\n
AYRIMCILIK YAPILIYOR\n\nAlmanya’da Türklere karşı ayrımcı bazı uygulamalar olduğuna belirten Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, özellikle aile birleşiminde yaşanan sorunlara dikkat çekerek şöyle konuştu: “Almanya’da bir Türk vatandaşı, Alman vatandaşı olduğunda ve eşini yanına götürmek istediğinde, Almanca sınavına tabi tutuluyor, sınavı geçerse vize veriyorlar. Bekar birisi Türkiye’den biriyle evlendiğinde ve onu yanına götürmek istediğinde dil sınavına tabi tutuyorlar, çocuklarıyla birleşmek istediğinde yine dil sınavına tabi tutuyorlar. Böylesi, insan haklarına, hukukun evrensel ilkelerine aykırı bir uygulama var. İnsanların ailesiyle bir araya gelmesini Almanca bilme şartına bağlama ilkel bir anlayıştır, insan haklarına aykırı anlayıştır. Bunu muhataplarımıza ifade ettik. Ama maalesef ayrımcı bir takım uygulamalar var. Başka pek çok ülkeye çifte vatandaşlık imkanı verilirken Türkler söz konusu olduğunda çifte vatandaşlık imkanı verilmiyor. Birinden birine tercihe zorlanıyor, bu da bir insan hakları ihlali ve ayrımcı bir yaklaşım. Bunu insani açıdan kabul etmek mümkün değildir. Almanya’dan Türkiye’ye dönüşlerin, Alman Hükümeti’nin veya oradaki bir takım uygulamalardan ziyade, Türkiye’deki imkanların iyileşmesiyle alakalı olduğunu görüyoruz. Özellikle eğitimli işgücü göçünün Türkiye’ye dönük arttığını görüyoruz. Hem özel sektörde, hem üniversitelerde hem de pek çok alanda yetişmiş insanların değerlendirildiğini görüyoruz. Bir nevi Türkiye’ye dönük tersine bir beyin işgücü göçü başladı. Sadece Almanya ile ilgili ve sınırlı değil, başkaca ülkelerle de alakalı bir durum bu.”\n\n \n\n
AA.