Almanya’nın en önemli haber programını sunmak için gün saymaya başlayan Pınar Atalay, duygularını Avrupa SABAH okurları ile paylaştı ve “Sabırsızlanıyorum” dedi\n\nPINAR Atalay, Alman 1. kanalı ARD’de yayınlanan “Tagesthemen” (Günün Konusu) haber programının moderatörlüğünü üstlendi. Ülkenin en çok izlenen ve ağırlığı olan haber programını Ingo Zamperoni’den devralan Atalay, Ocak ayında yine ARD’de yayınlanan “Plusminus” programı ile izleyici karşısına çıktı. Tagesthemen için gün sayan Atalay, heyecanını Avrupa SABAH ile paylaştı.\n\nAlmanya’nın Detmold kentine bağlı Lemgo kasabasında işçi ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelen Atalay, yerel bir radyoda başladığı radyo ve televizyon gazeteciliğine NDR ailesi içinde kalarak devam etti. Phoenix haber ve belgesel kanalında da “Phoenix Runde” adlı yayını yürüten Atalay, kariyerinde ARD ile çok önemli bir noktaya geldi.\n\n
1 Şubat'ta ARD’de yeni işinize (Tagesthemen) başlıyorsunuz. Şu aşamada kendinizi nasıl hissediyorsunuz?\n\nHer şey yolunda aslında. Daha önce uzun yıllar televizyonculuk ve radyoculuk yapmış olmak güven veriyor bana. Ben 16 yıldır bu işleri yapıyorum. O nedenle olumlu bir heyecanla yüklüyüm. Şimdiden ilk yayın için sabırsızlanıyorum, harika bir ekibimiz var, her şeyin güzel olacağına inanıyorum.\n\n
“İŞİMDE ÇOK MUTLUYUM”\n\n
Bu sizin hayal ettiğiniz bir meslek miydi? Daha sonra yapmak istedikleriniz var mı?\n\nHem evet hem hayır. Tabi Tagesthemen’i insan hayal ettiği iş olarak sahip olamaz. Günlük bir moderasyon yapmak işini düşlediği iş olarak söyleyen pek az insan olur. Bunun için insan elbette çok çalışır ama bunun yanında şansı da olmalı ve bu mesleğe istenmeli. Ancak şu kadarını söyleyebilirim, bu işe sahip olduğum için şu an mutluyum. Şimdi kendimi bu işe vermeyi düşünüyorum daha sonra ne olacağına sonra bakarız.\n\n
Aileniz Türkiye’nin hangi kentinden kaç yılında Almanya’ya göç etti? Bunu bizimle paylaşır mısınız?\n\nBabam Tekirdağ, annem ise Manisalıdır. Onlar 1970’li yıllarda Almanya’ya göç etmişler. Ben de Lemgo kasabasında dünyaya geldim.\n\n
Ailenizin kültüründen neler aldığınızı düşünüyorsunuz? Örneğin, dil, şarkılar vs.?\n\nAnnem de babam da Türk oldukları için ben elbette iki kültür içinde yetiştim. Evde daima Türkçe konuşuldu. Benim Türkçe konuşunca aksanım var ama yine de konuşabiliyorum. Tabii ki Türkçe müzik dinledim. Tatillerde Türkiye’ye, deniz kenarına ve çokça İstanbul'a gittim. İki kültürle de iç içeyim. Böyle olduğu için de çok mutluyum.\n\n
“İKİ KÜLTÜRE SAHİP OLMAK KEYİF VERİCİ”\n\n
Siz de Mesut Özil ya da Nazan Eckes gibi ‘Kalbim Türk aklım veya davranışım, disiplinim Alman’ düşüncesini paylaşıyor musunuz?\n\nBen her zaman kendimin iki sandalye arasında olduğunu değil, tersine iki sandalyede üzerinde oturduğumu dile getiriyorum. Kendimi onlar gibi tanımlamıyorum. Gerçekten de öyle, kendimi bu şekil hissediyorum ve her iki kültüre sahip olmaktan da ayrıca keyif alıyorum. Ben doğumdan hemen sonra, Türkiye’ye akrabaları görmek için ailem ile yolculuk yapmışım. Hemen her yıl Türkiye’ye gidiyorum, tatil amaçlı olsun, İstanbul olsun, arkadaşlarımı ve akrabaları görmek için olsun. Türkiye güzel bir ülke. Böyle bir şansa sahip olmak güzel bir duygu. Orayla sürekli bir bağım var ve her zaman orada olmak hoşuma gidiyor.\n\n
SİYASETİN SIKI TAKİPÇİSİ\n\n
Göçmen sorunları ile ne kadar yakından ilgilisiniz? \n\nSiyasi konuları sürekli takip ediyorum. Hemen hemen tüm politik konular buna dahil. Yeni tartışmalar, yeni kanunlar, o anda ne varsa hepsi ile ilgileniyorum. Elbette göçmenlerle ilgili konular da buna dahil ve ben de göçmen kökenli biri olarak bu konuların bir parçasıyım. Alman kimliğim olsa da yabancı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldim, kökenlerim orada. Bu nedenle gündemde neler olup bitiyor, koalisyon hangi politikaları izleyecek gibi.\n\n
Göçmen kökenli yeni kuşaklar için nasıl bir mesaj vermek istersiniz?\n\nBen mesaj vermek, önerilerde bulunmak konusuna sıcak bakmıyorum. Benim için kişi Amerikalı, Türk ya da başka bir ülke ya da milleten olsa da kendi amacı ve hayallerinin peşinde koşmalı. Bunu amacı ve hayalleri gerçekleştirmek için de gerekli imkanlara sahip olması önemlidir.\n\n \n\n
RÖPORTAJ: Mesut HASTÜRK / BERLİN