Azerbaycan’ın Berlin Büyükelçisi Parviz Shahbazov, Dağlık Karabağ meselesini SABAH’a anlattı ve Almanya’nın daha objektif bakması gerektiğini dile getirdi\r\n\r\n \r\n\r\nKafkasya’nın yüz yıllık meselesi olan Dağlık Karabağ sorunu son günlerde dünya kamuoyunun gündemine tekrar geldi. Bu konun yansımalarına baktığımızda, özelde Alman kamuoyu, genelde Avrupalıların sorun hakkında daha fazla bilgi ve detaya ihtiyaç duyduğunu düşündük. Bu saptamayı dikkate alarak, Azerbaycan’ın Berlin Büyükelçisi Parviz Shahbazov ile ayrıntılı bir röportaj gerçekleştirdik.\r\n\r\nOkurlarımız bu röportajda Karabağ meselesinin dünü, bugünü, siyasi anlamı ve geleceğine dair Azerbaycan Cumhuriyeti’nin bakışını bulacak.\r\n\r\n
Öncelikle Dağlık Karabağ Meselesi’nin ne olduğunu konusunu özetleyebilir misiniz?\r\n\r\nDağlık Karadağ Meselesi, Ermenistan’ın Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından sonra Azerbaycan’ın beşte biri olan, Dağlık Karabağ ile birlikte yedi bölgenin de içinde olduğu ve Azerbaycan’ın beşte birini oluşturan bir coğrafyayı milletler hukukuna aykırı bir şekilde işgal ettiği, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki iki devletli bir meseledir. Bu işgal nedeniyle 1 milyondan fazla Azerbaycanlı yurtlarından olmuştur. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 1993 yılında aldığı dört kararla Azerbaycan’ın bir parçasının işgal altına alınmasını mahkum etmiş ve Ermenistan’ın geri çekilmesini istemiştir.\r\n\r\n
Sovyetler Birliği'nin dağılması döneminde neler olmuştu?\r\n\r\nDağlık Karabağ Meselesi Sovyetler Birliği’nin dağılması sırasında ortaya çıkmıştır ancak meselenin kökenleri daha eskilere dayanır. Dağlık Karabağ Azeri dilinde “büyük bahçe” anlamına gelen Karabağ Bölgesi’nin dağlık bir parçasıdır. Uzlaşmazlık her iki ülkenin bağımsızlık ilanıyla Ermenistan tarafından toprak istenmesiyle baladı. İki ülkenin Sovyetler Birliği’ne katılımdan sonra Dağlık Karabağ'ın Sovyet - Azerbaycan toprakları içerisinde otonom bir statü verilmesiyle gerilim düştü. Ta ki Sovyetler dağılıncaya kadar...\r\n\r\n
Sorunun yeniden ortaya çıkmasının ana nedeni ne oldu?\r\n\r\nErmenistan komşu ülke Azerbaycan’dan toprak taleplerini elde etmek için 80’li yıllarda Ermeni milliyetçileri tekrar silaha sarıldı ve silahlarını Dağlık Karabağ'daki sivil Azerbaycanlılara yöneltti. Ermeniler bölgeden Azerbaycanlıları sürmek için terörü yaymaya başladı. Bu saldırılar 91’i kadın ve 63’ü çocuk 613 sivilin katliamı ile zirveye ulaştı ve Azerbaycan kenti Hocalı yerle bir edildi. Bölge işgal edildi. Bizim dini ve kültürel anıtlarımız yıkıldı ve tüm yer isimleri Ermeni isimlerle değiştirildi.\r\n\r\n
Uluslararası aktörlerin bu sorun karşısındaki tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?\r\n\r\n1994 yılından bu yana ateşkes sürüyor ve biz uzlaşmazlığı Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Minsk Grubu arabuluculuğunda barışçıl bir şekilde çözmeye çabalıyoruz... Ancak maalesef bu çabalar günümüze kadar bir sonuç getirmedi. Minsk Grubu’na dahil Almanya bu sene AGİT’in başkanlığını yürütüyor. Alman Dışişleri Bakanı ve AGİT Başkanı Frank Walter Steinmeier kısa süre önce Dağlık Karabağ’ın bugünkü statüsünü sürdürmenin tehlikeli olduğunu açıkladı.\r\n\r\n
Alman kamuoyunun Dağlık Karabağ sorununa yönelik tutumu hakkında ne düşünüyorsunuz?\r\n\r\nElbette biz Alman kamuoyunun bu soruna daha ilgili (duyarlı) olmasını istiyoruz. Genel ilgisizlik sonucu maalesef önyargı ve bilgisizliğe dayanan genelde objektif olmayan haberlerin oluşmasına neden oluyor. Örneğin Alman Haber Ajansı dpa’nın çoğu haberlerinde, arka plandan söz edilmeden mesele “çoğunluğu Müslüman Azerbaycan” ile “Hıristiyan Ermenistan” arasında dinsel motifli bir çatışma var gibi veriliyor. Bu kesinlikle doğru değil. Uzlaşmazlığın nedeni topraktır. Azerbaycan dini hoşgörü, çok tarihsel çok kültürlülük değerleriyle donanmış seküler bir ülkedir.\r\n\r\n
Dağlık Karabağ Meselesi’ne karşı Türkiye'nin tutumu hakkında neler söyleyeceksiniz?\r\n\r\nTürkiye bizin dostluk ve ortaklık ilişkileri ile bağlı olduğumuz bir ülke. Türkiye bu güne kadar sorunun hızlı bir şekilde çözülmesi için daima güçlü bir irade gösterdi ve uzlaşmazlığın çözümü için katkı sundu. Türkiye’nin Azerbaycan toprak bütünlüğünün sağlanması çerçevesinde sorunun barışçıl yönde sağlanması için aldığı net pozisyonu çok değerli buluyoruz.\r\n\r\n
Bugün bölgede son durum nasıldır?\r\n\r\n1994’ten bu yana her zaman bozulmaya müsait bir ateşkes söz konusu. Son çatışma işgalci Ermeni kuvvetlerinin Azerbaycan vatandaşlarının yoğun olarak yerleşik yaşadığı sınır bölgesine ateş açması sonucu meydana geldi. Bu girişimler mala ve çok sayıda sivil cana mal oluyor. Şu an durum yine sakin, 5 Nisan’dan bu yana tekrar ateşkes durumundayız.\r\n\r\n
Sizce Karabağ sorununun nihai çözümü nedir?\r\n\r\nÇok basit. Kalıcı çözüm. Azerbaycan ve Ermeni halkının Azerbaycan’ın uluslararası toplum tarafından tanınmış sınırları içinde Dağlık Karabağ’da bir arada yaşamasıdır. Bu da ancak Ermeni işgal kuvvetlerinin bölgeden geri çekilmesi ve Azerbaycanlı mülteciler ile iç sürgünlerin yurtlarına dönmesi ile olur.\r\n\r\n
Röportajın Almancasını daha ayrıntılı olarak https://www.sabahdeutsch.de adresimizde bulabilirsiniz.\r\n\r\n \r\n\r\n