Alman hükümetinin sekizi Türk 10 kisiyi katleden Neo- Nazi örgüt NSU davasında kurban yakınlarına destek amacıyla görevlendirdiği ombudsman Barbara John, olayların aydınlatılması konusunda "bir tür duvarla karsı karsıya" olduklarını dile getirdi. Deutsche Welle'nin sorularını yanıtlayan John, "Bu duvarı kolayca yıkamayacağımızı, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Klaus- Dieter Frietsche'nin 'Devlet sırlarının, devletin bekasını korumak için gizli kalması gerekiyorsa gizli kalmalıdır' sözleri göstermişti" seklinde konuştu.
İŞİN PEŞİ BIRAKILMAMALI
2000-2007 yılları arasında ırkçı cinayetler isleyen NSU örgütünü tüm yönleriyle aydınlatma çabalarında, güvenlik bürokrasisinin yeterince işbirliği göstermemesini eleştiren John, NSU terör hücresinin olası bağlantılarının tümüyle aydınlatılması için çabaların sürmesi gerektiğini vurguladı ve "Bu isin peşi bırakılmamalı" dedi.
NSU cinayetlerinin işlendiği süreçte devletin, güvenlik kurumlarının sorumluluğu konusunda "En azından adaletin engellenmesi gerekçesiyle tek bir görevi ihmal, ihlal soruşturmasının açılmamış olması açıklanabilir değil" ifadesini kullanan John, zanlıları ısrarla göçmen toplumunda aramanın, soruşturma konusu oluşturacak bir durum oluşturmamasını eleştirdi.
KURUMSAL IRKÇILIKTIR
2006 yılında, Halil Yozgat'ın öldürüldüğü internet cafede Anayasa Koruma Teşkilatı çalışanı Andreas Temme'nin bulunmasına yönelik olarak Hessen Eyaleti Iç İstihbarat Teşkilatı, belgelerin 120 yıl süreyle gizli kalması kararı almıştı. John, kararla cinayeti görmüş olan muhbir Temme'nin korunduğunu söyledi.
John, Cinayetlerin işlendiği süreçte ortaya çıkartılamaması ve sonrasında da aydınlatılamamasına yönelik getirilen yapısal ırkçılık eleştirisine ilişkin "NSU cinayetlerinde yürütülen soruşturmalar, ifade alma, sorgulama yöntem ve yaklaşımları, Türk toplumuna yönelik büyük önyargıların olduğunu zaten apaçık gözler önüne serdi. Bunu kurumsal ırkçılık olarak tanımlayabilirsiniz" ifadelerini kullandı.