Başbakan Yıldırım'ın Münih Güvenlik Konferansı'nda, bütün dünyanın DEAŞ'a odaklanmış durumda olduğunu belirterek., "Ama Suriye'deki mücadele sadece DEAŞ'A karşı değil. 70'ten fazla ülkenin dahil olduğu DEAŞ'la mücadele koalisyonunda Türkiye'de fiilen yer aldı. Türkiye Fırat Kalkanı operasyonuyla beraber bölgede 3 bin 600 DEAŞ örgüt elemanını yok etmiş, etkisiz hale getirmiştir. Bununla mı sınırlı? Bazı rakamları paylaşmak istiyorum. Bölgemiz ve Avrupa için ne kadar tehlikeli olduğunu anlamamız için bu rakamlar önemli. 10 bin DEAŞ üyesi tutuklu. 5 bin 800 yabancı savaşçıyı sınırdan sokmadık. Sizce bunlar nereden geliyor? Avrupa ülkelerinden geliyorlar. 4 bin şüphelinin girişini engelledik. 56 bin 300 potansiyel DEAŞ'la ilişkili olabilecek kişiye sınırlarımızda giriş yasağı koyduk. Bu DEAŞ'ın bölgedeki faaliyetlerini azaltmayı sağladı. Türkiye'deki canlı bomba katliam faaliyetlerini sınırladı. Avrupa'ya gitmelerini sınırladı. ABD YPG/PYD ile işbirliği yaparak DEAŞ'ı yok etmek için destek olduğunu söylüyor. Esasen salonda bilenler var bilmeyenler var. YPG/PYD Türkiye'nin 40 yıldır mücadele ettiği terör örgütü PKK'nın Suriye şubesidir. Kuzey Irak'ta Türkiye'nin etkin operasyonları sayesinde ilerleyemediler. Bunlar Kürt, Arap, Yezidi etnik kökenlerinden gelen masum insanlar bu teröristlerin egemenliği altında yaşamak zorunda kalıyor" dedi.
'NATO'NUN GÜNEY SINIRLARINI KORUYORUZ'
"NATO üyeleri, ABD ve Türkiye'ye gelirsek" diyen Başbakan Yıldırım, "Biz NATO'nun güney sınırlarını koruyoruz. Ülkemize ve NATO sınırlarına bir saldırı gerçekleşirken, müttefiklerimizin buradaki terör unsurlarını desteklemesini anlamakta zorlanıyoruz. Arkadaşlarımızla konuştuğumuzda bu bizim için bir seçenek değil zorunluluk diyorlar. Deyrizor ve Bağdat'ın güneyinde DEAŞ üyesi toplam sayısı 3 bin kadar. Tabii ki hepsinin elimine edilmesi gerekiyor. Fakat bunları yok ederken yeni bir terör örgütü yaratmamalıyız. Eğer Suriye'de insanların silahlanmadığı, tüm farklı etnik grupların barış içinde yaşadığı bir gelecek istiyorsak, o zaman Soçi ve Astana süreçlerine bakmalıyız. Cenevre'de hazırlanacak yeni bir anayasaya odaklanılmalı. Sürdürülebilir bir çözüm bu çerçevede bulunmalıdır. Suriye dışında yaşayan sığınmacı sayısı şu anda ülke nüfusundan daha fazla" dedi.
DARBE GİRİŞİMİNİ HATIRLATTI
15 Temmuz 2016'da bir darbe girişimi yaşandığını hatırlatan Başbakan Yıldırım, "Bu sebeple FETÖ ile de mücadele ediyoruz. Bu sadece Türkiye için değil diğer ülkeler için de bir tehdit. Baktığınızda diğer ülkelerde de bu terör unsurlarının korunmakta olduğunu görüyoruz. Yani terörle mücadele için sorunların kökenine inmeliyiz, teröristleri yok etmekle olmaz. Önce El-Kaide'ydi, şimdi DEAŞ. Bundan sonra karşımıza nasıl çıkacağını bilmiyoruz. Terör konusunda ama dememeli, hepsine terör örgütü muamelesi yapmalıyız. Aynı zamanda terörü tetikleyen temel nedenlere odaklanmalıyız. Birleşmiş Milletler de bu konuya dahil olmalı. Bölgede daha güçlü bir demokrasi ve kaynakların daha adil dağıtılması için, daha fazla insan hakları için, yerel insanların seslerine daha fazla kulak verilmeli" dedi.
'AVRUPA'NIN GÜVENLİĞİNİ SAĞLIYORUZ'
Türkiye'nin Avrupa'nın güvenliğini sağladığına dikkat çeken Yıldırım, "Nasıl sağlıyor? Bundan iki yıl önce bölgeden Avrupa'ya günlük 2 bin 500 sığınmacı giderken bugün bu rakam 70'in altına düştü. Çünkü sığınmacıları o bölgede tutuyoruz. Teröristler toplumsal barışa zarar vermek amacıyla Avrupa'ya gelmiyor. NATO ile birlikte çalışarak sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz.
'OSMANLI TOKADI'
ABD ile ilişkiler ve Osmanlı tokadı polemiğine ilişkin soruyu yanıtlayan Başbakan Yıldırım "Osmanlı Tokadı konusunu sordunuz. Bir ülke düşünün yıllardır sınırlarında 40 bin insan kaybetti terör faaliyetleri sebebiyle. Tam Irak'ta işleri yoluna koyarken, Suriye'de bir terörle ve sponsorlarıyla karşılaştık. Ülkemize yönelik her türlü terör saldırısına karşı en kuvvetli tepkiyi veririz anlamında kullanılmıştır. Bu savaş sadece Türkiye'nin savaşı da değil. Biz NATO'nun bir parçasıyız. Hava desteği sağlıyoruz. NATO üslerimizle operasyonlara destek veriyoruz. Hiçbir ülke ile savaş içinde değiliz. Eğer bir ülke bizimle savaşa girmek isterse, biz de yanıtını veririz. Şimdi yeni bir isim altında terör devam ediyor. Bugün biliyor musunuz Suriye'de birçok ülkenin silahları internet üzerinden terör örgütlerine satılıyor. Söyler misiniz bu nasıl bir terörle mücadele?" yanıtını verdi.
Almanya'da Linke partisinden bir vekilin "Suriye hükümeti Türkiye'yi davet etmedi. Bu Afrin harekatını uluslararası hukuk açısından nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusuna ise Yıldırım şöyle yanıt verdi:
"Suriye'deki ülkelerden hangisinin izni var söyler misiniz? Meşruiyetimiz Birleşmiş Milletler'in 51. Maddesi'ne dayanmaktadır. 1624 sayılı BM bildirgesi, eğer bir tehdit olursa operasyon gerçekleştirilebileceğini, kendini savunmasının meşru olduğunu söyler. Bu sebeple yaptığımız her şey tüm uluslararası hukuka uygundur. Afrin'de yerlerinden olan insanlar var. Kadınlar tecavüze uğramış insanlar var. Bu bölgeleri teröristlerden temizliyoruz. Sadece PKK ve PYD'ye değil DEAŞ'a karşı da savaşıyoruz. Çünkü Rakka'dan kurtulan DEAŞ üyeleri Afrin'e geldi."
'150'DEN FAZLA GAZETECİ HAPİS' SORUSU
Milyonlarca sığınmacılara ev sahipliği yapıyor olmasına karşın ve Deniz Yücel'in serbest bırakılmasına karşın "150'den fazla gazeteci Türk hapishanelerinde ve hüküm bile yok haklarında henüz. Eğer Türkiye hukukun üstünlüğü olan ülkelerle iyi ilişkiler istiyorsanız buna önem vermeniz gerekmiyor mu?" sorusuna ise Yıldırım "Sizin başbakanınız ya da cumhurbaşkanınız öldürülmeye kalkarsa siz ne yapardınız?" yanıtını verdi şöyle konuştu:
"Türkiye bir hukuk devletidir, Almanya ve ABD gibi. Kimse bir başka ülkenin hukuk devletini sorgulama hakkı yoktur. Almanya'da Türk vatandaşı 3 bin 63 tane tutuklu var. Neden içerideler? Tabii ki haklarında bir suçlama var, biz de Almanya mahkemelerinin nihai kararı vermesini beklemek zorundayız. Eğer süreçler yavaşsa, yasal düzenlemelerle süreç hızlandırılabilir. Meclisin görevi bu."
'TERÖR ÖRGÜTÜ KORUNUYOR'
2016'daki darbe girişiminde 250 kişinin yaşamanı yitirdiğini hatırlatan Yıldırım " Binlerce yaralanan oldu. Kendi silah ve tanklarımızla, jetlerimizle hayatını kaybetti bu insanlar. Fakat bu terör örgütü bugün korunuyor. Maalesef yasal işlem başlatılmadı bu kişiye. Bugün buradaki izleyicilerin hepsine sesleniyorum. Sizin Cumhurbaşkanınız veya başbakanınız öldürülmeye çalışılsaydı ne yapardınız? Hukuk devleti uygulamalarını iyileştireceğiz, bu sorunlara bir çözüm bulmaya çalışacağız. Ama dostlarımız yorum yaptığında adil olmalarını bekliyoruz" dedi.