Sorumluluk duygusu, özgüveni yükseltiyor!

Çocuğunuzun yapması gerekenler size mi kalıyor? Ya da yapması için onu sürekli uyarmanız mı gerekiyor? Geriye bakıp, nerede yanlış yaptım demeden önce, çocuğunuzun sorumluluk duygusunu geliştirmesine yardımcı olacak önerilerimiz var.

Giriş Tarihi: 4.8.2017 15:52 Son Güncelleme: 18.8.2017 16:27
Sorumluluk duygusu, özgüveni yükseltiyor!

Oyuncaklarını topla, dişlerini fırçala, ödevlerini ayakkabılarını giy, ellerini yıka… yapması gerekenleri sürekli söylemeniz, hayatını daha kolay hale getiriyor? Yoksa sizinkini mi? Çocuklara yapması gerekenlerin başkası tarafından söylenmesi, aslında onların bu konuda daha çok geri adım atmasına neden oluyor. Sorumluluklarının bilincine varamayan çocuklar, yetişkin bireyler olana kadar hep başkaları tarafından yönlendirilmek ihtiyacı duyuyor. Bu da özellikle başarılarını olumsuz etkileyecek bir faktör olarak karşınıza çıkacaktır.

Peki bu ne zamana kadar devam edecek hiç düşündünüz mü? Bence daha fazla düşünmeyin. Bırakın çocuğunuz sorumluluklarının üstesinden tek başına gelmesini öğrensin. Siz yanında olmadan! Psikolog Şebnem Orhan, bu konuda anne babaları yönlendirecek önemli ipuçları verdi.

Sorumluluk bilincinin oluşumu

Anne babalara "Nasıl bir çocuk yetiştirmek istersiniz?" diye sorulduğunda, listenin ilk sıralarında çoğunlukla; "kendi ayakları üzerinde durabilen" ve "sorumluluk sahibi olmaları" yer alır. Bunun nedeni anne babaların öğrencilik döneminden iş hayatına, eş ilişkisinden çocuklarıyla olan ilişkisine, hayatlarının birçok alanında kendi kendilerine birçok sorumlulukla baş etmeye çalışmaları ve sosyal bir varlık olmanın getirdiği gerekliliklerle yaşamak durumunda olmalarıdır. Sorumluluk, sadece içinde yaşanan toplum kurallarına uymayı ya da kişilere karşı üstlenilen görevleri yerine getirmeyi içermez.

Aynı zamanda kişinin kendi bireysel ihtiyaçlarını da gözetmesini içerir. Dolayısıyla çocuk, başkalarının haklarına saygı gösterirken kendi haklarına da sahip çıkmayı, kendi davranışlarının sonuçlarına sahip çıkarken gerektiğinde başkalarının kendisiyle ilgili sorumluluklarını da onlara hatırlatmayı öğrenir. Buna göre sorumluluk sahibi olmayı öğrenmiş bir çocuk; davranışlarının sorumluluğunu alabildiği için kendi kararlarını kendi verebilecek kadar kendine güvenen, kendi ihtiyaçlarını kendi giderebildiği için başkalarına bağımlı olmadan bağımsız davranabilen, kendi ihtiyaç ve isteklerini yerine getirirken başkalarının haklarını da gözeten, aldığı kararların sonuçlarının sorumluluğunu alabildiği için dürtüsel davranmak yerine daha düşünerek, muhakeme ederek karar verebilen bir yapıda olur. Sorumluluk sahibi çocuklar ayrıca belli bir amaç için sebat edebilir, başladığı bir işi sonuna kadar götürüp, kendi amaçlarını gerçekleştirme konusunda diğerlerine göre daha tutkulu olabilir.

Kişisel bir özellik

Sorumluluk sahibi olmak bir kişilik özelliği olmakla birlikte, edinilen bir beceridir. Bazı çocuklar kendilerinden başka kişileri daha çabuk fark edip, kendisi ve diğerleri arasındaki ayrımı daha çabuk kavrayabilir. Yaptığı bir davranışın ne gibi olumlu ya da olumsuz sonuçlara neden olduğunu ve başkalarını nasıl etkilediğini, birlikte yaşayabilmek için kendi istekleri ile başkalarının' kiler arasındaki dengenin var olması gerektiğini, isteklerinin hemen gelişemeyeceğini anlayabilir. Böyle çocuklara uygun fırsatlar verildiğinde, sorumluluk kazanmaya daha eğilimli veya istekli olabilirler. Sorumluluk, bir günde kazanılan ya da öğrenilen bir beceri değildir.

Sorumluluk bilincini kazandırmanın belli bir yaşı yoktur. Anne babalar çocuğa ilk yılından itibaren; emeklemekten yürümeye, su içmekten yemek yemeye gelişimin birçok aşamasında kendi kendine başarması için girişimde bulunmasına destek verir ve ona fırsatlar yaratarak gerekli ortamı hazırlar. Çocuk bu girişimleri sayesinde kazandığı becerilerle bireyselleşme, bağımsız olma, kendine yetebilme yolunda önemli adımlar atar. Ancak çocuğun bu becerilerini kullanmasına ve geliştirmesine fırsat verilmezse, yeterlilik duygusu ve öz güven gelişimi sınırlanacaktır.

Sorumluluk bilinci

Çocuğun sorumluluk kazanmasında anne babanın ve çevrenin etkisi oldukça önemlidir. Birçok anne-baba çocuğuna sevgi ve şefkat verme adına (yaşamlarını kolaylaştırma, zorluklarla karşılaşmasını engelleme, yükünü hafifletmek) birçok alanda, onun sorumluluklarını üstlenme eğilimleri içindedirler. Bütün ihtiyaçları anne baba tarafından karşılanır, nerede yapması gerektiği konusunda devamlı yönlendirilir. Böyle bir ortamda yetişen ve girişimcilikten uzak kalan çocukların sorumlulukları anne baba tarafından üstlenilir, doğru ile yanlışa yine anne baba karar verir ve onun adına acıktığı veya yeterince beslendiğine ya da diğer ihtiyaçlarını belirler.

Dolayısıyla burada çocuğun bireyselliğinden söz edilemez. Bu durum çocuğu duygusal olarak bebeksi kılar ve yeterince sorumluluk alabileceğine dair öz güveninin gelişmesini engeller. Zaman içinde çocuk her açıdan anne babasını kendisine destek alır, onlara bağımlı bir yaşam sürmesine neden olur. Sorumluklarını ebeveynleri ile paylaştığı için, kendine bir amaç belirlemekte zorlanır, isteklerinin farkında olamadığı için de başkalarının beklentileri ve idealleri doğrultusunda bir yaşam sürer.

Koruyucu ebeveyn olmak

Anne babaların koruyucu yaklaşım içinde olması, çocuğun yaşından fazlasını beklemesi, herhangi bir hata ya da başarısızlık sonucunda aşağılaması ya da suçlayan ve cezalandıran baskıcı bir tutum sergilemesi çocuğun uyumlu ve sorumluluk sahibi olmasına asla yardımcı olmaz. Bunun neticesinde çocuk, çevresiyle çatışmadan kaçınmak ve kendini korumak adına; sorgulamadan kurallara uyar, uyumlu davranır, kendisinden beklenen birçok sorumluluğu yerine getirir.

Ancak burada da bir önceki yaklaşımda olduğu gibi kendi bireyselliği, kendine olan öz güveni, kendi ihtiyaçlarını fark etme ve bunların peşinden gitme kararlılığı eksiktir. Kendine güvenemediği için kararlarına ve seçimlerine de güvenemez, problemle karşılaştığında düşünememeye başlar. Dolayısıyla da kendi başına olduğu okul ortamı onu ürkütür, uyum sağlamakta zorlanır. Duygularını, tepkilerini rahat bir şekilde dilediği gibi gösteremediği, istemediğinde 'hayır' diyemediği için bağımsız bir kişilik geliştiremez. Başkasını memnun etme çabası kendisinin önüne geçer.

Doğru davranış tutumları

Anne ve babanın çocuğa göstereceği ve onun ihtiyacı olan yaklaşım biçimi, belli sınırlar içinde kendi kararlarını verebilmesine, verdiği bu kararların sorumluluğunu üstlenmesine fırsat veren destekleyici olandır. Böyle anne babalar, çocuklarının gelişimsel özelliklerini takip ederler, onların yapabileceklerinin ve biraz çaba ile başarabileceklerinin sınırlarını iyi bilirler. Dolayısıyla yaşına uygun sorumluluklar vererek, çocuklarının çabalamalarına başarma hissini yaşamalarına fırsat verirler ya da başaramadıkları zaman çocukların yetersizlik duygusuyla baş etmelerine yardımcı olup, daha sonraki girişimleri için onları cesaretlendirirler. Ev içinde alınan sorumluluklar çocuğun öz disiplinini geliştirmesine yardımcı olurken sorumluluk sahibi olmasını da destekler. Çocuğun evde küçük görevler edinerek kazandığı sorumluluk bilinci, okul çağına geldiğinde sorumluluklarını daha kolay yerine getirmesini ve yaşadığı problemler karşısında çözüm üretmesini sağlar. Çocuğun ev içinde kendine, eşyalarına ve sorumluluklarına sahip çıkması, ilerideki eğitim ve iş yaşantısında da kendi ihtiyaçlarına, eşyalarına, ödev ve sorumluluklarına sahip çıkabilmesine yardımcı olur. Çünkü küçüklükten itibaren zorluklarla baş etme becerileri geliştiren çocuklar pek çok alanda kendilerine güvenerek başkalarının yardımına ihtiyaç duymazlar.

Yaşlara göre sorumluluk

Anne babaların doğal olarak en büyük dileği, çocuklarının "sorumluluk" bilincine sahip olmasıdır. Ama bunun kazanılması her yaşta değişiklik gösterir. Çocukların neleri kendi başına başarabildiklerini ve neleri yerine getirebildiklerini yaş gruplarını baz alarak inceleyelim.

2-3 yaş: Bu yaş grubundaki çocuklar, öğrendikleri becerilerle her şeyi tek başlarına yapma konusunda oldukça isteklidirler. Kimi zaman bu istekleri öyle bir düzeye ulaşır ki, bazen inatçılık krizleriyle karşılaşılabilinir. Bu yaştaki çocuğun hem becerilerinin gelişmesi için fırsat vermek hem de bazı temel sınırlamaları belirlemek, gelişimi üzerinde etkili olacaktır. Bu dönemde çocuğun öğrenmesi gereken en önemli şey, özgürlük ve kurallar arasındaki sınırdır.

Oyuncaklarını toplayıp yerine koyması, yemek sofrasının kurulmasına ve toplanmasına yardım etmesi, basit kıyafetlerini (yelek,…) giyip çıkarabilmesi, çatal-kaşık kullanmaya başlaması, yine aynı şekilde bardaktan su içmeye başlayabilmesidir. Bu dönemde önemli olan, çocuğun bu becerileri geliştirip kullanabilmesi için ona fırsat vermektir. Yemeğini dökerek yemesi normaldir, ancak bu yüzden yemeği anne babanın çocuğa yedirmesi, çatal kaşık kullanma becerisi, kendi başına yemek yemesi için fırsat verilen çocuklara göre daha yavaş gelişecektir.

4 yaş: Oldukça hareketlidirler. Koyulan sınırları zorlamaya eğilimlidirler. Bu yaş döneminde çocuğun hareket ihtiyacı giderilmelidir. Diğer taraftan da koyulan kural ve sınırları zorlaması konusunda esneklik ve yaratıcılığı koruyabilmek gerekir. Yemek sofrasının kurulmasına ve toplanmasına yardım edebilir, oyuncaklarını toplayabilir, basit ev işlerine (toz almak,…) yardım edebilir, bazı basit yiyecekleri hazırlayabilir, kendi bakımını sağlama konusunda ilk adımlarını atmaya başlayabilir (diş fırçalamak, el-yüz yıkamak,…). Yalnız çocuk, bu becerilerin hatırlatılmasına ve desteğe ihtiyaç duyar. Yine ayakkabılarını giyerken bağcıklarının bağlanması konusunda hala yardıma ihtiyacı vardır.

5 yaş: Bilişsel, fiziksel ve sosyal becerilerinin gelişmesiyle birlikte sorumluluk, daha da önem kazanmaya başlar. Çocuğun artık inatçılığı azalmış, günlük hayata dair gözlem ve ilgisi artmış, iş yapmaktan ve bunu çevresindekilere göstermekten büyük zevk alır hale gelmiştir. Ev işleri ilgisini çeker hale gelir. Yemek sofrasının kurulmasına ve her şeyin yerli yerine koyulmasına yardım edebilir. Çatal-kaşık kullanma becerisi tam anlamıyla geliştiğinde sofra adabına uygun yemek yiyebilir, yatağını ve odasını düzenleyebilir, önerileri de dikkate alarak ne giyeceğine karar verip tek başına giyinebilir, kendi kendine hazırlanabilir (saçını taramak vs.).

6 yaş: Artık yavaş yavaş kendi kendine yetmeye başlar. Birinci sınıfa başlamış çocuğun hayatında artık sadece ailesi yoktur. Dış dünyaya dair beceri ve sorumluluklar kazanmaya hazırdır. Hava durumuna, özel gün ve durumlara göre nasıl giyinmesi gerektiğine karar verebilir, çiçekleri sulayabilir, yardımla basit yiyecekler (tost, omlet vs.) hazırlayabilir, tüm aileyi ilgilendiren sorumlulukları üstlenmeye başlayabilir. Okul ödevlerini yapmak, okul kurallarına uymak gibi sorumlulukları yerine getirebilir.

7 yaş: Evcil bir hayvanın bakımını üstlenebilir, saat alarmı kurup sabahları tek başına uyanabilir, harçlığının idaresini ve derslerini yapabilir.

8-9 yaş: Tek başına banyo yapabilir, odasının dolaplarını düzenleyip temizleyebilir, okuldan dönünce okul kıyafetlerini değiştirebilir, kirlileri kirli sepetine koyabilir, küçük kardeşleriyle (yemek yemeleri, giyinmeleri…) ilgilenebilir.

10 yaş: Yatağının çarşaflarını değiştirebilir, listede yazılanları bakkaldan, marketten tek başına alabilir, üstlenmesi gereken bazı sorumlulukları yerine getirebilir, almak istediklerinin planını yapıp harçlığını biriktirebilir.

11-12 yaş: Evde tek başına kalabilir, tek başına ödevlerini bir plan dahilinde yapabilir, toplu taşıma araçlarına tek başına binebilir, kendine hobi edinip bunu sürdürebilir.

Çocukları destekleyin

Anne-babalar çocuklarının sorumluluk sahibi olması konusunda destek verirken, önce kurallar ve sorumluluklar hakkında bilgi vermeleri, daha sonra ise bu sorumlulukların kendi gelişimine nasıl katkıda bulanacağını açıklamaları gerekir. Çocuklar da tıpkı yetişkinler gibi sahiplendikleri, anladıkları ve önemli olduğunu kavradıkları durumlarda işbirliğine açık olup, gerçekleştirmek için çaba sarf eder.

Bu bilgilendirmenin arkasından anne-babanın, sorumluluğu yerine getirip getirmediği konusunda takibine ihtiyacı vardır. Belli bir süre sonra çocuğa, verilen sorumlulukla ilgili neler yaptığı, nasıl bir gelişim gösterdiği ile ilgili geri bildirim vermek gerekir. Başlangıçta dışarıdan takip edildiğini bilmek çocuğun ilgisini canlı tutar. Eğer çocuğun sorumlu davranışlarında bir artış görülüyorsa onu motive etmek önemlidir. Sorumluluğunu yerine getirmediği takdirde ise paylaşım içine girmek ya da ona yeniden hatırlatmak ve bu davranışı değişene kadar hatırlatmaya devam etmek gerekir.

Anne-babalara öneriler

Aşağıdaki maddeler çocuğunuza sorumluluk bilincini verirken size yardımcı olacak...

Çocuğun yanlış davranışları bulunsa bile, anne-baba ona değer verdiğini ve kabul ettiğini belirtmelidir.

Anne-baba, çocuğun kendisine bağımlı hale geldiğini fark ettiğinde koruyucu tutumunu değiştirmelidir.

Sorumsuz davranan çocuklar, anne babaları tarafından sorumluluk verilmeyen çocuklardır. Bunu unutmayın.

Karşılık beklemeden sevgi ve onay gösterin.

Yaptığı sorumsuzluğu üstlenmesi ve yanlış davranışlarını değiştirmesi için olanak verin. Örneğin, döktüğü suyu temizlemesi için bez vermek gibi.

Çocuğun yaş dönemine uygun sorumluluk listesi hazırlayın. Bu listeden sorumluluğunu alabileceği işleri seçmesine izin verin. Seçim esnasında asla zorlamayın ya da siz seçimde bulunmayın. Yoksa çocuğun sorumluluk duygusunu geliştirmesi zorlaşır. Ona doğru kararlar verebileceğine dair güven duyun.

Ev işlerine dair sorumlulukları kardeşler arasında paylaştırmaya ve adil olmaya özen gösterin. İşleri kardeşlerin büyüklük sırasıyla yaptırarak adil davranabilirsiniz.

Çocuğun evdeki eşyalara kırarak zarar vermesi veya başından geçen olumsuz olaylar, onun öğrenebilmesi için gereken şartlardır.

Çocuğun yaşadığı olaylardan ders çıkarabilmesi için, risk oluşturmadığı müddetçe yaptıklarının sonuçlarını yaşamasını sağlayın. Bu, çocuğunuzun sorumluluk kazanmasında en etkili yöntemlerden biridir. Çocuklar yaparak ve yaşayarak öğrenirler.

Çocuk istemediği halde ona yardımcı olmak, sorumluluk duygusunun gelişimini engelleyebilir. Eğer bir işi nasıl yapacağını bilmiyorsa ona nasıl yapılacağını öğreterek yardımcı olunabilir.

Sorumluluklarını yerine getirdiğinde onu manevi açıdan desteklemek (olumlu, takdir edici sözler söyleyerek) güven duygusunu ve sorumluluk bilincini geliştirir.

Çocuğa uygun bir rol-model olun. Çocuklar, çok iyi gözlem gücüne sahiptirler. Eğer siz; kendi sorumluluklarınızı zorla, isteksizce yapıyorsanız ya da kimi zaman sorumluluklarınızı yerine getirmekten kaçıyorsanız, çocuğa sorumlulukların "kaçınılması gereken durumlar" olduğu mesajını verebilirsiniz. Çocuğa sorumluluk duygusunu kazandırmak isterken, karşısında sorumluluklarını yerine getirmeyen bir anne-baba görmesi, onu olumsuz yönde etkiler. Yarar sağlamayan davranış, inanç ve tutumlarınızı değiştirin.

Çocuğunuzdan hiçbir zaman sizin kadar sorumluluk sahibi olmasını beklemeyin

Hazırlayan: Şenay ÇELİK

ARKADAŞINA GÖNDER
Sorumluluk duygusu, özgüveni yükseltiyor!
* Birden fazla kişiye göndermek için, mail adresleri arasına “ ; ” koyunuz
SON DAKİKA