Annelerin yeni mottosu "Mükemmel değil, iyi anneyim"

Uzmanlar her anne bebek ilişkisinin kendine özgü olduğunu belirtirken, çocuğuna yetebilen her annenin de iyi anne olduğunun altını çiziyor. O halde bu anneler günü'nde kendinze yeni bir amaç belirlemeye, mükemmel olmaya çalışmak yerine, iyi anne olmak için kendinize söz vermeye ne dersiniz ?

Giriş Tarihi: 1.11.2017 15:15
Annelerin yeni mottosu Mükemmel değil, iyi anneyim

Sizce anne olmanın tek koşulu bir çocuk sahibi olmak mıdır? Annelik öğrenilir mi, yoksa doğumla birlikte ortaya çıktığı düşünülen mucizevi annelik içgüdüsü ile tüm sorunlar çözülür mü? Kadınlardan bu zorlu görevi, herhangi bir duygusal hazırlıkları olmadan yerine getirmesi beklenir. Annenin bireyselliği ya da yetiştirilişi nasıl olursa olsun her zaman "annelik içgüdüsünün" öne çıkacağı ve mucizeler yaratacağı varsayılır. Aslında işler hiç de bu şekilde yürümez.

Anneler içgüdüsel yeteneklerini unutuyor mu ?
Bilimsel bir tanıyla yola koyulalım, annelerde içgüdü diye kutsadığımız o duyguyu veren bir hormon var, ismi oksitosin. Sıkı durun, bu hormon eşi hamile olan erkeklerde de ortaya çıkıyor. Özetle doğamız, bize anne ve baba olmayı hormonlar ve içgüdülerle zaten sunuyor. Bu doğru. Ancak bu diğer memelilerdeki gibi kusursuz olamıyor. Yani anne kedi, yavrularının tüm ihtiyaçlarını, bunu daha önce deneyimlemediği halde eksiksiz karşılarken söz konusu insanoğlu olduğunda hem deneyim hem de bilgi değerli ve önemli oluyor. Hormonların sağladığı temel annelik davranışları aynı olsa da bebekle kurulan ilişki ve çocuğun yetiştirilmesinin bütün süreci, kültür ve toplumsal yapı tarafından fazlaca etkileniyor. Hatta çoğu zaman annenin doğal içgüdülerinin bile önüne geçiyor. Belki de tüm mesele bu. Annenin kendi doğal reflekslerini iyi yönetebilmesi ve tüm beklentileri bir kenara koyup, bebeğinin beklenti ve ihtiyaçlarına göre pozisyon alabilmesi gerekiyor. Her kanaldan o kadar çok tavsiye, bilgi, öneri, deneyim akıyor ki doğal olarak bunların sadece bir bölümü hayata geçebiliyor. Toplumun, eşin, yakın çevrenin ve hatta annenin kendisinin annelikten beklentileri, tüm bunları karşılamak için hayattaki tüm rollerinden fedakarlık ederek "mükemmel annelik" uğraşında olan anneleri ortaya çıkarıyor. Oysa mükemmel olmaya çalışıp hem kendisini hem de bebeğini yormak yerine her annenin yapması gereken; bebeği için yeterince iyi anne olmak, onun ihtiyaçlarını karşılamak ve onun için şefkatli, güvenli bir dünya yaratmak. Bu noktada anne hem kendi sınırlarını tanımalı hem de sahip olmadığı şeyleri bebeğine verme gayreti içine girmemeli. Unutmayın, annelik bir görev değil, çocuğunuzla birlikte yürüyeceğiniz uzunca bir yol. İsmine "iyi annelik" diyebileceğimiz bu heyecanlı yolculuğun püf noktalarına bir göz atalım.

İyi anne denince akla

Egolarından bağımsızdır

Annelik sürekli takdir beklenen ya da mükemmel olmak zorunda olduğunuz bir rol değil. Anne olmayı, kendi egolarınızı parlatmak, bir anlamda kendi değerinizi güçlendirmek için, çevrenizden övgüler almak, örnek gösterilmek için bir araç olarak kullanmayın. Ne kadar iyi bir anne olduğunuz yalnızca bebeğinizi ilgilendirir, bunu unutmayın !

Bağımlı değildir bağlıdır ;
Kendini anneliğe adamış, hayatındaki diğer rolleri ve renkleri kaçıran, kadınlığını ikinci plana bırakmış anneler ne yazık ki Türk toplumunda sıklıkla karşımıza çıkıyor. Bu tarz bir rol model olan anne, çocuğuyla da bağımlı bir ilişki içine girecektir.

Akışa güvenir, kontrolcü değildir
Annelik tüm kontrolün sizde olduğu bir süreç değil. Zaman zaman kendinizin ve çocuklarınızın yetersizlikleriyle yüzleşecek, hatalara karşı tolerans seviyenizin giderek arttığını fark edeceksiniz. Siz ne kadar kontrolcü olursanız çocuğunuzun bağımsızlaşma ihtiyacına o denli ket vurursunuz.

Oyun oynar, şefkat gösterir
Çocuğunuzla yapacağınız en güzel aktivite, birlikte oyun oynamaktır. Onu eğitmeye çalışmayın, bu işi zaten eğitimciler yapıyor. Kaliteli ve samimi zaman geçirdiğiniz takdirde çocuğunuz bunu hissedecektir.

Taşıyamayacağı sorumlulukları paylaşır
Annenin yaşadığı önemli sorunlardan biri ise aşırı sorumluluk almasıdır. Hem zihinsel hem de fiziksel olarak anneyi yoran bu durum, çocuğuna yeterince zaman ayıramama kaygısını da beraberinde getirir. Sorumluluklarınızı her şeyden önce eşinizle paylaşın.

Kendini diğer annelerle kıyaslamaz
Kendinizi başkalarıyla kıyaslamaktan kaçının. Diğer anneler daha anlayışlı, daha zengin, daha bilgili, daha deneyimli olabilirler. Bu sizi diğer annelerin bir adım gerisine götürmez. Her annenin evladıyla ilişkisi kendine özeldir.

Kadın olduğunu unutmaz
Bir kadını en çok mutsuz edecek unsurlardan biri; daha çok, anne daha az kadın olmasıdır. Sadece anne olmayın, kendinizi sadece çocuğunuza adamayın ve birilerini mutlu etmek için yaşamayın. Kendi mutluluğunuza sahip çıktığınız sürece etrafınıza da mutluluk yayacak, çocuklarınıza da bu pozitif enerjiyi hissettireceksiniz. Kadının anneliğini gerçekleştirebilmesi, onun aynı zamanda hayattaki diğer alanlardan ne kadar beslendiği, çocuğundan beklentileri ve özellikle eşiyle ilişkisinden ne kadar doyum aldığı ile doğru orantılıdır.

"Mükemmel anne olacağım derken hayatı ıskalamayın"

Mükemmel Annelik Sendromu nedir?

Mükemmel Annelik Sendromu veya Süper Anne Sendromu dediğimiz kavram aslında günümüzde özellikle çalışan annelerde gördüğümüz bir durum. Hem çocuk bakımı hem iş hayatı hem iyi bir eş olma endişesi, gündelik hayat koşturması, evin işleri derken anneler binbir parçaya bölünüyorlar. Bu anneler etrafı "Acaba ben yeterli miyim?" düşüncesi ile inceliyorlar, kendilerini diğer annelerle kıyaslıyorlar, kendi çocuklarının becerilerini diğer çocuklarla karşılaştırıyorlar, zayıf ve fit olmak için bitmek tükenmek bilmeyen diyetlere giriyorlar, organik yaşam ve beslenmeye gereğinden fazla zaman harcıyorlar. Özetle, kafalarında yarattıkları kusursuz anne imajına erişmek için gereksiz bir strese giriyorlar. Günün sonunda zihinlerinde yarattıkları "süper anne" ile "gerçekte olan anne"yi karşılaştırdıklarında, aradaki boşluk ne kadar fazla ise o kadar mutsuz oluyorlar. Ne yazık ki bu anneler mükemmel olayım derken depresyon kapılarını çalıyor.

Neden özellikle son yıllarda ortaya çıktı?
Bunda sosyal medyanın ve internetin büyük etkisinin olduğunu düşünüyorum. Sosyal medya kişisel algıda bir balon etkisi yaratıyor. Bütün anneler ve çocukları mutlu, hepsinin bebeği çok güzel uyuyor, hepsi sorunsuzca emziriyor, hamilelikten sonra kolaycacık kilolar veriliyor ve hepsinin eşi ile harika bir ilişkisi varmış gibi bir algı yaratılıyor. Ancak gerçekte durum böyle olmayabiliyor. Bu nedenle sosyal medyada fenomen haline gelen annelere büyük görev düştüğüne inanıyorum. Annelerin ve anne adaylarının karşılaşabileceği sorunlara değinmeleri, kendilerini bazen çok mutsuz ve kilolu hissettikleri zamanların olduğundan veya bebeklerine yeterince iyi bakma noktasında endişe edebildikleri gibi konulardan da bahsetseler; mükemmel değil, geleceğin yeterli ve mutlu anneleri için tohum ekmiş olacaklar.

Annelerin kendilerini hep daha mükemmele şartlamasının olumsuz sonuçları neler?
Beklenti büyük olduğunda hayal kırıklığı da o boyutta büyüyor. Her bebeğin gelişim hızı birbirinden farklıdır. Ayşe'nin kızı 1 yaşında yürürken bizimki 14 aylık olmuş hala sıralıyorsa endişeleniyor ve ister istemez kıyaslamaya ve kendimizi anne olarak sorgulamaya başlıyoruz. Halbuki doktorunuz her şeyin yolunda olduğunu söylemesine rağmen kıyaslamalar devam ederse annedeki bu olumsuz his bebeğe aktarılıyor ve daha anne kucağındaki çocukta "yetersizlik" duygusu şemalarını beslemiş oluyoruz. Bu da ileride kendini ailesine, öğretmenlerine ve arkadaşlarına beğendirmek için, yeterli olmak için çırpınan, ama mutsuz olan çocukların varlığına vesile oluyor.

Anne olmak öğrenilen bir şey midir? İnternet siteleri, yüzlerce kitap, bloglar, sosyal gruplar, vb... Sizce nasıl bir yöntem belirlenmeli?
Anne olmak çok içgüdüsel bir duygudur. Bebekle bağ kurmak, temasta bulunmak, sonsuz sevginin ve şefkatinin gözle görülmeyen bir köprü ile aktarımı doğuştan gelir. Ancak bebeğin ihtiyaçlarına, doğru karşılıkları vermek, bebek büyüdükçe gelişim basamaklarını desteklemek, iletişim kurmak ve doğru sınırı koymak öğrenilen bir durumdur. Bu nedenle her anne ve babanın çocuk yetiştirirken anne-baba eğitimlerine katılmalarını, bu konuda yazılmış kült kitapları okumalarını ve en önemlisi de içgüdülerine güvenmelerini öneriyorum. Bir anne çocuğunda sorun olduğunu içgüdüsel olarak sezer. Bu tip bir durumda internete veya arkadaş tavsiyesine başvurmak yerine bir uzman desteği almak çok daha doğru bir hamledir.

Mükemmel anne olmaya çalışırken hayatı ıskalayan annelere önerileriniz neler?
Lütfen anı yaşayın! Endişelerden ve kıyaslamalardan lütfen kaçının. Bugün bir daha geri gelmiyor. Çocuğunuz yarın sabah uyandığında dünkünden daha farklı bir çocuk olarak uyanacak ve istesek de geri dönemeyeceğiz. Bu yüzden biraz oluruna bırakmayı öğrenmek, hayatı kabullenmek, anı yaşamayı bilmek, çocuğumuzla keyifli bir bağ kurmak her şeyden önemli! Mükemmel olmaya çalışan tüm annelere yogaya başlamalarını öneririm. Anda kalmayı yoga sayesinde öğrenmeleri mümkün! Bütün işlere yetişmek ve her şeyi kusursuz yapmak imansız. "Mükemmel anne" olacağım derken hayatı ıskalamayın.

Hazırlayan: Melike YILDIRIM

ARKADAŞINA GÖNDER
Annelerin yeni mottosu "Mükemmel değil, iyi anneyim"
* Birden fazla kişiye göndermek için, mail adresleri arasına “ ; ” koyunuz
SON DAKİKA