Müzikle
politikayı eşleştirmek, politik tavrı müziğe dökmek her zaman iyi sonuçlar vermeyebilir. Niyetinizden tamamen bağımsız olarak, birileri sizin için aşırı muhafazakar ya da milliyetçi yorumunu yapabilir. Bir kadını, erkeği sevdiğinizi söylemekten, duygularınızı aktarmaya çalışmaktan daha çetrefilli bir konu müzikte politika. İşin içine çıkarlar giriyor, o çıkarlar da çatışmaları doğuruyor. Kulağınız daha da keskinleşiyor böyle olunca. Müziği, söylemini daha da dikkate alarak dinliyorsunuz. Bir müzisyeni politik bir tavrın içinde gördüğünüzde ona olan sevginiz, saygınız da kolaylıkla etkilenebiliyor.
POLİTİK KİMLİĞİ ÖNDE
İngiliz PJ Harvey politik bir müzisyen değil. Daha doğrusu bu güne kadar politikaya bulaştığına pek şahit olmamıştık. İşin daha çok müzikal kısmındaydı. Öyle ki her albümde farklı tonlara kayıp asla kendini tekrar etmiyordu. Albümleri içine pek kolaylıkla girilebilir cinsten de değildi. Mevcut akımların, istisnalar dışında hep haricinde kaldı. Bu farklılığına rağmen, popüler müzik kültürünün ortalama bir resmini çeken Grammy'lere beş, Brit Awards'a ise üç kez aday oldu. Bu hafta yayınlanan sekizinci albümü
Let England Shake'te Harvey ilk defa 'politikleşmenin' kanalını bulmuş. Aslında bu önce beni ürküttü. Zira duygular, olaylar, durumlar üstüne bu kadar iyi söz yazan bir ismin bu çabasının sakil durabilme ihtimalini düşündüm. Üstelik albüm de, İngiltere üzerine yazılmış konsept bir albümken. Hani olur ya, diğer toplulukları dışlayan aşırı milliyetçi bir yanı varsa, pek de hoş tınlamaz diye düşündüm.
ÇANAKKALE DE HATIRLANIYOR
Ama PJ Harvey'in albümü kendi ülkesi olan İngiltere üzerine yazılmış olsa da, millet/milliyet kavramları ile ilgili barındırdığı değerler evrensel. Albümü kendi ülkenizin, kimliğinizin eleğinden geçirerek de dinleyebilirsiniz.
Let England Shake'te, seçemediğiniz bir kimliğin hayatınızı etkileme biçimleri tarihsel bir persfektifi de barındıracak şekilde eleştiriliyor. 'Taraf' olmanın 'ötekilerle' sizi soktuğu ilişki de. Savaşlardan, İngiltere'nin savaşçı geleğinden alıyor referansını albüm. 1. Dünya Savaşı'ndan, hatta Gelibolu, Çanakkale'de verilen kayıpların anlamsızlığından dem vuruyor, albümdeki şarkılardan
The Colour Of The Earth. Tüm bunlara eklenen müzikse Harvey'in farklı enstrümanları ustaca kullanmasının bir sonucu. Bir dizi sample içeren albümde; gitar, davul, bas üçlüsünün yanına arp, piyano ve daha bir çok ses de yapıştırılmış. PJ Harvey'in bu albümü, bu açıdan da farklı. Ve ne iyi ki, girdiği eleştirel alan da, müzikal referansları da sizi ona daha yakınlaştırıyor.
Let England Shake eşsiz keşiflere, işitsel orgazmlara sürüklemiyor ama yıllar boyunca dinlediğiniz sadık bir dost gibi, güvenilir.