ÇEVRE YAPMAK ÖNEMLİ
Bir yıl Ankara Devlet Tiyatrosu hocalarından ders alıp, yıl sonu müzikalinden alnının akıyla çıkmış. O bir yıllık tiyatro hevesi-heyecanıtecrübesi, lise yıllarında hatta Kocatepe Üniversitesi'nde inşaat mühendisliği okumaya başladığı dönemde, rafta uzak bir anı olarak kalmış. Hayat bu tesadüflerle dolu işte; babasının gönlünü de yapmak için okuduğu inşaat mühendisliğinin sıkıcılığının doruk noktasında olduğu bir dönemde, ortaokul yıllarında tiyatro hocalığını yapan isimlerden biriyle, Deniz Alp'le karşılaşmış. "Hocam çok sıkılıyorum, mutsuzum," diye dert yanınca, hocası "Niye konservatuarı denemiyorsun?" demiş. Ve kader ağlarını örmüş, hiç aklında yokken içine bir tiyatro kurdu düşmüş ve Haliç Üniversitesi yetenek sınavında, Müşfik Kenter'in sınavından geçerek, oyuncu adayı olmuş. Oğulları mühedis olacak hevesindeki aile de, tek çocuklarının arkasında durmuş. Eren Hacısalihoğlu konservatuarın ilk yılında büyük zorluk çekmiş, sahne korkusunu yenmesi uzun zaman almış. Ama bir yılın ardından, piyasada tutunmanın, sadece yetenek ve yakışıklılıkla mümkün olmadığını anlayarak, çevresini genişletmeye, kendisini doğru yerlere tanıtmaya başlamış. Şöyle anlatıyor o günleri: "Herkes çevre çok önemli deyip duruyordu, neymiş bu çevre diye panik oldum. Birinci sınıftan itibaren o çevre denen şeyin içine girmeye başladım. Bohçası sırtında bir köylü kızı gibi gidip, 'Bu işi bana öğretin,' dedim. Arkadaşlarımı da uyarıyordum. Bugün arkadaşlarımın çoğu çevre konusunda benim birinci sınıftaki durumumda."
Uykusuz geceler geçirdim
Gel zaman git zaman, okul bitmiş, küçük tiyatro sahnesi denemeleriyle biraz oyalanmış ve birgün kendisini Mahsun Kırmızıgül'ün karşısında bulmuş. "Denemenin ardından 'Sen Harun'sun,' dedi bana Mahsun Kırmızgül, her şey sandığımdan çok kısa sürede gerçekleşti. Harun'un bu kadar etkin bir rol olduğunun da farkında değildim," diye anlatıyor diziye kabulünü. Bir süre Harun rolünün altından kalkıp kalkamayacağı endişesi yaşamış. Uykusuz gecelerin ardından, dizi çekimleri başlamış. Dizi şu anda, salı günlerinin galibi. Ve ekran başındaki izleyici de, aynı kadına âşık Harun ve Niyazi arasında kalmış durumda. Eren Hacısalihoğlu, Harun'u seviyor ve düştüğü durumu zor buluyor, "Sevdiği kadına, kardeşi kadar yakın arkadaşı da âşık ve o kadın, onu değil, arkadaşını tercih ediyor, o ikisini birden kaybetti, bu dizide her karakter haklı," diyor.
Kenan ve Kıvanç taş gibi
Geçmişte güzel görünmek iş yapıyordu, bir dizide fıstık gibi bir kız ya da taş gibi bir adam oluyordu. Artık yetmiyor. Şimdi taş gibi iki adam var, Kenan İmirzalıoğlu ve Kıvanç Tatlıtuğ, ama onlar iyi oyuncu olduğu için iş yapıyorlar.
İdolüm Haluk Bilginer, onunla bir tiyatro sahnesinde bulunmayı çok isterdim.
Televizyon için tiyatro eğitimi şart demiyorum, eğitim almayıp, alanları dörde katlayan çok isim var.
Kamera karşısında kendimi hiç beğenmiyorum. Niye bilmiyorum ama hiç beğenmiyorum. Çok acayip!
'Niyazi, Harun'a büyük şerefsizlik yaptı,' diyemiyorum, Harun'un durumu içimi dağlıyor.
Dizideki şivemi ve sesimi çok beğenenler var.
Bugün hâlâ Pacino workshop'lara girip kendini geliştirmeye çalışıyor.
'Dizi oyunculuğundan nefret ediyorum,' diyenler aç geziyor. Oyunculuk oyunculuktur ya! Ama ola ki bir daha bana dizi teklifi gelmezse, tiyatro, yaparım. Bu işi seviyorum.