Evlilik, sadece bir kadınla bir erkeğin birbirini sevmesi, âşık olması kadar basit değil. Evet, âşık olarak hayatlarını birleştirenler sorunlara çok daha fazla katlanabiliyor ama aynı yastığa baş koymak, beraberinde başka sorumluluklar da getirir. Örneğin, bu bir takım oyunudur. İşbirliğidir. Sadece kadınla erkek değil, her iki tarafın aileleri de hayatlarını birleştirirler. Öyleyse sevgili gençler, ailelerde neye dikkat etmelisiniz? Bizler bazen çok şekilci olabiliyoruz. Bir taraf kapalıymış diğer taraf açıkmış, bir taraf zenginmiş diğer taraf fakirmiş gibi ayrıntılarda boğuluyoruz. Her ne olursa olsun, dikkat etmek gereken ilk şey, ailelerin sevgiyi paylaşma biçiminin uyumudur. Bir taraf dokunarak sevgi gösterirken, diğer taraf donuk ve duygularını bastıran tavırlar içindeyse, muhakkak gençler arasında kavga konusu olacaktır. Hem kendi aralarında yanlış anlaşmalar hem de iki tarafın da aileleri arasında alınganlıklar baş gösterecektir. Bir diğer önemli konu, ailelerin ne kadar müdahaleci olduğudur. Ah, sevgili Türk anneleri, lütfen ellerinizi çocuklarınızın üzerinden çekmeye çalışın. Bazen çok meraklı, çok müdahaleci oluyoruz. Ama bu, çocuklarımıza zarar verecektir. Onların hata yapma hakları da olmalıdır. Kapılarını kapattıklarında bir de size hesap vermeyi düşünmesinler. Bu konu bizi çok önemli bir ayrıntıya getiriyor. Sevgili gençler, sizler evlendiğinizde, artık çekirdek aileniz anne-baba değil, birbirinizsiniz. Çünkü kendi çocuklarınız olacak. Onları yetiştirebilmek için birbirinize sımsıkı kenetlenmelisiniz. Elbette anne ve babalarınızı sayın. Sevin. Ama çekirdek aile önce gelmelidir. Nasıl ki anne babalarınız da birbirleriyle ve sizinle kenetlendilerse, siz de evlenince kendi küçük ailenizi kurmuş oluyorsunuz.
Kadın, erkeği seçer:
1. İlk âşık olduğunuz adamla hemen evlilik hayalleri kurmayın. Beklentiye girmeyin. Eğer onun size uygun olmadığını anlarsanız, ona bağımlı kalmadan, acı çekmeden ayrılabilirsiniz.
2. İlişkide olduğunuz kişinin sadece sözlerine bakarak hayallere kapılmayın. Davranışlarının da sözleriyle tutup tutmadığını tartın.
3. Eğer size sözleriyle anlattığı kadar yakın ya da sahiplenici davranmıyorsa, onu kendinize uzak bir mesafede tutun ve başka eş adaylarıyla da görüşmeye açık olun.
4. Evlilik kararı almadan önce mutlaka flört edin. Birbirinizi tanıyın.
5. Birbirinizi cinsel açıdan tanımaya çalışın. Ona bir evlat verme ihtimaliniz olduğunu asla unutmayın.
6. İyi bir işi, arabası, eğitimi olan biriyle evlenmeyi bir zafer ya da başarı olarak görmeyin. Bazen çok farklı çiftler daha başarılı evlilikler kurabiliyor.
7. Bir erkek sizi tam olarak eksiksiz mutlu edemiyorsa, ilgisizse, mesafeliyse, açık değilse, az görüşüyorsa, onunla birlikteliğinizi bir 'ilişki' gibi görmeyin ve kendinizi başka seçeneklere açık tutun. Doğru erkeği seçmek kadının işidir. Çünkü ileride doğuracağınız evlada baba seçiyorsunuz. Sorumluluğunuz büyük. Üzerinize yapılan baskılara aldırmayın. Seçeneklerinizi artırın. Değerlendirin. Bunun için en iyi örnek sperm ve yumurtadır. Yumurta en iyi sperm gelene dek bütünleşmez, döllenmez. Sadece bütünleşip birlikte çoğalmaya karar verdiyse artık diğer spermlere kapısını kapatır.
Eş seçerken kesinlikle uzak durulması gereken özellikler:
1. Bağımlılıklar. Alkol, uyuşturucu gibi...
2. Şiddetin hiçbir türlüsü kabul edilemez.
3. Aşırı kıskançlık ve kısıtlayıcılık, sahiplenilme hissiyle karışmasın. Çok tehlikelidir.
4. Yalancılık bütün güveni öldürür. Yalancılardan sakının.
5. Sorumluluk alma yeteneği yok ise, ilerde çocuk sahibi olduğunuzda acı çekersiniz. Bütün yük sizin omuzlarınıza biner.
6. Bir baltaya sap olamamış, doğru dürüst eli ekmek tutmamış olanlardan uzak durun. (Erkekler için geçerli)
7. Eski bir sevgiliden büyük darbe yemiş, duygusal olarak aşırı yaralılardan uzak durun.
8. Annesi aşırı dominant olan erkeklere temkinli yaklaşın.
Bir erkek yaşlanmaya yakın evliliği tercih ederken, kadın gençken daha arzuludur. Yaşlanmaya doğru yaklaşırken, kadının hele ekonomik gücü de varsa, daha önce evlenip boşanmışsa, evliliğe yanaşmaz. Erkek ise gençken bağlanmayı ve özgürlüğünden feragat etmeyi geciktirmeye meyillidir. Ama yaşlandıkça evde bir kadın eline ihtiyaç duymaya başlar. Kadınla erkeğin toplumda yetiştirilme farkları da önemlidir. Kızlarımızın mutlu bir yuva kurup bir an önce namusunu ve geleceğini garantiye almalarını öğütlerken, oğullarımıza hemen evlenmemelerini, gezip tozmalarını tavsiye edebiliyoruz. Bu çocuklar büyüdüklerinde, kızlar her ilişkide "Acaba evlenir miyiz?" özlemiyle hareket etmeye başlıyor. Hatta belki de "Bu adam bana uygun mu değil mi?" diye düşünmeden, sadece, âşık olduğu kişiyle, hiçbir şey tartmadan bir an önce evlenip, arayışını sonlandırmaya çalışıyor. Oysa genç bir kızın ilişkisinin çerçevesini çizmeyi öğrenmesi gerekir. Çünkü yuvayı dişi kuş yapar. Çerçeveyi çizer. "Mutlaka evleneyim," diye değil, "Acaba bu adamla evlenmek benim için iyi bir şey mi?" diye tartması gerekir.
Ailelere düşen görevler
1. Çocuklarınızı seçimleri, evleri, eşyaları, yaşam biçimleri konusunda daha özgür bırakın.
2. Hata yapmalarına izin verin. "İnsan hatalarından ders çıkarmayı öğrenirse başarılı olur," diyen ve onu böyle büyüten siz değil miydiniz?
3. Kızlarınıza illa da "İlk adayla evlen," diye baskı yapmayın.
4. Dünürlere karşı önyargısız, kabul verici ve hoşgörülü olun ki çocuklarınız başarılı bir evlilik yapabilsinler.
5. Kız babaları, damat adayı ile başbaşa konuşun ve kızınızın sizin için kıymetli olduğunu anlatın.
6. Erkek anneleri, lütfen oğullarınızı hiçbir çaba sarf etmedikleri bir alanda ödüllendirmeyin. "Paşa oğlum," diye her aklınıza geldiğinde şımartmayın. Sorumluluk verin. Biraz zorluk çekmesine izin verin, ki ileride evlenirken başarılı olsun.
7. Lütfen gelinlerle ve damatlarla yarışmayın
8. Çok müdahaleci olmayın. Son olarak sevgili anne ve babalar, lütfen tek işiniz ve kimliğiniz ebeveynlik olmasın. Çocuklarınız hayatınızın tek odağı olmamalıdır. Sonra onların evlilik çağı geldiğinde boşluğa düşersiniz. Hobiler edinin. Bizim toplumumuzda özellikle kadınlar, annelik üzerinden onay ve takdir görür. Dişilik, güzellik ya da başka marifetler çok övülmez. Bu yüzden de gelinlerle yarışmaya kalkanlar çok oluyor. Kendinizi de düşünün lütfen. Bana bu konuda çok okurumdan soru gelmiş. Cevaplamaya devam edeceğim ve son bölümü tamamen okuyucu mektuplarına ayıracağım. Ama bu hafta bir tanesi var ki dayanamadım ve yayımlamak istedim. Okuruma bu güzel ve güncel soru için teşekkür ederim.
Okuyucu mektubu
Merhaba Seda Hanım,
Benim aklimi kurcalayan soru şu: Her evliliğe yaklaştığımda özgürlük; her özgürlüğü yaşadığımda evlilik gibi birliktelik istiyorum. Bu çok yorucu. Bunu insan neden yaşar, bundan nasıl özgürleşir? Teşekkürler,
M.C
Sevgili okurum,
Bu bana, senin bağ kurmaktan korktuğunu düşündürdü. Ve içinde, aklınla kalbin ya da bilinçaltınla bilincin arasında zıtlık var. Bu zıtlık, seni bir nevi arafta bırakır. Ne hayatına birini sokabilirsin ne de arzulamaktan vazgeçebilirsin. Acı çekersin. Ya da hayatına girenler, evlilik için çok aklına yatmayan adaylar olabilir. Bağ kurma probleminin temelinde genelde anne vardır. Anne ile tam ve konforlu bir yakın lık ve güven hissi oluşmazsa, ileride kişi, bağlanmakta zorluk çekebilir. Ama başka sebepler de olabilir. Örneğin, mutsuz evlilik örnekleri seni korkutmuş ise... Kolay güvenmiyorsan... Aile şeceresinde göç varsa... Bu gibi durumlarda bağ kurma problemi yaşayabilirsin. Bu problemler için yardım almalısın. Bunlar geçebiliyor, merak etme. Ama kendi başına topraklama yaparak çözmen küçük ihtimal.