ANNEMİN PSİKOLOG OLMASI ŞANS
- Annenizin psikolog olmasının size nasıl yansımaları oluyor?
- Annem, 'Psikolog değil yavrum, psikoloji profesörü' diyor. Anne ve kardeş benim için koşulsuz sevgi demek. Aile olarak çok bağlıyız birbirimize. Belki de babamızın seçiminden dolayıdır bu bağlılık. Ben anneciyim, çünkü beni annem yetiştirdi. Zor zamanlarımda hep yanımdaydı. Bir kadının bu toplumda tek başına bir kız çocuğu yetiştirmesi çok zor. Ben de bunun kıymetini bilen bir evlat oldum. Psikolog olması benim için bir şans ama bazen de yeri geliyor ben ona terapi yapıyorum. Aramızda güzel bir dostluk var.
- Evlendiğinizde babanızdan bir haber ya da tebrik geldi mi?
- Çok uzun zamandır görüşmüyoruz. Rutin bir görüşmemiz olsaydı belki beklenti içinde olurdum. Ama inan bana asla beklentim yoktu. Ben ondan birşey beklemeyeli yıllar oldu. Biz çok küçük bir aileyiz. Onun içinde bir düzen kurmuşuz. Orada bir baba eksikliği oluşmamış. Annem kardeşim ve ben birbirimizi fazlaca besledik.
-Sürpriz yapıp gelseydi düğününüze tepkiniz ne olurdu? "Hayatımda bu güne kadar yoktun, bundan sonra da olma!" mı derdiniz?
- Babama karşı asla böyle bir tepkim olamaz. Keşke cesaretini toplayıp gelebilseydi.
- Babanızın geçmişte sizi arkasında bırakarak gitmesi nasıl bir hasar bıraktı sizde?
- Özellikle erkeklere karşı ciddi bir güvensizlik duygusu besliyorsunuz. 'Nasıl olsa o da gidecek' diyerek kendinizi koruma altına alıyorsunuz. Ve herhangi bir tartışmada ister istemez geçmişte babanızla ilgili yaşadığınız terk edilişin yarattığı travmatik duygular ortaya çıkıyor. Öfkenizi, farkında olmadan içine attığınız şeyleri birlikte olduğunuz insandan çıkarıyorsunuz. Bir kitapta okumuştum. Diyordu ki: 'Bir kadının baba problemi varsa ondan uzak dur. Çünkü onların bir tarafları hep eksiktir.' Nasıl olsa bırakıp gidecek, terkedecek korkusu vardı hep derinde bir yerde. Onun için problemler yaşadım. Her zaman sınırları zorladım. Açıkçası karşımdakini yok edici pozisyonundaydım. 'Zaten bitecek, o bir şey yapmadan ben bitireyim' duygusuyla kendimi sabote ettiğim zamanlar oldu. Böyle zamanlarda içimdeki o kırılgan çocuğu görmek de zorlaşıyor. Ama zaman geçtikçe bir kabulleniş oluyor ve çok olmasa da huzur da geliyor hayatına.
- Babanızın karşısına çıkmayı hiç düşünmediniz mi?
- Bana anlatılanlardan kendi kafamda bir baba imajı yarattım. ODTÜ mezunu, uzun boylu, yakışıklı, akademisyen, herkesin hayranlıkla baktığı bir adam. Sonra inançları nedeniyle bizim hayatımızdan gitti. Bu kez onu bu dünya için değil, öteki dünya için çalışan bir misyoner olarak hayal ettim. Sevgisi eksikti ama annem o boşlukları doldurdu. Hayalimdeki baba portresi beni mutlu etti. Onunla gurur duydum. Ama bu kadar mükemmel bir baba hayalinin karşısında farklı bir adamla karşılaşırsam hayal kırıklığına uğrardım. En güzeli, babam kafamda yarattığım gibi kalsın. Bu beni daha çok mutlu ediyor.
ÇOCUK SAHİBİ OLMAYI ÇOK İSTİYORUM
- Sizin hayatınızın kilit cümlesi "Güveniyorum." Doğru mu?
- Çok doğru. Annem 'Sana güveniyorum kızım' derdi. Bu misyon size yüklenince hata yapma payınız düşük oluyor. O kelimeye sahip çıkıyorsun. Biri bana 'Sana güveniyorum' dediği zaman daha da istekle yanında oluyorum, ölümüne gidiyorum o insanlarla...
- Çocuk sahibi olmayı çok istediniz. Bir bebek gelirse fotoğraftaki eksik parça mı tamamlanacak?
- Evet çocuk sahibi olmayı çok istiyorum. Ve bununla ilgili bir de kötü bir deneyimimiz oldu maalesef. Benjamin de çok istiyor. Ama artık üzerine düşmüyoruz. Çünkü takıntı haline gelsin istemiyoruz. Şayet kader çizgimizde varsa, çocuğumuz olur, yoksa da bunun için oturup ağlayıp, üzülmeyeceğim, Evrendeki her şeyin bir dengesi var. Bazı şeyleri zorlamamak lazım.
- Geçmişte yaşadığınız ya da yaşattığınız olaylardan ötürü pişmanlıklarınız var mı?
- Pişmanlık benim pek sevdiğim bir kelime değil. Çünkü yaşamak aynı zamanda biraz saçmalama lüksünü de beraberinde getiriyor. Ayrıca doğru ya da yanlış, ne yaşarsam yaşayayım her şeyin sorumluluğu bana ait. Bilerek kimsenin canını yakmak ya da üzmek için bir şey yapmadım. Aksine başıma gelen her şeyde en büyük üzüntüyü ben yaşadım.
YILDIZ KENTER BENİ KENDİME GETİRDİ
- Yıldız Kenter ile ilk tiyatro deneyimini yaşamak büyük bir şans olsa gerek.
- Yıldız Hanım'dan çok şey öğrendim. Onun sayesinde şu anki kişiliğimdeyim. İlk dersimizde tirtir titrerken 'Niye buradasınız? Neyi öğrenmeye geldiniz sanatçı adayları olarak?' diye sormuştu. Herkes 'İyi ve donanımlı bir oyuncu olmak için' derken o dedi ki 'Öncelikle burada rahatsız olmayı öğreneceksiniz. Siz buraya rahatsız olmayı öğrenmeye geldiniz. Bu rahatsız olma meselesine bir ara çok takılmıştım. Onun verdigi örnek, cesaretli olup fikirlerimizi çekinmeden söyleyebilmek ve inandığımızın arkasında durmak anlamındaydı aslında. Beni tığ gibi işledi. Bir ara tiyatrodan kopup, gittiğim yeri bilmediğim bir zamanda beni acımasızca eleştirerek kendime gelmeme sebep oldu. Bir taraftan da basına benimle ilgili övgü dolu cümleler söyledi... İnsanın hayatında gerçekleri söyleyen dostlarının olması bence çok önemli.
MESLEĞİMİN BİR BEDELİ VAR
- Peki evlilik seçimi. Hayatınızda büyük bir değişim oldu. Ve sıradışı bir düğün yaptınız. Bu hayalinizdeki düğün müydü?
- Dışarıdan çok sosyal biri gibi görünsem de aslında çok utangacım. Öyle düğün, dernek, doğumgünü gibi kutlamaları sevmem. Hatta kendi düğünümde ben dans ederken insanlar beni seyredecek diye tedirgin oldum. Yani yaptığım işle alakasız bir ruh halim var. Ben sade bir yemekle nikah kıymak istedim. Ama Benjamin, 'Bizim düğün fotoğraflarımız olmayacak mı?' dediğinde onu da haklı buldum. Sonra düğünümdeki her detayla kendim ilgilendim. Her şey mükemmeldi. Mekan süslemelerinin çoğunu Benjamin'in ailesi Amerika'dan getirdi. Bir arkadaşım dükkanındaki tüm antikaları taşıdı. Kır bir anda başka bir yüzyıla dönüştü. Rüya gibiydi, çok eğlendik. Doğrusunu söylemek gerekirse ilk düğünüm olduğu için biraz heyecan yaptım.
- Evlilik sonrası bir şeyler değişiyor mu?
- Aramızda farklı görüşler oluyor tabii ama zaman içinde azalıyor. Ortak bir noktada buluşuyorsunuz. Evin içinde sana huzuru yaşatacak insanı kendine çekiyorsun. Ben de Benjamin'i çektim kendime. Hayatımı paylaştığım erkeğin iyi bir insan olduğunu bilmek ve onunla arkadaş olabilmek çok önemli.
- Sizin ünlü bir kimlik olmanız sorun yaratıyor mu?
- Benim mesleğimin bir bedeli var. Özel hayatım her an medyanın önünde. Bu, herkesin bayıldığı bir durum değil. Dışarıda yemek yerken, kahve içerken her an kameraların takibindeyiz. Benjamin çok sıkıldı bu durumdan ama idare etmeyi başardı.