Dünya
Kupası final maçı üzerine çok yazıldı çizildi. Sadece futbolseverler değil, sevmeyenler bile geçen pazar gecesi televizyon ekranlarının başında Arjantin-Almanya maçına kilitlendi. Ben de bu maçı heyecanla izleyenlerden biri oldum. Özellikle de ekonomik krizde olan ve moral açıdan kupaya ihtiyaç duyan Arjantinlililerin arasında izledim. Atina'da yaşayan pek çok Arjantinli o gece maçı, birlikte izlemek için kendi evlerinde toplandı. İşte o evlerden birine ben de davetliydim. Atina'nın üniversiteliler semti olarak da bilinen Goudi'deki bir apartmanın çatı katında dar bir odada, çoğu müzik sanatçısı ve turist rehberi olan 15 Arjantinli'nin arasında bana da özel bir sandalye ayrılmıştı. Odanın ebatlarına oranla büyükçe bir televizyon ekranında maçın görüntüleri yansımaya başlar başlamaz, mavi-beyaz milli formalarını üzerlerine çekmiş Arjantinliler sanki stadyumda gibi slogan atmaya başladı. Maç Yunanistan'ın devlet kanalından görüntüleniyordu ama maçı anlatan spiker Arjantinlilere has, hızlıca İspanyolca konuşuyordu. Ben hayatımda bu kadar hızlı ve heyecanlı maç anlatımı dinlemedim. Ev sahipleri, internet üzerinden buldukları Arjantin radyosundaki sesi, volümü sıfırlanan Yunanistan devlet kanalının görüntülerine uyarlayınca, maçı Arjantin'de izliyormuş havası yaratıldı.
MAÇIN İÇİNDE REKLAM
Arjantinli spiker, dile kolay, maçın devre araları dahil tam 120 dakika hiç durmadan konuştu. Spikerin sesine paralel olarak arada sırada da başka bir ses karışıyor ama bu ikinci ses 5 saniye içinde belki de bin kelimeyle bir şeyler anlatıyordu. Yanımdakilere sorduğumda, ilk önce yorumcu olabileceğini düşündüğüm sesin, reklam mahiyetinde yapılan bir yayın olduğunu öğrenince çok şaşırdım. Hani Türk kanallarında maç gösterilirken ekranın boyutunu yarıya indiren reklam spotları vardır ya, işte Arjantinliler, ekran küçülmesin ama reklam geliri de kaybolmasın diye, maç süresince, süper market, meşrubat, diş macunu gibi markaların 5 saniye içinde duyurulması yolunu seçmiş. Bir türlü gelmeyen Arjantin golüne, kaleciyle karşı karşıya kalan ama gol atamayan oyunculara küfür yağdırdıklarını tahmin ettiğim Arjantinli ev sahiplerinin Almanya'nın golüyle nasıl yıkıldıklarına şahit oldum. Ev sahipleri göz yaşlarını tutamıyor ama Almanların daha iyi oynadığını maçı anlatan Arjantinli spiker bile kabul ediyordu. Yanımdaki bir Arjantinli ise "Bu akşam da 'Her şeyin en iyisini Almanlar yapar' söylemini yıkamadık maalesef. Çünkü biz bir tek Messi'ye güvendik, oysa Alman takımı tek bir oyuncu gibi oynadı" diyordu. Arjantin ve Yunanistan milli bayraklarındaki mavi-beyaz renklerden mi, yoksa Yunan ekonomisini düzeltmek için peş peşe dayatmalar getiren Almanya'ya karşı duyulan öfkeden mi bilinmez, Yunanlar da aynı Arjantinliler gibi maç bitince hayal kırıklığına uğradı.