Arabasına bindi, telefonunun kamerasını açtı, dudaklarını büzerek popüler şarkılara playback yaptı. Sonra bu videoları Instagram hesabına yükledi. Banu Parlak aylar önce hayatımıza işte tam da böyle girdi. Yüzbinlerce takipçiyle gelen Instagram fenomenliği ona popülerlik hatta son dönemde maddi kazanç sağlasa da o şarkıcı olma hayalinin peşinden gitmeye karar verdi ve geçen günlerde bir single yayınladı. Emrah'ın meşhur ettiği, bir Feyyaz Kuruş-Aşkın Tuna şarkısı olan Narin Yarim'i seslendiren Parlak, şubat ayında da cover olmayan, iki yeni şarkıyı içeren bir maxi single çıkarmayı planlıyor. Parlak'la Renaissance İstanbul Polat Bosphorus Hotel'in roof'unda buluştuğumuzda bileğindeki 'hiç' dövmesi dikkatimi çekiyor. Mevlana'nın "Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen hiç ol" sözünü hatırlatıyor. Tasavvufta insanın hiç olduğunun farkında olması önemli. İnsanı ayakta tutan da bu hiçlik bilinci. Parlak, başını eğdiğinde bileğindeki hiç dövmesini, kaldırdığında ise renkli spot ışıklarını görüyor bugünlerde... Keyfi yerinde. "Hayatımın en şanslı dönemini yaşıyorum" diyor.
-
Sosyal medya fenomenliği. Yüzbinlerce takipçi. Bir kimyager olarak işiniz formüllerle ilgili olduğu için soruyorum. Bir anda gelen şöhretle başa çıkmak için de bir formül geliştirdiniz mi?
- İlk başlarda çok ağladım. Küfür edenler oluyordu. Ben ne yaptım diye şaşırıyordum. İnsanlar klavye başında yazdıklarından sorumlu olmadıklarını düşünüyor. Zamanla şöyle bir formül geliştirdim. Bazı yorumları kısıtlıyorum. Bir de eskiden tek tek okuyordum yazılanları, artık bakmıyorum. Bir fotoğrafın, videonun altında 7 bin yorum oluyor. Hangi birine bakacaksınız? Bir de beni sevmeyenler var ama sevenler de var, diyerek kendimi avutuyorum.
- Sokakta da tepkiler benzer mi?
- Sokakta tam tersi, "Banu Abla" diye üzerime atlıyorlar. Beni sosyal medyada sevmeyen insanlar gerçek hayatta neredeler bilemiyorum. Niye karşıma çıkmıyorlar?
- Eleştirilerde sınırınız nedir?
- Saygı çerçevesinde benimle ilgili her türlü yorumu yapabilirler. Sesin kötü, çirkin dans ediyorsun diyebilirler. Eleştirebilirler. Ben de dikkate alırım. Ama konu aileme geldiğinde deliriyorum.
- Aileniz videolara tepki gösterdi mi?
- Babamı küçükken kaybettik. Annemle abime bana güvenin, dedim. Şimdi single'la birlikte annem "Kızım iyi ki yaptın" diyor.
- Neden seçiminizi Narin Yarim'den yana kullandınız?
- Uzun yıllardır dinlediğim, çok sevdiğim bir şarkı. Yıl 2016 olmuş ama Narin Yarim hâlâ telefonumda kayıtlıdır.
- Single yapma teklifi kimden geldi?
- Bir plak şirketim var ama bu single'ı bugüne kadar yaptığım birikimle tek başıma çıkardım. Klibine kadar her aşamasıyla özellikle maddi anlamda bizzat ilgilendim.
- Öncesinde müzikle ilişkiniz ne düzeydeydi?
- Hiç yoktu. Sadece çok seviyordum. Sürekli şarkı söylüyordum. Aslında kimyagerim.
- Kimyagerliği isteyerek mi seçtiniz?
- Babam vefat edince okuyayım, bir mesleğim olsun, annemi utandırmayayım, bir an önce ona destek olayım, diye düşündüm. Üniversitede kimya bölümünü kazandım. Okul bittikten sonra da İTÜ'de çalışmaya başladım. Daha sonra çıkan bir yasa sonrası insan kaynakları departmanına geçmek durumunda kaldım. İnsan kaynaklarına geçince kimyanın üzerine bir de bilgi yönetimi ve sağlık kurumları işletmeciliği okudum. İyi bir pozisyonda çalışırken de işten ayrılmaya karar verdim.
- Hayatın akışı da o dönem değişiyor değil mi?
- Aslında işten ayrılırken amacım mesleğimle ilgili Londra'da bir sertifika programına katılmaktı. O sırada arabamda popüler bir şarkıya playback yaparken videomu çekip Instagram'a yükledim. 20 bin kez izlendi. Sonra bir tane daha yükledim. Bu kez rakam 30 binlere çıktı. Sonra bir baktım rakam milyonlara ulaşmış. Ciddi bir popülarite yakaladım. Bunu değerlendirmek için de sevdiğim bir alana, müziğe yöneldim.
İNSANLAR ÖNYARGILI
- Popülerlik var evet ama aslında seçtiğiniz yolun daha çok başındasınız...
- Evet. Cover bir şarkıyla çıkış yaptım ama Banu
Parlak olarak müzikte var olabilmek için ilk kez benim
okuyacağım bir şarkı yapmam gerektiğini biliyorum.
Şubat başında bir maxi single yayınlayacağım.
Bu arada Meltem Taşkıran'dan şan dersi almaya devam
ediyorum. Kendimi bu alanda geliştirmem için
bana destek olan arkadaşlarım da var.
- Aslında müzisyenliğe sıfırdan değil de eksi birden başlamışsınız gibi geliyor bana...
- Evet, tanınmayan, no name biri olsaydım insanların
önyargısı olmayacaktı. Bir müzik kanalı bu
kız şarkıcı değil ki, diyerek klibimi yayınlamak istemedi.
Kimse annesinin karnından müzisyen olarak
doğmuyor ki.
- Sesinizin olmadığı, şarkıda üzerinde oynandığı da iddia ediliyor.
- Arabanın içinde bağıra bağıra söylediğim sırada
çıkan sesle şarkı söylerkenki sesimi bir sanıyorlar.
Olmayan bir sesle ne kadar oynanabilir ki. Önümüzdeki
günlerde konser vereceğim, canlı da söylemek
istiyorum. Akustik bir şeyler yapmak... Bir gitarist ya
da bir neyzenle sahneye çıkmak gibi.
- Moral bozulunca ne oluyor?
- Başlarda çok çabuk çöküyordum. Artık bunlar
beni sadece kamçılıyor. Geçenlerde bir radyo ziyaretine
gittim. Radyocunun karşısına oturduğumda
kendimi o kadar kötü hissettim ki.
- Neden?
- Öyle bir davranıyor ki! Karşısındaki insanın
ona gebe olduğunun çok farkında. Radyodan
çıktığımda ağlamaya başladım.
- Müzik sektörünü sevdiniz mi?
- Hem sevdim hem de sevmedim.
Yalan dolan dolu bir sektör. Kimseye
güvenilmiyor. Bir şaşaa, bir
parıltı var. Ama ona kapılmamak
lazım. Değerlerinizi kaybetmemelisiniz.
- Nedir o değerler sizin için?
- 32 yaşındayım hâlâ
dedemin yanında bacak
bacak üstüne atmışlığım
yoktur. Bu tür manevi
değerler benim
için önemli.
- Akıl hocanız var mı?
- Ben kimseyi dinlemem.
Hep tek başına
mücadele verdim. Tırnağın
varsa başını kaşırsın.
ARABADA BANA BİR ŞEYLER OLUYOR
- Videoları izlediğimde karşımda bir karakter var. O karakter gerçekten de siz misiniz? Yoksa biraz abartı var mı?
- Gerçek hayatta da öyleyim.
- Dudaklarınızı büzmeniz de dahil mi?
- Konuşurken değil, ama arabada şarkı söylerken bir şey oluyor sanki. Atakan Özyurt (Vine fenomeni) "Dudak arabanın verdiği yetkiyle eğilip bükülüyor" demişti. Aynen öyle oluyor. Müziği duyduğumda çok çabuk moda giriyorum. Bir de etkileşim oldukça farkında olmadan fazla büzmeye başladığımı fark ettim sonra. Son videolarda o kadar büzmemeye dikkat ediyorum. İlk başlarda bir de inat etmiştim. İnsanlar hakaret ettikçe ben daha çok büzüyordum. Artık orta yolu buldum.
- Dudaklarınızı sigortalatacağınız doğru mu?
- Evet, yapacağım.
İDO BENİM İÇİN KARDEŞTİR
- Kız arkadaşınız mı çoktur erkek mi?
- Hiçbir zaman erkeklerle arkadaşlık edemedim. Aradan üç-beş ay geçince "Ben seni seviyorum, sana aşığım" demeye başlıyorlar. Acaba farkında olmadan fazla mı içten davranıyorum? Kendimi farklı mı yansıtıyorum?
- Flörtöz müsünüz?
- Bilemiyorum ki. Erkekler de tuhaf, hanım hanımcık narin değil, hayt huyt davranan kızlardan hoşlanıyorlar. Çok enteresan bir dönemdeyiz.
- İdo'yla birlikte olduğunuz da söylendi.
- Hakkımızda çok haber çıktı. "Hayırlısı" dedim adım aşığa çıktı. İdo benden yaşça çok küçük. Benim için kardeştir, ben de onun için ablayımdır. Arkadaşız görüşüyoruz ama bundan ötesi yok.
- Kolay defter kapatıyormuşsunuz gibi geldi bana. İlişkilerde de öyle mi?
- Yeniye kolay adapte oluyorum. İlişkilerde de öyle. Hiçbir ilişkinin arkasından sürünmem. Hele bu yaştan sonra hiç sürünmem. Zaten artık bu yaştan sonra âşık olabileceğimi de sanmıyorum.
- Neden?
- Popülerliğinizin peşinden koşan çok insan var. Artık hiç güvenemiyorum. Hiç aramayan akrabalarım bile aramaya başladı. Türk filmi gibi.
- Peki kızlarla aranız nasıl?
- İyidir ama bu son dönemde en yakın iki kız arkadaşımı kaybettim.
- Neden?
- Bilemiyorum ki. Şöhret mi kıskançlık mı? Onu yapma, bunu yapma demeye başladılar. Destek niye olmuyorsunuz? 18 yıllık arkadaşım "Normal hayatına devam edeceksin" dedi. Bunu söyleme hakkını nereden bulabiliyor ki?