Bir pazar kahvaltısındayım... Masadaki muhabbeti aktarıyorum: "Ben ketojenik besleniyorum, sahanda yumurta alayım..." diye başlıyor bir arkadaşım. Diğeri söze giriyor : "Benim glüten intoleransım var." Diğerinin laktoz, bir diğerinin maya, öbürünün mısır tüketmediğini de yaklaşık birkaç dakikada öğrenmiş oluyoruz.
Pancar suyu ile hazırlanmış ekmek soran da oluyor, mayasız karabuğday ekmeği de... Tam "Her şeyi anladık" derken "Candida diyetine özel neleriniz var?" sorusu geliyor masadan. Candida vücuttaki bir tür mantarmış. Ona özel beslenme programı gerektiriyormuş.
İki yıl evvel hepimiz somun ekmeğini sucuklu yumurtaya banıyorduk oysa ki. Ama ne olduysa olmuş, iki yılda bizim bütün kız grubunun kan ve kas testlerinde yememesi gereken gıdalar bulunmuş.
Ben simidin arasına beyaz peynir koydukça "Tatlım senin inek sütü ve maya intoleransın yok mu?" diye elime vuruyor bir arkadaşım, yavaşça elindekini bırak dercesine.
"Haftalardır diyettesin, kilo veremiyorsun, sende kesin candida var" diyen de çıkıyor, "Yok, çok süt ürünleri tüketiyorsun kesin senin laktoz intoleransın var" diyen de. "Tamam vardır, dikkat ederim ama dışardayız yahu keyfini çıkaralım" diyorum da nafile...
Göğsünü gere gere biri söze giriyor: "Benim mango, pikan cevizi ve papayaya karşı intoleransım çıktı"... "Yahu sen bunları ne ara , nerede tüketiyorsun ki" diye sormak galiba bir tek benim aklımdan geçiyor. O da geçtiği gibi gidiyor...
İNTOLERANSI ÇIKMAYAN MUTSUZ
Uzun girizgahtan da anlayacağınız üzere konumuz son dönemin trend konusu olan intoleranslar... Nedense kimsenin macha, avokado, kömür gibi yeni dönemin popüler besinlerine karşı intoleransı yok. Annelerimiz niye dayamış ki bize inek sütü, beyaz undan yapılan ekmek ya da mercimeği?.. Bunca yıl sokak simidini, çorbaya bandığımız beyaz ekmekleri, latte'leri boşuna yiyip içmişiz meğer, ne de çok zarar vermişiz bünyemize.
Elbette gıda alerjisi çok ciddi bir sağlık sorunu. Yemediğimiz veya yiyemediğimiz gıdaları bilmek çok önemli. Çölyak hastası, fındık alerjisi olan bir sürü insan var. Tükettikleri takdirde ciddi sağlık sorunları yaşayanlardan bahsediyorum. Ama pancar suyu ile yapılmış ekmek soranlar da nereden çıktı şimdi. Ya da mayayı en büyük düşman ilan etmek! Karabuğday ekmeğinden başka ekmek tüketmemek, GDO tartışmaları devam eden soyayı sağlıklı ilan etmek...
Gıda intoleransı konusunu kafaya taktım bir kere... Hemen bir kan testi yaptırıyorum. İnek sütü, yumurta, mısır, glüten ve mayaya karşı gıda intoleransım olduğu ortaya çıkıyor. Testi yapan uzman "Çok şanslısınız" diyor. En sevdiğim ve her gün tükettiğim gıdaları yememem gerektiği ortaya çıkmış, nasıl mutlu olabilirim ki!
Meğer hiçbir gıdaya intolernası çıkmayanlar çok mutsuz oluyorlarmış. Hem verdiği yüksek test ücreti boşa gittiği için hem de yemekte arkadaşlarına hava atamadığı için. En azından beni de artık intoleranslarım var diye seviniyorum. Yarın kahvaltıda "Beyaz peynir yiyemem" diyebileceğim için.
DÜNYADA MENÜLERE GİRDİ
Ketojenik, vegan, candida gibi beslenme trendi o kadar büyüdü ki dünyadaki menülere bile girdi. Alerjik reaksiyonlara karşı menülerde işaretler var.
Örneğin spor yapanların bir kısmı ketojenik besleniyor. Yani karbonhidrattan uzak duruyor ve sadece protein alıyor. Sabah kahvesine Hindistan cevizi yağı katıyor, öğlen ve akşam et yiyor.
EN POPÜLERİ MAYA VE GLÜTEN
Türkiye'de en yaygın gıda intoleransı maya ve glütenmiş. Mekanlar da buna hazırlıklı. Glütensiz ve mayasız ekmek soruyorsunuz hemen seçenekleri sıralamaya başlıyorlar. Bakkaldan ekmek istiyorsunuz o bile "Abla glütensiz mi olsun?" diyor. Glütensiz ekmek sormasına değil de "Abla" demesine biraz alınıyorum ama "Yolla ne varsa" deyip konuyu kapatıyorum...
CANDİDA:
Vücutta meydana gelen bir tür mantar enfeksiyonu. Şeker, maya, peynir ve beyaz un gibi gıdaların yenmesi önerilmiyor.
LAKTOZ İNTOLERANSI:
Süt ve süt ürünlerinin içerisindeki şekeri tamamıyla sindiremiyor olmanız. Onun yerine badem, pirinç veya soya sütü içmek çok popüler.
KETOJENİ:
Karbonhidratın azaltıldığı, onun yerine protein ve yüksek yağ alınan bir diyet sistemi. Genelde sporcuların uyguladıkları bir sistem. Yağ yakımın da oldukça işe yaradığı söyleniyor. Son dönemin en popüler diyetlerinden biri.
ŞURADAN BURADAN
ORGANİK FUAR GELİYOR
Gastronomi artık devlet politikalarında da önemli rol oynuyor. Örneğin Lyon'u turizm şehri yapmak adına düzenlenen Sirha gastronomi fuarı bunun en büyük kanıtı. Fuar zamanı 200 bin kişi Lyon'a akın ediyor. Aynı fuara beş yıldır ülkemiz de ev sahipliği yapıyor. İstanbul Kongre Merkezi'ndeki fuar bugün sona erecek. Gastronomi dünyasındaki son yenilikleri keşfetmek için bu fuar kaçmaz.
Bu arada Sirha'nın haziran ayında Sirha Green ayağının başlayacağının müjdesini de vereyim. Yeşil, vegan, çevreye duyarlı ve alerjensiz ürünlere odaklanacak fuar 17-19 Haziran'da Lyon'da gerçekleşecek.
KOMŞUNU DA AL GEL
Bu hafta Dünya Komşular Günü. Bienal kapılarını kapamışken biraz daha komşuculuk oynamaya ne dersiniz? O halde hafta sonu Emaar Square Mall'daki 'Komşu Komşu Toplanıyoruz' etkinliğine katılabilirsiniz. Tabii komşunuzu da alarak... Neler mi var? Demet Şener, Selahattin Dönmez, Hande Kazanova söyleşileri, tavla turnuvası, çocuklar için çevreci bilim atölyesi ve daha pek çok aktivite... Bu arada Akvaryum ve Sualtı Hayvanat Bahçesi'ne komşusuyla gelenler tek bilet parası ödeyecek.
KAHVALTIDA DANS
Geçen sezon pazar brunch'larıyla adından söz ettiren Arnavutköy'deki Any yeni sezonda da iddiasını sürdürüyor. Önce lezzetli lezzetli kahvaltınızı ediyorsunuz. Ardından saat 18.00'de başlayan Bengü Peker'in canlı müzik performansıyla havaya giriyorsunuz. Çıkmanıza da gerek yok. 20.00'de DJ Mehmet İrfan setin başına geçiyor, böylece pazar günlerine bir hareket, eğlence geliyor.
