The Chainsmokers'ın Everybody Hates Me adlı şarkısının girişinde grup üyelerinden Andrew Taggart'ın sesi duyuluyor: "Haydi bir kez daha deneyelim. Ama bu kez tam sayko olsun."
Yılda 250 performans, başta Grammy olmak üzere onlarca ödül, sayısız hayran, kazanılan milyonlarca dolar... Kısa sürede kat edilen yol uzun ama bunun da bir bedeli var elbette. Müziklerinin kendilerinin deyimiyle daha 'sayko', daha karanlık hale gelmesi belki de bunun ispatı.
Son yılların en başarılı DJ ikilisi, 3 Ağustos'ta İstanbul'da Charm Music ve Epifoni etkinliği Play kapsamında sahneye çıkacak. Aynı gece Lost Frequencies ve Mahmut Orhan da performans sergileyecek.
Konser öncesi Andrew Taggart ve Alex Pall'a yanıtını merak ettiğimiz soruları yönelttik.
- Büyük bir başarı yakaladınız. Ama aynı oranda da eleştiriliyorsunuz. Akıl sağlığınızı nasıl koruyorsunuz?
- Güzel bir soru. Aslında bu konunun üzerinde uzun uzun düşünmek için vaktimiz olmuyor. Yaşadığımız maceralar bize ilham veriyor ve yaptığımız işe devam etmemiz yönünde kamçılıyor. Her zaman arkamızda olan, harika arkadaşlara ve ailelere sahip olduğumuz için de ayrıca çok şanslıyız. Her şeyin başı, pozitif bir bakış açısına sahip olmak.
- Bir röportajınızda size "Normal bir gününüz nasıl geçiyor?" diye soruluyor. Siz de "Artık hiçbir şey normal değil" yanıtını veriyorsunuz. Eskiden günleriniz nasıl geçiyordu?
- Geçmişe dair en net hatırladığımız, o dönem hayatta ne yapacağımıza ilişkin duyduğumuz endişe ve baskı. Bu durum özellikle geceleri uykularımızın kaçmasına neden oluyordu. Ay sonunu zor getirdiğimiz sabah 9-akşam 5 işlerde çalışıyorduk. İlk günden bugüne kaydettiğimiz mesafeyi görünce kendimizle gurur duyuyoruz.
- Son dört yıldır, yılda ortalama 250 performans gerçekleştiriyorsunuz. Turnedeyken neleri özlüyorsunuz?
- Turnedeyken ailelerimizi, evimizi ve evcil hayvanlarımızı özlüyoruz. Kısacası o harika rutini... Dürüst olmamız gerekirse evde uzun süre kaldığımızda da yolda olmayı özlüyoruz. Bu canavarı kendimiz yarattık!
- Başarıyla birlikte gelen şöhretten şikayetçi misiniz?
- Bu yanıtlamakta çok da rahat olduğumuz bir soru değil. Çünkü önce ünlü olduğunuzu kabul ediyorsunuz sonra da bu konuda mızmızlanıyorsunuz. Bu da çok garip. Günden güne daha popüler olmanın bizi en çok zorlayan tarafı herkesin sizinle ilgili kafasında oluşturduğu fikirle ve kamuya açık alanda size yönelik yaptıkları eleştirilerle başa çıkmak.
- Everybody Hates Me'de "Ben internetin bir ürünüyüm" diyorsunuz. Günümüzde sosyal medyanın gücü tartışılmaz. Sizin ilişkiniz nasıl?
- Bazen çok seviyor, bazen nefret ediyoruz. Ama şu bir gerçek ki internet hepimizi şekillendiriyor. Özellikle de günümüzde bunu önemli oranda başarıyor. Kimi zaman daha iyiye, kimi zaman da daha kötüye doğru. Bu gerçeği kabul etmeli ama ilişkilerimizi nasıl etkilediğinin de farkında olmalıyız.
- Sick Boy şarkınızda "Hayatım kaç 'like' değerinde?" diye soruyorsunuz. Hiç yanıtını düşündünüz mü sorunun?
- Kesinlikle düşündük. Birbirimizi sanal dünyada nasıl istatistikler üzerinden gördüğümüze ilişkin bir tespiti dile getiriyor bu şarkı. Kendimizi bir çeşit anonimliğin arkasına saklıyor ve ortaya kendimizin simüle edilmiş, yapmacık halini koyuyoruz. Sadece Instagram'dan bahsetmiyoruz ama en bariz etkileri orada görebiliyoruz.
- Bunaldığınız zamanlarda size ne güven ve umut veriyor?
- Diğer müzisyenler güç veriyor. Zor zamanlarda müzik insanlar için önemli bir kaçış adresi oluyor ve orada tepkisini dile getirebiliyor. Umut her zaman var, zaman zaman farklı yerlerde aramak zorunda olsanız da...
İSTANBUL'DA ENERJİ PATLAMASI
- Son yıllarda yıldızı parlayan çok fazla DJ-prodüktör var. Aralarından sıyrılmak zor. Siz nasıl başardınız?
- Çok basit, müziğimizle... Bu konuda işe yarayan başka bir hile, taktik yok. Her şey nasıl performans sergilediğinizle, müziğinizle başlıyor ve bitiyor.
- İstanbul konserinizden neler bekleyelim?
- Çok fazla enerji ve heyecan. İlk kez geliyoruz o yüzden çok eğlenceli olacak.
- Sahnede gerçekten çok hareketlisiniz. Hiç kazayla karşı karşıya kaldınız mı?
- Evet, sahnede çok fazla alev oluyor. Bu yüzden mümkün olduğunca ateşten uzak durmaya çalışıyoruz.
İKİSİ DE EFSANE
- U2'nun solisti Bono ve Coldplay'in solisti Chris Martin arkadaşlarınız. Onlar için aynı zamanda akıl hocalarınız diyebilir miyiz?
- Kesinlikle diyebilirsiniz. İkisi de birer efsane. Genel anlamda dünyayı algılayış şekilleri ve bu dünyadaki rolleri inanılmaz. Bize şarkı yazarken, işimizi yaparken 'gerçek' olmamızı öğrettiler. Ve tecrübelerini paylaştılar.