Mutlu bir ailede büyüdüm. O dönem mutlu şarkılar yaptım, diyor. Sevdiklerinden uzak kalıp özlediğinde, yokluklarına alışamadığında ise duygularını Alışamıyorum'un sözleriyle dile getirmiş. Ondan uzaklaşanlar, uzakta kalanlar ise son single'ı Yedi Düvel'in sözlerine ilham vermiş...
Hayattan beslenerek şarkı sözü yazan bir şarkıcı Cem Belevi. Çıkardığı single'ları sonbaharda albümle taçlandırmayı planlıyor.
Aynı zamanda oyunculuk yaptığı için hayranı çok. Ama bu ilgiye ters orantılı olarak fazlasıyla mütevazı.
O meşhur gülümsemesini de unutmamalı. Sorularımızla onu bunalttığımız anlarda bile yüzünden eksik etmiyor.
- "Ben şarkı söylemeliyim" dediğiniz ilk anı hatırlıyor musunuz?
- Yedi yaşında piyanoya başladığımda duyduğum her şeyi çalabildiğimi fark ettim. 14-15 yaşlarında gitara geçtiğimde de besteler yapmaya başladım. Şarkı söylemek istediğimi de o dönem anladım.
- Çok sevdiğiniz bir şarkıyla karşılaştığınızda ne hissediyorsunuz?
- "Keşke bu şarkıyı ben yazsaydım" diyorum. Kendimi yazdığım şarkılarla ifade ettiğim için, "Ne güzel ifade etmiş" hissine kapılabiliyorum.
- Son dönemde bunu hissettiğiniz bir şarkı oldu mu?
- Eskisi kadar sık yaşamıyorum bu hissi. Açıkcası müziği bile eskisi kadar severek dinleyemiyorum. Artık aranjenin formuna, bestenin yapısına, sözlere bakıyorum. Tekniğinde çok fazla boğuluyorum. Daha profesyonel yaklaşıyorum müziğe.
- İlk ne zaman sahneye çıktınız?
- İzmir Fatih Koleji'nde korodayken keşfedildim. İlk sahneye çıktığımda kendi bestemi söylemiştim. Yazdığın şarkıyı insanların da söylediğini görmek muhteşemdi. Okulda birkaç kişi ile başladı, iki gün önce Belçika'da binlerce kişi söylüyordu.
- İşletme okumak için gittiğiniz Londra'da müzik çalışmaları devam etti mi?
- Meslek olarak seçmeye çekiniyordum. Çünkü müzikte akademik bir kariyer yapmak değildi amacım. Hayalimde şu an yaptığım şekilde müzikle ilgilenmek vardı ama bunun da bir okulu yoktu. Ama o dönem publarda, derneklerde müzik yaptım.
- İşletmeyi isteyerek mi seçtiniz?
- O zamanki vizyonum öyleydi sanırım. Bir mesleğim olsun düşüncesi ağır bastı. Bu alanda çalıştım da. Bir pazarlama şirketinde işe başladım. Her gün kendime "Ben burada ne yapıyorum?" diye soruyordum.
- Daha sonra verdiğiniz 30 kilo da o dönem alındı sanırım, değil mi?
- Mutlu olmak ya da olmamak kiloyla bağlantılı. Kimi mutluyken alır kilo, kimi mutsuzken. Ben mutsuzken alanlardanım. Londra'da çalıştığım dönemde de aldım. Sevdiğim işi yapmaya başladıktan sonra kilolar da gitti. Türkiye'ye geldiğimde önümde bir hedef vardı. Dokuz ay her gün sabah Caddebostan'da koştum. Akşamları da fitness yaptım. Hatta Günaydın Sevgilim diye şirin bir şarkım var. Üzerinde çalışmaya başladığımda tombiş bir adamdım. Ama bittiğinde fit birine dönüşmüştüm. O yüzden şarkıyla ilgili projeyi rafa kaldırdık.
- Müzikte ilerlerken kalbinizin mi yoksa aklınızın sesine mi kulak verirsiniz?
- Duygusal davranmamaya çalışıyorum ama çok zor. Çünkü duyguyla yapılan bir iş müzik. Sizi psikolojik olarak zorlamaya, düşürmeye çok müsait. Dengeyi sağlamak için çok güçlü bir ekibiniz olmak zorunda. Ben bu anlamda çok şanslıyım. Beni toparlayabilecek bir ekibim var.
MÜZİK BENİM İÇİN HEVES DEĞİL
- Kendi söz ve besteleriniz söylemek sizin için neden önemli?
- Bestenin gücüne çok inanıyorum. Ve kendi şarkılarımı yazarak ilerlediğimde beni hiç kimsenin yıkamayacağını düşünüyorum. Özgürleşiyorum. Kimseye bağımlı hissetmiyorum kendimi. Tabii ki herkese ihtiyacım var, tabii ki desteğe ihtiyacım var ama muhtaçlığım yok.
- Size neler ilham veriyor?
- Burada sizinle sohbet ediyoruz, kahve içiyoruz. Birazdan fotoğraf çekimi için yukarı çıkacağız. Belki siz gülümseyip bir anınızı anlatacaksınız. Sonra ben onu düşüneceğim eve gittiğimde. Kurgulayıp belki bir şarkıya dönüştüreceğim. Çevremdeki insanların yaşadıklarından, okuduğum kitaplardan beslenirim.
- 2013'te çıkardığınız bir albüm var: Bilmezsin. Yeterince ilgi görmemesi hayal kırıklığı yarattı mı sizde?
- Hayatta asla kaybetmediğimi düşünüyorum. Ya kazanmışımdır ya öğrenmişimdir. Bakış açım bu şekilde. Bilmezsin sayesinde daha iyi bir albüm nasıl yapabilirim, onu öğrendim.
- Sizi hiç tanımayan birine kendinizi nasıl tanıtırsınız?
- Kesinlikle şarkıcı olarak.
- Oyunculuğu sevmediniz mi?
- Oyunculuk eğitimi aldım. Çok da sevdim. İçime sinen projeler olduğu sürece de devam etmek isterim. Ama oyunculuk, şarkıcılık gibi tutkuyla peşinden gittiğim, uğruna ülke değiştireceğim, radikal kararlar verdirecek kadar büyük bir heves değil. Şarkıcılık ama böyle bir şey. Uğruna her şeyi yaptım, her şeyi de yaparım.
- Çok hayranınız var. Bu yoğun hayranlık durumunu anlayabiliyor musunuz?
- Benim de beğendiğim, örnek aldığım çok sanatçı vardı ama bana gösterilen ilgi kadar kimseye hayranlık duymadım. Biz sevdiğimiz isimlere bu kadar kolay ulaşamıyorduk. Şimdi mesaj ya da tweet atıyorlar, bir şekilde kendilerini ifade edebiliyorlar. Bize dokunabiliyorlar. Belli etmesek de bütün yorumları, mesajları okuyoruz. Arada yanıt verdiklerim de oluyor ama onları mümkün olduğunca gizli tutmaya çalışıyorum çünkü diğerlerinde alınganlık olabiliyor.
- Herhangi biri olduğunuz günleri özlüyor musunuz?
- Ben zaten herhangi biriyim. Yaptığımız iş biraz ışıltılı durabilir ama kendimi oraya koyarsam yanlış olur. Ayrıca bu işi ben istedim. O yüzden şikayet etme lüksüm yok.
KONU SANA GELMİŞTİ
Belevi ile aşk ve ilişkiler üzerine de sohbet ediyoruz. Tam bu sırada kız arkadaşı, oyuncu Zehra Yılmaz arıyor. Telefonu "Konu sana gelmişti" diyerek açıyor.
- Sizce aşk nedir?
- Bence aşkı sadece karşınızdaki kişiyeymiş gibi düşünmemek lazım. Hayata, şarkılara, işine, spora aşık olabilirsin. Ben en çok yaptığım işin mucizesine aşığım. Bir şarkı yapıyorsun. hiç tanımadığın insanlar o şarkıları birbirlerine söylüyor. Kendilerini o şarkıda buluyor.
- Nasıl bir aşk yaşıyorsunuz?
- Aşk başka, ilişki başka şey. Güzel bir ilişkim var. O da işini aşkla yapıyor, ben de aşkla yapıyorum. Belki de bu anlamda ortak çok nokta bulabiliyoruz.
- İki ünlü ismin birlikteliği zor değil mi?
- Bence daha kolay. İki ünlü insan tanımı, bizi toplumdan ayırıyormuş gibi garip hissettiriyor aslında. İki tanınmış insan denmesini tercih ederim. İşimiz icabı kız arkadaşım gece üçte setten geliyor ben keza öyle. Sabah sekiz-akşam beş çalışmıyoruz. Aşırı ilgiye alışkın olduğumuz için de bu tür davranışlarla karşılaştığımızda dönüp birbirimize "Hayırdır" demiyoruz.
YALNIZLIĞA MECBUR KALMAK İSTEMEM
- Son dönemde sizi en çok ne üzüyor?
- İnsanların öfkelerini hayvanlardan çıkarması beni kahrediyor. Üstelik insanın insana yaptığı zulüm bu kadar fazlayken... Ama sosyal medyada ve sokaklarda yapılan protestolarla insanların bu zulmü önlemeye çalışmaları umut verici.
- Yalnızlığı sever misiniz?
- Severim ama bu, benim istediğim zaman olduğunda. Mecbur kalmak istemem. Aksi beni üzer ve hatta hırçınlaştırabilir.