Balmumcu'dan hiç trafiğe takılmadan 40 dakika süren bir araba yolculuğunun ardından Emre-Eda Aydın çiftinin şehrin merkezine uzak, sessiz sakin, doğanın içindeki evlerine varıyoruz. Emre Aydın bizi evinin kapısında karşılıyor. İlk cümlemiz "Keşke başka bir şehre taşındığınızı haber verseydiniz?" oluyor. Gülüyoruz.
Başarılı bir iç mimar olan Eda Aydın, evlendikten sonra taşındıkları evi en ince ayrıntısına kadar özenle tasarlayıp sıcacık bir yuvaya çevirmiş. Girer girmez bunu hissediyorsunuz. İkilinin ofisleri de evin içinde. Ziyaretimiz evin üç kedisinden Necla'nın hiç ilgisini çekmiyor. Halıdaki yatış pozisyonunu bile değiştirmiyor.
Salona geçtiğimizde bizi masada birbirinden lezzetli yemeklerin beklediğini fark ediyoruz. Emre Aydın, Ordulu olan eşinin yemek yapmaya meraklı olduğunu anlatıyor. Eda'nın kendi tarifi olan balkabaklı tatlısı çok leziz. Sofrada Karadeniz yemeği dible de var, tadına doyamıyoruz. Dible, kendisi de Ordulu olan fotoğrafçımız Murat Şengül'den de tam not alıyor.
Emre Aydın aslında özel hayatıyla gündeme gelmeyi sevmeyen bir müzisyen. İkili ilişkilerini gözlerden uzak sürdürdü, mutlu birlikteliklerini 2017'de evlilikle taçlandırdı. İlk röportajlarını da SABAH Cumartesi'ye verdiler.
-En başa dönelim mi? Nasıl tanıştınız?
- Emre Aydın: 2014 yılında yeni taşınacağım ev için bir iç mimar arayışına girmiştim. Arkadaşım Erdoğan, "Benim kuzenim iç mimar. Çok da iyi bir iç mimar. Kafanız da uyuşur" dedi. Eda'yla öyle tanıştık.
- Emre Aydın'la ilgili ilk izleniminiz ne olmuştu?
- Eda Aydın: Gözünde güneş gözlüğü vardı. Gözlüğünü çıkardığında gözlerinin parladığını hatırlıyorum. Nedense "Aa yeşil gözlüymüş" diye şaşırmıştım. Nazikti, tatlıydı. O dönem aslında çok konuşmadık. Sadece bir kere birlikte evi gezdik. Onun dışında mail yoluyla haberleştik.
- Sonrasında sizi bir araya getiren ne oldu?
- Emre: "Bizi bir araya getiren neydi?" sorusunun belirli bir yanıtı yok. Ortak tanıdıklar olduğu için görüşmeye devam ettik. İlişkimizin başlaması doğal bir süreçti.
- Evlilik kararını nasıl aldınız?
- Emre: İlişki adım adım evliliğe gitti. Arada konuşuyorduk, evlilik sözü geçiyordu ortamlarda ama erkeklerin evlenmekle ilgili hakikaten önyargıları var. Aslında ne kadar süre beraber olduğunuz değil, ilişkinin evliliğe doğru olgunlaşmış olması çok önemli. Konuşabiliyor musunuz, birbirinizi anlayabiliyor musunuz?..
- İki yıl aşkın süredir evlisiniz. Hayatınızda ne değişti?
- Eda: Evlenmeden önce de ailelerimizle görüşüp yemek yiyorduk ama onlar için biz aile değildik. Şimdi kendilerini daha rahat hissediyorlar. Biz de keyifli ve büyük bir aile olduğumuzu hissediyoruz. Emre'nin ailesi Antalya'da, benim ailem Ordu'da ama bir araya geldiklerinde çok iyi anlaşıyorlar. Bu da çok hoşuma gidiyor.
- Emre: Evlenince birliktelik ilişkideki gibi olmuyor denir ya öyle bir durum yok.
- Eda: Bir de insanlar evlenmeden önce ilişkisinden memnun olmasa da "Evlenince değişir" diye düşünüyor. Düzelmediğini görünce bu kez "Çocuk olunca düzelir" demeye başlıyorlar. Bu durum zincirleme devam ediyor. Bu da yalan bir hayat oluyor.
- Uzun birlikteliğin sırrı nedir?
- Eda: Anlaşmak, nezaket. İnsanlar farkında olmadan birbirlerine çok kaba davranabiliyorlar. En yakınına, ailesine bile kurduğu cümleler çok kaba olabiliyor.
- Siz aynı zamanda iş arkadaşısınız. Özel hayatınızdaki birlikteliğinizi iş hayatına taşımaya nasıl karar verdiniz?
- Emre: Eda sanat yönetmenliği de okudu. İlk olarak film ve klip setinde birlikte çalışmaya başladık. Plak şirketimizi kurduktan sonra da şirketin bütün sanat işlerini Eda üstlendi. Kliplerin sanat yönetmenliğini de yapıyor albüm kapaklarının tasarımını da...
- Sizin yazıp yönettiğiniz korku filmi Cinni:Uyanış'ta da başroldeydi değil mi?
- Emre: Evet. Aslında hiç isteyerek oynamadı. Ben ısrar ettim. İyi ki de oynamış.
- İlk filmle sınavdan geçtiniz. Yeni film projesi var mı?
- Emre: Evet. Senaryo okuma aşamasındayız. Güzel bir hikaye var mı, diye bakıyoruz.
KOLPA İNSANLARA YER YOK
- Gördüğümüz kadarıyla zevkleriniz de ortak...
- Emre: Çoğu zaman aynı şeylerden hoşlanıyoruz. Futbolda bile ikimiz de aynı maça heyecanlanıyoruz. Galatasaraylıyız.
- Dışarı çıktığınızda neler yapmaktan hoşlanıyorsunuz?
- Eda: Çoğunlukla yemeğe ya da tiyatroya gidiyoruz. Arkadaşlarımızla buluşuyoruz.
- Emre: Eda'nın yemeğe merakı var. İyi restoranları buluyor. Eskiden ne yediğimi biliyordum, ne yemediğimi... İçgüdüsel hareket ediyordum bu konuda. Eda sayesinde güzel bir restoranda güzel bir yemek yemenin ne kadar keyifli olduğunu öğrendim.
- Tiyatroya son yıllarda ilgi arttı. Bunu siz de gözlemleyebiliyor musunuz?
- Eda: Evet, hatta yer bulunmuyor oyunlara.
- Birlikte en çok ne yapmaktan hoşlanıyorsunuz?
- Eda: Seyahat etmeyi, yeni yerler görmeyi çok seviyoruz. Emre yurt dışında daha rahat oluyor. Kendini daha özgür hissediyor.
- Emre: Her sene Milano'ya gidiyoruz. Eda eğitimi sırasında bir yıl orada okuduğu için şehri iyi biliyor.
- Evinizde neye yer yok?
- Emre: Çevremizde gerçek ve samimi insanları tutmaya çalışıyoruz. Kolpa insanlara yer yok sanırım..
NE DİZ ÇÖKTÜ NE ÇÖKMEDİ
- Evlilik teklifi nasıl gerçekleşti?
- Emre: Evlilik teklif edeceğimden Eda'nın gerçekten haberi yoktu. Ufak tefek aksilikler de yaşadık. Birlikte tekneye bindik. Teknede çalması için seçtiğim şarkıları USB'ye yüklemiştim ama kaptan USB'den şarkı çalamadığını söyledi. Yüzüğü kutusuyla cebime koyduğumda o kadar belli oluyordu ki yanıma çanta almak zorunda kaldım. Önce yemek yedik. Kız Kulesi'ne yaklaştığımızda kaptan "Birlikte fotoğraf çektirmek ister misiniz?" diye sordu. Teknenin ucuna doğru gittik ama ben inanılmaz heyecanlıyım. Tekne sallıyor, ben bir yandan yüzük kutusunu çıkarmaya bir yandan da diz çökmeye çalışıyorum. Ve o çökme öyle bir hareket ki insanın kas hafızasında yok. Tam o sırada denizde iki tane yunusun atladığını gördük ve benim dikkatim tamamen dağıldı. Neredeyse düşüyordum. Eda da bana bakıyor "Ne yapıyorsun?" der gibi...
- Eda: Ne diz çöktü ne çökmedi. Arada bir hareket yaptı. O anların videosu var ama sonrasında hiç izlemedik.
DERT SÖZCÜĞÜYLE İNSANLARI YAKALIYOR
Emre Aydın, İbrahim Tatlıses'in Yalnızım Dostlarım şarkısını cover'ladı. Şarkı 23 Ocak'ta yayınlanacak.
- Siz şarkı sözü yazan besteleyen bir müzisyensiniz. Neden cover yapma kararı aldınız?
- Çocukluğumdan beri aklımda cover yapmak istediğim iki şarkı var. Yalnızım Dostlarım o iki şarkıdan biri.
- Herkes şarkıyı bekliyor. Beklenti çok yüksek. Bu sizi endişelendiriyor mu?
- İbrahim Tatlıses çok önemli bir vokal. "İbrahim Tatlıses mi daha iyi söylüyor, Emre Aydın mı?" diye karşılaştıranlar olacaktır, bana sorarsanız İbrahim Tatlıses yüzde 100 daha iyi söylüyor. Ama bu doğru bakış açısı değil. Başka bir şey yapmaya çalıştım çünkü.
- Söylemesi zor bir şarkı değil mi?
- Çok muallak bir şarkı. Zorluğu bundan kaynaklanıyor. Bugüne kadar söyleyen herkes farklı yorumlamış. İbrahim Tatlıses iki kere söylemiş, ikisi de birbirinden çok farklı.
- Sizin için şarkıyı özel kılan neydi?
- Beste ve sözlerin çok kuvvetli olduğunu düşünüyorum. İnsanları da "Çekmedim dertler, çile kalmadı" sözündeki dert sözcüğüyle yakaladığını düşünüyorum.
- Emre Aydın bir şarkı sözü yazarı. Hep hüzünlü aşk şarkıları yazıyor. Oysa ki mutlu bir birlikteliği var. O zaman ilham kaynağı nedir?
- Şarkı yazmak, beste yazmak ilham kaynağına dayalı bir meslek değil. Öyle olsaydı şu anda dünyada mevcut şarkıların sadece yüzde biri olurdu. İlham alınarak şarkı elbette yazılabilir. Şu anda oturup bir film izlesek ve o film benim kafamda bir tema oluşturursa işte ilham o. O ilham da şarkı sözü yazmaya başladığınız anda size çok yardımcı olur.
- Peki neden temalar hep hüzünlü?
- Diğeri bana çok yapılası gelmiyor. Çok depresif biri olduğum için değil. Ortaokul üçte ilk yazdığım İngilizce şarkının adı da The Soldiers of Weakness. Yine karanlık. Yanlış anlaşılacak diye çok köşeli de konuşmak istemiyorum ama öteki türlüsü benim yazmama değer gelmiyor. Ben öyle şarkılar da dinlemiyorum. Sabah uyanıp neşeli olayım diye enerjik şarkılar açmıyorum. Ben edebiyata hüznü yakıştırıyorum.
RESTORANA PARTİ OTOBÜSÜYLE GİTTİK
- Özel günleri kutluyor musunuz?
- Emre: Doğum günlerini kutluyoruz. Karşılıklı sürpriz yapıyoruz. Hatta bir ara sürprizlerin dozajı çok arttı.
- Sizi en çok şaşırtan hangi sürpriz oldu?
- Emre: Bir sürü var ama en son beni Kapadokya'ya götürdü. Uçaktan indik, bütün yakınlarımız karşımdaydı. Çok mutlu oldum - Eda: Bana da bir doğum günümde "Yemeği gidiyoruz" dedi. Arabayla siteden çıktık ters yöne döndü. "Ne oluyor?" derken bir baktım karşımda bir parti otobüsü. Bütün sevdiklerim de otobüsteydi. O otobüsle restorana gittik.
KEDİLER BİZİ SEÇTİ
Aydın çiftinin evinde üç kedileri var. Ayrıca evlerinin önüne gelen kedilerle de ilgileniyorlar. Kedileri sahipleniş hikayelerini Emre Aydın anlatıyor:
* Mikrop'u Küçükçekmece konserime giderken bir benzin istasyonunda gördüm. Elim kadardı. Kendini sevdirdi. Benzinciye "Sahibi var mı?" diye sordum. "Yok" dedi. "Alıyorum" dedim. Zaten bırakamazdım. Pencereyi araladık, konseri arabadan izledi sonra birlikte eve döndük.
* Necla'yı, Eda'yla sinemaya giderken yol kenarında çalıların arasında gördük. O da yavruydu. Onu da aldık.
* Tarçın'a gelince, geçen kış ofiste çalışırken kafamı bir çevirdi camda bir kedi. Önce ofiste yatmaya başladı. Sonra ev halkına dahil oldu.
FOTOĞRAFLAR: MURAT ŞENGÜL