"TOKİ'den hiç farkımız yok"
Kaç çalışanınızı ev sahibi yaptınız?
- Sarayköy'de arkadaşlarımıza, babamın adına 50 daire ardından annemin adına 100 daire yaptık. Bundan bir ay önce de Rıza Akça Sitesi'nin temelini attık. Burada da 240 daire olacak. Denizli'de çalışanlar için. Evleri 3 yılda bitirmeyi planlıyoruz.
Evler lojman gibi mi kullanılıyor, çalışanın mı oluyor?
- Lojman gibi değil. Çalışanlarımızın oluyor. Kooperatif kuruyoruz, paranın bir kısmını biz veriyoruz, bir kısmını çalışan veriyor. Çay kahve parası öder gibi insanlar ev sahibi oluyor. Öyle sıradan ev yapmıyoruz. Asansörlü, kaloriferli, güneş enerjili evler yapıyoruz. Dijitürk'ünü bile kuruyoruz evlerin. Bu sayede 400 kardeşimiz ev sahibi olacak. Burada hedefimiz, en az 2 bin 500 ev yapmak. Ben 4 bin ev olacağını düşünüyorum. Biz TOKİ gibiyiz.
En iyi patron, çalışanı ev sahibi yapan patron bence...
- Asıl bu işi yapan arkadaşlarımız mesaisini, zamanını harcıyor, icabında cebinden para harcıyor onların katkısı çok büyük. Bu işler gönül işi. Belki maddi olarak katkı sağlıyoruz ama maddi destek yetmiyor. Birilerinin de manevi destek vermesi lazım. Kooperatifin yöneticileri de yoruluyor. Bunu yapmak, planlamak kolay iş değil. Bir lira ücret almıyorlar bunun için.
Yarım bıraktığı okulu hep yüreğini burktu
Kudret Akça, aklında hiç evlilik yokken, eğitim yılının bile bitmesini beklemeden Rıza Akça'nın eşi oldu. Okulu dışarıdan bitireceğim derken, erken annelik, evlat acısı, onu evinin kadını yaptı. Varlıklı bir ailenin gelini gibi davranmadı. Çocuklarının, hatta arkadaşlarının çocuklarının kıyafetlerini, kendi gece elbiselerini dikti. Kendisini çok iyi oyaladı ama yarım bıraktığı okul hep yüreğini burktu. Bu yarasını Rıza Akça'nın desteği ile yurtdışında üniversite okuyarak kapatacak gibi görünen Kudret Akça, bu sıralar tüm enerjisini, birbirlerine "Aşkım" diye hitap ettikleri dünyalar güzeli torununa harcıyor.
Torununuzun, size anneanne demesini istemediniz mi?
- Anneanneyi kendisi bıraktı. Bir gün çok yakın arkadaşımla telefonda konuşuyordum. Aşkım diye açtım telefonu. Telefonu kapattığımda bana "Aşkımmm" diye seslendi. O günden bu yana hep aşkım diyoruz birbirimize. Ben de küçüklüğümde babamla birbirimize aşk derdik. Hitabımız buydu. Nermin'de onu görünce o günleri hatırlıyorum, hoşuma da gidiyor.
Kaç yıllık evlisiniz?
- 32 yılı bitireceğiz. 20 Haziran 1981'de evlendik. Kızımız da aynı gün evlendi 20 Haziran 2009'da.
SÖMESTREDE BIRAKTI
Evlilik yıldönümü yaklaşıyor. Özel günde jest yapıyor mu?
- Sürprizler yaptığı çok oldu. Bilmiyoruz bu sene ne yapacak?
Görücü usulüyle evlenmeye nasıl cesaret ettiniz?
- Kısmet olunca, oluyor demek ki. Evlenmeyi hiç düşünmüyordum. Gelen kısmetleri geri çevirirdim. O yüzden annem, kayınvalidemin beni görmeye geleceğini söylemedi. Annemin dayısının kızı ile misafirliğe gelir gibi geldiler. Ama ben kahve ikram ederken durumu fark ettim. Ben liseyi sömestre tatilinde bıraktım. 6 ay içinde 20 Haziran'da evlendik.
Okulu bıraktığınız için üzülmediniz mi?
- Dışarıdan sınavlara katılıp liseyi bitiririm diye düşünmüştüm ama çok hızlı hamileliğim oldu, bir yaşında bebeğimizi kaybettik. Zaman geçti, bir daha da olmadı.
Bebeğinizi neden kaybettiniz?
- Bebeğimizin hemanjiom diye bir rahatsızlığı vardı. Doğduktan 10 gün sonra kılcal damarların deriye yakın olmasıyla oluşan bir hastalıkmış. Bu hastalığın 2 türü varmış, biri zehirli biri zehirsizmiş. Türkiye, bu hastalığı eski bakanlardan Mükerrem Taşçıoğlu'nda görmüştü. Yüzünde vardı. Bizimki zehirli olanıymış. Estetik cerrah olarak bilinen Onur Erol, bu konu üzerinde çok bilgisi olan bir doktor. Bir yıl Ankara'ya taşındık biz. "Bu çocuğun hayatı 3 aydı ama sizin gayretlerinizle ömrünü bir yıla uzatabildiniz bırakın artık" dedi. O dönemde büyük kızım doğdu. Kızım 12 günlükken biz ilk kızımı kaybettik. Sonra Ayşe doğdu. Ondan sonraki çocuklarımızda çok şükür bir hastalık olmadı. İkimiz de çocukları çok seviyoruz. Çocukları çok sevdiğimiz için 3 çocuğumuz oldu. Rıza'nın bu kadar yardıma düşkün olması, hele işin içinde çocuk olunca hiç hayır diyemeyişinde, bizim yaşadığımız bebek olayının etkili olduğunu düşünüyorum.
Evdeki Rıza Akça nasıl?
- Rıza, insani yönü yüksek biri. Eve geldiğinde cebinden 50 kağıt çıkıyor. Onun osu, bunun busu var. Geceleri bazen sıçrayarak uyanıyor, uyku uyumuyor. Yetişemediği yerde kendisine sinirleniyor. Bazen isyan ediyorum. Yeter artık nereye kadar yetişeceksin nereye kadar koşacaksın diyorum. Rıza çok yoğun çalıştığı için yıllarca ben hep yalnız başıma işleri hallettim. Çocukları tek başıma büyüttüm. Bu zamanla görevim haline geldi. "Rıza şu var", deyince, "Sen halledersin Kudret" diyor. O herkesinkini, ben benimkini hallediyorum. Onu üzmeme adına çok yoğun olduğu için sesimi çıkarmıyorum artık.
Dikiş dikiyormuşsunuz?
- Lisede kız enstitüsü dikiş bölümünde okuyordum. Makine aldım, tuvalet diktim falan oyalanıyorum. Diktiğim tuvaletlerden birini, bir arkadaşın düğününde giymiştim. Çok ünlü bir markanın tuvaletinin benzeriydi, o modacının sandılar.
Kadir Has'a özeniyorum'
Yardım yapmayı seviyorsunuz...
- İnsanların dertlerini çözdüğüm, yardımcı olduğum da mutlu oluyorum. Ben mutluysam o da mutlu olsun. Bu ölümlü dünya. Kimse bir şey götürmeyecek. Ben hem annemi hem babamı kendi elimle toprağa verdim. Gördüm ki kimse yanında bir şey götüremiyor. Bu yüzden elimden geldiği kadar yardım etmeye çalışıyorum. Keşke Kadir Has, Sıtkı Koçman, İzzet Baysal gibi, Salih İşgören gibi olabilsem. Gerçekten söylüyorum. İnşallah Allah sağlık, ömür verirse Akça, Göksan Ailesi olarak çok daha fazla yapacağım. Bugün bence Türkiye'de en büyük adam, Kadir Has. Bir milyar bağışladı. Keşke Allah bana da Kadir Has'ın yaptığının onda birini verse. Kur'an çarpsın doğru söylüyorum. Şirket olarak ilk yüze gireceğime hayırseverlikte ilk yüze gireyim. Bunu kalben söylüyorum.
Neler yaptırdınız?
- Denizli, Alaşehir'de 3 okul yaptırdık, bir cami yaptırdık, burada, Güzelbahçe'de Anadolu Otizm Vakfı'nın Nermin Osman Akça Okulu'nu yaptırdık. Çok takdir ettiğim arkadaşımız Fahriye Gönen, otistik çocuklara yönelik bir okul açtı. 15-20 günde bir ziyarete gidiyorum, çocukları görünce her seferinde dışarıya çıkıp ağlıyorum. Çok sevdiğim büyüğüm, Anadolu Otizm Vakfı Başkanı Burhan Özfatura telefon açtı, okula ihtiyaçları varmış. Ben bu okullarda ne kadar zor eğitim verildiğini biliyorum. Ayda 1 milyon lira vereceğim deseler, yapılabilecek iş değil. Zor işi beceriyorlar. O yüzden hiç tereddüt etmeden yardım ettim.
Kadir Has olmak için yeni yardım projeleri var mı?
- Önümüze ne çıkarsa yardım yaparım. Sınır yok bu konuda.