Bu topraklarda vatanseverlerin vatan nöbeti bitmez, bitemez...
"Üstüne vazife mi, sana mı kaldı" türünden yıldırma hamleleri de
kutlu yoldan onları çeviremez.
Ya da...
Hakikatlerin üzerini örtmek için
"Bırak bu paranoyaları, komplo teorileri tüm bunların hepsi" aldatmacaları
da sökmez.
Çünkü bilirler dünü ve bugünü, yarın da muhtemel olabilecekleri...
Milli tarihi kendilerine kılavuz edinenlerin
"Boşver gitsin.
Ne olacaksa olsun" deme ihtimali
yoktur!
Onlar boşveremez, görmezden gelemez, göstermeden de edemez!
Bağımsızlık için ne ağır bedeller ödendiğini anlatmak, pusuda bekleyen tehlikeye dikkat çekmek ve yorulmak bilmeden mücadele etmek üzerlerine vazifedir.
Bakın tarih ne anlatıyor biz vatan evlatlarına...
İstiklal için koştuk Sakarya'dan İzmir'e, son hızla kovaladık düşmanları denize.
Top, tüfek yıldırmadı, korkusuzca saldırdık, işgalcinin zulmünden yurdumuzu kurtardık.
Kurtuluş tamamlandı Eylül'ün dokuzunda,
şehitlik nasip imiş Bornova Ovası'nda.
'YA İSTİKLAL YA ÖLÜM'
Feda olsun canımız, kanımız helal olsun.
Albayrak dalgalansın, vatanımız sağolsun!
Ege Üniversitesi Hastanesi önündeki anıtta yazıyor işte bu satırlar.
Her gün önünden geçenler bile okumamıştır belki!
Bırakın okumamayı, aklımızdan çıkarma hakkına bile sahip değiliz oysa!
96 yıl önce istiklalimiz ve istikbalimiz uğruna ödenen bedelin ifadesi olan hakikati 9 Eylül'ün arifesinde göstermek üstüme vazifedir...
12 Eylül'e kızan, 28 Şubat ile övünen, 15 Temmuz'a ise burun kıvıran, bu arada kendini Atatürkçü olarak tanımlayanlara özellikle söylemek isterim...
Mustafa Kemal, sadece cephede savaşmamıştı, emperyalistler ile masa başında da mücadele etmişti.
Bağımsızlıktan ödün verilerek Amerikan yörüngesine girilmesini dayatanları
"Ya istiklal ya ölüm" diyerek susturmuştu.
ÖRTÜLÜ SAVAŞ
ABD ekseninde birleşen emperyal güçler, Ata'nın ölümünden sonra düğmeye tekrar bastı, yakamızı hiç bırakmadı!
Her türlü sömürüye açık uydu devlete dönüştürmek istedikleri Türkiyemiz üzerinde yapmadıkları plan, oynamadıkları oyun, işlemedikleri kötülük de kalmadı.
Bize karşı yürütülen örtülü savaş, 15 Temmuz gecesi açıkça ilan edildi.
"Ya istiklal ya ölüm" ruhu yeniden canlanmasa, Ankara düşecek, 9 Eylül bize küsecekti.
15 Temmuz neyse 9 Eylül de odur, düşmandan ve düşmanın taşeronlarından kurtulup bağımsızlığın perçinlendiği 2 müstesna tarihtir.
9 Eylül'de ve 15 Temmuz'da yakılan bağımsızlık meşalesinin ışığında albayrağımız hep dalgalansın, vatanımız sağolsun...