Türkiye sanayisi 90'lı yılların başından bu yana yıllık yaklaşık yüzde 20 ile Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde büyüme gösteriyor. Organize Sanayi Bölgeleri'ndeki (OSB) değişimler ve büyüme oranları, sanayinin gelişimini de hızlandırdı. Bugün Türkiye'deki OSB sayısı 283'e ulaşmış durumda. En fazla OSB bulunan illerin başında 18 ile İzmir gelirken onu 13 OSB ile Bursa takip ediyor. OSB'lerin Türkiye genelinde yarattığı toplam istihdam ise 2.2 milyon kişiye ulaşıyor. Gebze OSB, Çerkezköy OSB, İzmir Atatürk OSB, Kayseri OSB ve Bursa OSB bu alanda ilk beşte yer alıyor. Bu OSB'leri ilk beşe sokan unsurlar ise, yapılan yerli-yabancı yatırımların büyüklüğü, alansal büyüklükleri ve yarattıkları önemli ticaret hacimleri oluyor. Bu alandaki 2023 hedefi dijital fabrikaların hüküm süreceği 4. Sanayi Devrimi'ne uyumlu organize sanayi bölgeleri yaratmak. Bu kapsamda Türkiye, OSB yatırımlarında gaza bastı. 2017'de 90 yeni OSB'yi hayata geçirme kararı alan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bu yatırımlarla yenilikçi sektörlerin de önünü açtı. Yeni yatırımlar kapsamında Türkiye'nin ilk Uzay ve Havacılık İhtisas OSB'si Ankara Kazan'da hayata geçirildi. OSB'nin kurucu ortakları arasında Savunma Sanayi Müsteşarlığı, Ankara Sanayi Odası ve Savunma ve Havacılık Sanayi İmalatçıları Derneği yer alıyor. Yüksek teknolojilere dayalı ürünlerin üretileceği ve dünyanın sayılı havacılık merkezlerinden biri olması beklenen OSB, 7 milyon 230 bin metrekarelik alanda kuruldu. Sadece altyapısına 50 milyon TL'nin üzerinde yatırım yapılan sanayi bölgesinde aynı zamanda Türkiye'nin ilk uzay laboratuarı da yer alacak. Yer tahsislerinin başladığı bölgede sadece yüksek katma değerde üretim yapacak firmalar yer veriliyor. Bölgeye sadece Türkiye'den değil yurtdışında da talep yağıyor.
KOBİ'LER BAŞI ÇEKİYOR
Ülkenin sanayi üretiminin büyük bölümünü üretimin yüzde 50'sini gerçekleştiren, rekabete ve yeniliklere son derece açık küçük-orta-büyük işletmeler (KOBİ'ler) tarafından destekleniyor. Ülkenin endüstriyel gelişimine yaptıkları katkı ve makina sektöründeki lokomotif rolleri ile sivrilen KOBİ'ler, çoğu yabancı ülkedeki benzerlerinin aksine Türkiye'nin sunduğu rekabetçi ve nitelikli iş gücü avantajından yararlanıyor. Yerli girdilerin üretim aşamasındaki tüm girdilerin yaklaşık yüzde 85'ini oluşturması ve her yıl 450 bini aşkın mühendisin mezun olarak sektöre adım atması, sektöre dinamik ve esnek bir yapı kazandırıyor. Nitelikli iş gücünün sağladığı mühendislik kabiliyetiyle, düşük üretim maliyetlerini başarıyla birleştiren Türk makina sanayisi, uluslararası arenada her geçen gün ağırlığını artırmakta, ürettiği yüksek kaliteli ürün ve aksamlarıyla tanınır hale geliyor.
LOKOMOTİF MAKİNE OLDU
Türk sanayisi ürünlerinin uluslararası pazarlarda elde ettiği başarı, sektörün ülkenin toplam ihracatı içindeki payını da giderek artırıyor. Makina sanayisi üretimi bu yıl 21 milyar dolara ulaşarak Türkiye'den 200 ülkeye yapılan toplam ihracatın yüzde 14.7'sini oluşturdu. Türk makina sanayisinin ihracat yaptığı başlıca ülkeler arasında sırasıyla Almanya, İngiltere, Irak ve Fransa geiyor. Öte yandan, Türk makina sanayisinin önde gelen ithalat kaynakları Çin, Almanya ve İtalya, Güney Kore ve Fransa olarak sıralanabilir. Yerli makina sanayisindeki güçlü üretime rağmen, 2016 yılında 56 milyar ABD doları olarak ihracatın iki katı ve toplam ithalatın yüzde 19'u oranında gerçekleşen makina ithalatı, makina sanayisine yönelik yerel talepte yaşanan artışa işaret ediyor. Türk makina sektörü, yatırımcılara işgücü, enerji ve lojistik alanlarındaki rekabetçi girdi maliyetlerinin yanında Ar-Ge konusundaki istekliliği, nitelikli işgücü, IP koruması, hedefe yönelik teşvik programları ve çeşitli bölgesel kümelerden oluşan kapsamlı tedarik üssünün de dâhil olduğu güçlü destekçilerle önemli fırsatlar sunuyor. Cumhuriyetin 100'üncü yılının kutlanacağı 2023 yılına yönelik iddialı vizyonu gereği makina sanayisine ilişkin son derece önemli ihracat hedefleri belirlendi. Türk makina sanayisinin, ihracatta 100 milyar doları yakalayıp küresel pazardaki payını yüzde 2.3'e ulaştırması için 2023 yılına kadar yüzde 17.8'lik bir bileşik yıllık büyüme oranına ulaşması öngörülüyor.
PATENT LİGİNİN ZİRVESİNDE
Patent artış hızında Türkiye'nin şampiyonu makina sektörü oldu. Başarıda toplam başvuruların yüzde 38.7'sini yapan KOBİ statüsündeki firmaların azmi etkili oldu. Makina sektöründeki KOBİ'lerin başarısı Türkiye'yi de aştı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez patent artış hızında Çin'in ardından Avrupa'yla da yarışır hale geldi. Markalaşmada ise farkı iyice açtık. 100 bini bulan tescille son 4 yıldır Avrupa lideriyiz. 2017 başvuru rakamlarına göre Türkiye'de alınan patent sayısı, bir önceki yıla oranla yüzde 12 arttı. Türkiye Patent Enstitüsü'ne en fazla başvuru yüzde 38.74'le makina ve teçhizat sektöründen geldi. Makina sektörünün ihracat ve büyümede Türkiye ortalamasının üzerinde performans gösterdiğini belirten sektör temsilcileri "Buluş hızında da sektörümüz ön sıralarda. Ayrıca yüksek teknolojide üretim yapmamız da patent başvurularının niteliksel değerini yükseltiyor. Özellikle son dönemde hızla artan Ar-Ge teşviklerinin de bunda büyük etkisi var. Birçok makina üretim şirketi bu teşvikler sayesinde kendi Ar-Ge merkezini kuruyor.
