Türkiye'nin 1990'lı yıllarda dünyada yaşanan değişimi, koalisyon hükümetleri dönemindeki siyasi belirsizlikler nedeniyle çok iyi değerlendiremediğini ifade eden Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, "2002 yılı itibarıyla uygulamaya alınan reformlarla sürekli büyüyen, uluslararası yatırımcıları çeken güçlü bir Türkiye oluşturduk. Ülkemizin bu performansı, kendisine özgüvenle bir vizyonun ifadesi olan 2023 hedeflerini koyabilmesini sağladı. Türkiye bugün uluslararası alanda itibarı olan, kredibilitesi yüksek bir ülkedir. Milli değerlerimize bağlı güçlü kadroların varlığı yeni dönemde de geleceğe umutlu bakmamızı sağlamaktadır" dedi.
GÜCÜMÜZÜ ARTIRDIK
1990'lı yılların Halkbank için de birleşmeler dönemi olduğunu hatırlatan Arslan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bankamıza 1992 yılında bütün aktif ve pasifleriyle birlikte Töbank, borç, alacak, mevduat ve taahhütleriyle de 1993 yılında Sümerbank ve 1998 yılında Etibank devredildi. 2001 yılında Türkiye Emlak Bankası'nın tasfiyesi ve birleştirilmesi, görev zararlarının tasfiyesi ve kamu bankalarına ortak yönetim kurulu atanması konuları karara bağlandı. 2004'te ise Pamukbank'ın tüm aktif-pasif, şube ve personelini Halkbank'a devredilmesiyle beraber, bankacılık sektöründeki konumumuzu daha da pekiştirdik. 2000'li yıllar bankamızın organizasyon yapısını değiştirerek çağdaş bankacılık prensipleri ve ticari bankacılık gerekleri çerçevesinde ekonomiye artı değer yaratacak, kârlı ve verimli bir kurum olması hedefiyle hareket ettiğimiz bir dönem oldu. 2002 ekonomik krizini en az etkiyle geride bırakmamızın ardından Türkiye'ye hâkim olan siyasi istikrar döneminde bu hedeflere daha da yaklaştık, uluslararası marka gücümüzü daha yukarı taşıdık." 2007 yılında ilk, 2012 yılında ikinci halka arzı yaptıklarını hatırlatan Genel Müdür Osman Arslan, "Son 15 yıllık dönemde aktif toplamımızı 15 kat büyüterek sektörün beşinci, nakdi kredilerimizi 165 kat büyüterek dördüncü, mevduatımızı 16 kat büyüterek sektörün üçüncü büyük bankası olduk" diye konuştu.
SABAH MİLLETİMİZİN SESİ OLDU
OSMAN Arslan SABAH Gazetesi ile ilgili olarak, "Türkiye'nin güçlü bir demokrasi geleneği var ama dönem dönem maalesef bu kültürü tehdit eden gelişmeler yaşıyoruz. Terör saldırılarının yoğun olduğu 90'lı yıllar, akabinde 2002 krizi, tek parti istikrarını hedef alan kumpas ve darbe girişimleri bu tehditlerden bazılarıydı. Sabah Gazetesi tüm bu süreçlerde milletimizin sesi olmuş ve demokrasimizi temsil eden milli iradenin korunmasında yoğun bir çaba sarf etmiştir. Sabah Gazetesi'nin yeni yaşını kutluyor, her koşulda milletimizin yanında olan yayın anlayışının yerleşik hale gelmesine katkı veren tüm basın emekçilerine teşekkür ediyorum."
