Türkiye'yi
faiz-kur ve borsa üçgeninde sıkıştırarak dış politikada diz çöktürme operasyonlarının hayalini kuranlar, olmayacak duaya yine amin demeye başladı. Son iki yıldaki tüm ekonomik saldırıları finansal mimarisini yeniden şekillendirerek püskürtmeyi başaran Türkiye, bir yandan da Libya'dan Doğu Akdeniz'e, Suriye'den Kıbrıs'a kadar dış politikada da ülke çıkarlarından milim sapmıyor. Son birkaç gündür dolarda başlayan kıpırdanma ile eski senaryoların tekrar masaya getirilmeye çalışıldığı gözleniyor.
Kur artışıyla birlikte panik havası yaratma çabasındaki bu kesim, eski haberleri ve gelişmeleri yeniymiş gibi masaya getirip tansiyonu yükseltmeyi hedefliyor. Bunun en somut örneği 27 Temmuz'da yaşandı. ABD Temsilciler Meclisi'nde Türkiye'ye yaptırım kararının kabul edildiği yönündeki haber yeniymiş gibi lanse edildi. Çok düşük hacimlerle dolar o günün akşamında 7 liranın üstüne çıksa da, haberin eski olduğunun anlaşılmasıyla 6.85 liraya kadar geriledi.
AMAÇ PANİK YARATMAK
İç piyasada panik havası yaratma çabasındaki batı basınının, önümüzdeki dönemde de bu operasyonları artırması bekleniyor. Fakat tüm bu saldırılara karşın, yeniden şekillenen finansal mimari ile ekonomi yönetiminin yurtdışında kirli ellerde toplanan TL'yi neredeyse sıfırlaması, yapılan operasyonları sonuçsuz bırakacak.
GERİ ADIM ATMAK YOK
Ekonomide kendini saldırılara karşı koruma altına alan Türkiye, bu sayede gerçek gücünü kullanıp Libya'da, Suriye'de, Doğu Akdeniz'de masaya oturup kendi geleceğini belirleme imkânına kavuştu. Geçmişte en küçük bir dik duruşta dahi dayak yiyip geri çekilen Türkiye, güçlü ekonomisi ile artık geri adım atmıyor. Eski senaryoları tekrar sahneye koymak isteyen güçler, batı medyasını kullanarak son kozlarını kullanmaya çalışsa da pandemi sonrası hızla toparlanan Türkiye ekonomisi, bu oyunu yine bozacak.