Son dakika haberi: Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde açıklamalarda bulundu. Bakan Şimşek, enflasyonu nasıl indireceklerini 4 adımda anlattı.
Bakan Şimşek'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Bizim gibi ülkelere fon akışına daha destekleyici bir sürece girme ihtimalleri yüksek. IMF'nin öngörüsü reel olarak emtia fiyatlarının istikrarlı bir şekilde deva medeceği yönünde. Jeopolitk gelişmeler önemli ama bu gelişmeler bölgede Türkiye'nin stratejik önemini ortaya çıkaracak.
Bakan Mehmet Şimşek duyurdu! "Dezenflasyon için ilave adımlar atacağız" | Video
Küresel dezenflasyon devam ediyor. Muhtemelen devamında Fed ve ECB faiz indirimlerini öngörüyor.
Piyasalar jeopolitik gelişmeleri fiyatlamıyor. Önümüzdeki 5 yılda küresel büyüme yavaşlayacak. Ama orta vadede büyümeyi olumlu yönde etkileyecek yapay zeka faktörü var. Yapısal reformlar esas belirleyici olacak. Bu iki faktör büyümeyi etkileyebilir.
"ÖNCELİK FİYAT İSTİKRARI"
OVP'yi güçlü bir şekilde uyguluyoruz, program çalışıyor, arzulanan sonuçları veriyor, programı güçlendireceğiz, Türkiye'nin makroekonomik sorunlarını çözmekte son derece kararlıyız.
OVP'de en büyük önceliğimiz fiyat istikrarı. Fiyat istikrarını destekleyici olarak mali disiplin ve bunun bir yan ürünü olarak da daha sürdürülebilir bir cari açık öngörüyoruz. Ön plana çıkan, yeşil dönüşüm, dijital dönüşüm ve sanayi dönüşümü. Sanayide dönüşümden kastımız ekonomideki kompleksiteyi artırıpi katma değer zincirinde yukarıya çıkıp, Türkiye'nin bu sanayide dönüşümden zenginleşmesini sağlamak. Ama Türkiye'nin amacı sağlıklı büyümedir.
Fiyat istikrarı önemli. Firmalarımızın uzun vadeli finansmana erişmesinin tek yolu fiyat istikrarından geçiyor. Sürdürülebilir büyüme fiyat istikrarından geçiyor.
"DEZENFLASYON İÇİN İLAVE ADIMLAR ATACAĞIZ"
Dezenflasyon bu yılın ikinci yarısında başlayacak. Dezenflasyona geçiş için para politikasında bir geçiş süreci gerekiyordu. Şu an bunu başarmış durumdayız. Para politikasının aktarım mekanizması gecikmeli çalışıyor. Dezenflasyonu önümüzdeki dönem destekleyecek ilave adımlar atacağız.
Dezenflasyon zaman alıyor. Enflasyonu düşürmek bütün dünyada bir süreç işidir. Geçen sene yayınlanan bir çalışmada enflasyonun şok öncesi döneme dönmesi 3,4 yıl alıyor. Bu bir süreç. para politikası gecikmeli bir şekilde etkide bulunduğunu hatırlamak lazım. Enflasyon için kararlı adımlar atacağız.
Önümüzdeki seneden itibaren deprem harcamaları dahil bütçe açığını yüzde 3'ün altına çekeceğiz.
KAMUDA TASARRUF
Harcamaların gözden geçirilmesi bir süreç işi, tasarruf konusunda çalışmalarımızı nihai bir noktaya getirdik, yakında bazı hususları paylaşacağız ve gereken adımları atacağız.
Biz OVP'de vergi muafiyet ve istisnaları gözden geçireceğimizi söyledik.
Kayıtdışı ile mücadele eylem planı açıklamayacağız sadece uygulayacağız. Hazine ve Maliye Bakanlığı çok güçlü bir şekilde sahada olacak.
Önümüzdeki seneden itibaren hedeflerimiz çok basit. Bütçe açığı milli gelire oran olarak yüzde 3'ü geçmeyecek. Borcun milli gelire oranı deprem etkisi dahil yüzde 35'i geçmeyecek.
Önümüzdeki dönem şokları ve reformlar için mali alan oluşturacağız. Merkez Bankası'na dezenflasyon için destek vereceğiz.
Türkiye'de kamu borcunun milli gelire oranı yüzde 29,5. Bizim gibi ülkelerde ise yüzde 70. Mali politikanın tek hedefi var dezenflasyona yardımcı olmak. Ama orta vadede yapısal alan için mali alan oluşturacağız.
"TÜRKİYE'NİN ÖNEMLİ AVANTAJLARI VAR"
Türkiye'nin toplam borçluluğuna baktığımız zaman gelişmekte olan ülkelerin yarısında az. Toplam borcun milli gelire oranı geçen sene yüzde 108. Bize benzer ülkelerde bu oran yüzde 255, dünyada ortalama yüzde 331. Küresel ekonomide en önemli sorunlardan biri yüksek borçluluk. Aşırı borçlanma büyüme önünde önemli bir engel. Türkiye'nin burda önemli avantajları var.
Bizde büyüme potansiyeli gelişecek ve büyüme performansı çok güçlü bir şekilde seyretmeye devam edecek.
Sürdürülebilir cari açık aslında dezenflasyon programımızın bir çıktı. Cari açığın milli gelire oran olarak yüzde 2,5'un altına çekilmesidir. Sıkı maliye, sıkı para politikası kalıcı düşük cari açığı getirecek.
Altın ithalatında normalleşmeye doğru gideceğiz. Yurt içi doğalgaz ve petrol ve doğalgaz üretiminde artış var. Yeni bir sanayi programı ile birlikte Türkiye'nin cari açığını kalıcı bir şekilde sürdürülebilir patikada gerçekleştireceğiz.
Cari açık yüzde 4 civarında. Altının katkısı 2,3 puan. Cari açığın yarısından fazlası altın ithalatından kaynaklı. Çok büyük ihtimalle cari açık 2,5'un altında olacak.
Bütçede de 2024 yılı için OVP yaptığımızda temkinliydik. Hedefimiz yüzde 5'in altı. İlave tedbirler alıyoruz.
YENİLENEBİLİR ENERJİYE 100 MİLYAR DOLAR
Enerjide dönüşüm önemli bir alan. Türkiye için bir zaruret. Türkiye 2022 yılında doğalgaz ve petrol ithalatına 97 milyar dolar bir fatura ödedi. Geçen seçen sene 70 milyar dolar ödedi. Dolayısıyla ciddi bir şekilde dışarıdan petrol ve doğal gaz alıyoruz. Bunu düşürdüğümüz ölçüde cari açık kaynaklı makro finans kaynaklı riskleri de daha iyi yönetecebileceğiz.
Önümüzdeki 10 yıl içinde yenilebilir enerjiye 100 milyar dolarlık bir yatırım olacak. Nükleer de devreye girecek. Nükleer santralin devreye girmesiyle dışa bağımlılık azalmış olacak.
Türkiye'de Karadeniz'de doğal gaz, Gabar'da petrol var. Önümüzde yıllarda petrol ve doğal gazın yüzde 25'ini Türkiye'den temin edeceğiz. OVP programda cari açıktaki iyileşme tamamen makro ekonomik alanlarladi iyileşme ile ilgili.
Sanayide dönüşüm önemli bir alan. İmalat sanayinin milli gelire olan oranına baktığınız zaman Türkiye çok iyi bir durumda. Almanya'dan yüksek bir orana sahibiz ancak onlar kadar zengin değiliz. Yüksek teknoloji üretiminde arzuladığımıız yerde değiliz. O yüzden son 20 yıldır Türkiye'de çok güçlü bir ekosistem inşa ettik. Bu ekosistem sonuç vermeye başladı. Endüstri bölgelerinden teknoloji geliştirme bölgelerine kadar Türkiye'de son 20 yılda muazzam bir gelişme var. Bu yatırımlar sonuç vermeye başladı.
Savunma Sanayi'nin katkısı çok büyük. Türkiye şu anda çok güçlü şekilde savunma sanayinde yüksek teknolojili ürünler üretiyor. Dünyada savunma sanayi ihracatında geçen yıl 11'inci sıraya yükseldik. İlk 5'e girmeyi düşünüyoruz.
Dünya ekonomisinden aldığımız pay yüzde 1,1 civarı. Katma değer zincirinde bir miktar daha yükselmemiz gerekiyor. AR-GE'ye öncelik vereceğiz. AR-GE harcamalarının milli gelire oranı yüzde 1,3-1,4 arası. Bunu yüzde 2 üzerine taşımakta kararlıyız."