TBMM Genel Kurulu'nda bugün başlayan bütçe görüşmelerinde konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, dövizde yapılan spekülasyona ilişkin önemli mesajlar verdi. Oktay, "Son günlerdeki kur hareketleri, ekonominin gerçeklerine uygun değildir. Bu manipülasyon girişimlerinin bize olduğu kadar, bunu yönlendirenlere de giderek artan bir maliyeti vardır ve bu sınama, ekonomi üzerinden ülkemize sözde diz çöktürmek isteyenler için de sürdürülebilir değildir" dedi.
Bütçe görüşmelerinin ilk gününde Oktay, bütçe sunuş konuşması yaptı. Dünya genelinde görülen virüs varyantları, kalıcı küresel toparlanma önünde ciddi bir engel olarak varlığını koruduğunu ve salgınla devamlı mücadeleyi zorunluluk haline getirdiğini kaydeden Oktay, şunları söyledi:
"DÜNYA GENELİNDE EŞİNE RASTLANMAYAN ARZ VE TALEP ŞOKLARI TECRÜBE EDİLMİŞTİR"
"Bütçemizi, bu risklerin ve belirsizliklerin halen devam ettiği bir ortamda ihtiyatlı bir yaklaşımla hazırladık. Salgına karşı alınan tedbirler özellikle hizmetler sektöründe ağır ekonomik yıkımlara yol açmış, dünya genelinde eşine rastlanmayan arz ve talep şokları tecrübe edilmiştir. 2021 yılı ikinci çeyreğinde küresel ekonomilerde bir önceki yıla kıyasla iyileşme yaşanmasıyla iş gücü piyasaları da kısmen toparlanmıştır.
Ancak 2021 yılında, istihdamdaki artış eğilimine rağmen işsizlik oranları hala salgın öncesindeki ortalamaların üzerinde seyretmektedir. Türkiye ekonomisi 2020 yılında yüzde 1,8 oranında büyüme kaydederek, Kovid-19 salgınından en az hasarla çıkabilmiş ve G20 ülkeleri arasında Çin'le birlikte büyüme kaydetmeyi başaran iki ülkeden birisi olmuştur. Bu performans, 2021 yılında da devam etmiştir. Türkiye ekonomisi, 2021 yılının üçüncü çeyreğinde yıllık yüzde 7,4 büyümeyi başarmıştır. Böylece yılın ilk dokuz ayında yüzde 11,7 oranında büyüyerek oldukça güçlü bir görünüm sergilemiştir. Ekonomik aktivitedeki dinamik ve canlı gidişat ile artan ihracat desteğiyle, yılın son çeyreğinde de yüksek bir büyüme performansı öngörülmektedir. 2021 yılının tamamında yüzde 10'u aşabilecek düzeyde bir büyüme oranı kaydetmeyi bekliyoruz."
Oktay, başta bütçe olmak üzere tüm politika araçlarının işçi, memur, esnaf, çiftçi ve emeklilerimiz dahil olmak üzere tüm kesimlere büyüme refah olarak yansıyacağını kaydetti.
İSBTİHDAMDAKİ ARTIŞ
2021 yılı Eylül ayı itibarıyla toplam istihdam düzeyinin salgının hemen öncesindeki 2020 Şubat ayına göre mevsim etkilerinden arındırılmış verilerle yaklaşık 1,7 milyon kişi daha fazla olduğunu ifade eden Oktay, "Eylül ayı itibarıyla ilk defa istihdamımız 29 milyonu, iş gücümüz 33 milyonu aşmıştır. 2021 yılında gözlenen iktisadi faaliyetteki hızlı toparlanmayı takiben 2022 yılında hedeflenen yüzde 5'lik güçlü büyümenin iş gücü piyasalarına olumlu yansımalarının olmasını, iş gücüne katılım ve istihdam oranlarında önemli iyileşmelerin kaydedilmesini öngörmekteyiz.
Bu çerçevede, Orta Vadeli Program tahminlerine dayalı olarak, 2022 yılında istihdamın 2021 yılına göre 1 milyon 277 bin kişi artması, işsizlik oranın ise yüzde 12'ye gerilemesi beklenmektedir" diye konuştu.
TÜRKİYE BİRÇOK GÖSTERGE AÇISINDAN İYİ KONUMDA
Oktay, Türkiye'nin yüksek büyüme, ihracatta artış ve cari dengenin iyileşmesi ile istihdam piyasasında salgın döneminin başarıyla atlatılmasına ek olarak, diğer birçok gösterge açısından da bu dönemde oldukça iyi bir konumda olduğunu belirtti. Oktay, "Ülkemiz akranlarına göre düşük kamu borcuna ve hanehalkı borçluluğuna sahiptir. AB tanımlı genel yönetim borç stokunun milli gelire oranı 2021 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 38,4'e gerilemiştir. AB ülkelerinde bu oranın ortalaması yüzde 90'ın üzerindedir. Bu oran yılsonu itibariyle, kur riskine bağlı olarak bir miktar daha yukarıda gerçekleşse bile AB ülke ortalamasının çok çok daha altında olmaya devam edecektir. 2020 yılında dünyada bütçe açığının milli gelire oranı ortalama olarak yüzde 10'un üzerindeyken ülkemizde bu oran yüzde 3,5 gibi oldukça düşük bir seviyede gerçekleşmiştir. Bu durum ülkemizin mali disiplindeki başarısını tesciller niteliktedir.Mali disiplin kararlılığımız dün nasılsa bugün de aynı şekilde devam etmektedir. Böylece kamu maliyesi Türkiye ekonomisinin en güçlü çıpası olmaya devam edecektir."şeklinde konuştu.
BANKACILIK SEKTÖRÜ SAĞLIKLI
Türkiye'deki bankacılık sektörünün oldukça sağlıklı bir duruş sergilediğine dikkat çeken Oktay, " Sektördeki kredilerin takibe dönüşüm oranı Ekim ayında yüzde 3,5 ile yönetilebilir düzeyde olup, bankacılık kesiminin sermaye yeterlilik oranı yüzde 17,3 ile yasal oranın oldukça üzerindedir"değerlendirmesinde bulundu.
Merkez Bankasının rezervleri de son dönemde 35 milyar doların üzerinde bir artışla 126 milyar doları aştığına işaret eden Oktay, şöyle konuştu: "Bir ekonomiyi değerlendirirken sadece bazı göstergeleri göz önünde bulundurup geri kalanını göz ardı etmek doğru bir yaklaşım değildir ve bütünü görmekten bizleri alıkoyar. Kurlarda son dönemde yaşanan hareketlenmeyi sadece politika faizi çerçevesine bağlamak son derece yanlıştır ve Türkiye'nin büyüme, ihracat, cari denge ve mali disiplinde sahip olduğu başarıyı yok sayma anlamına gelmektedir. Salgının getirdiği olağanüstü koşullarla birlikte sadece Türkiye'de değil, diğer pek çok ülkede de politika faizinin enflasyonun altında yer aldığı bir dönemden geçmekteyiz. ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, Güney Kore, Brezilya, Endonezya, Malezya, Hindistan, Macaristan, Polonya ve Rusya gibi birçok ekonomide negatif reel politika faizi uygulanmaktadır. Ayrıca, politika faizinin yüksek olduğu dönemlerde de kurlarda hareketlenmeler görülebilmektedir.
Son dönemde yaşanan gelişmeleri; doların dünyada güçleniyor olması, para birimimize karşı yapılan spekülatif hareketler ve ülkemizin döviz talebini artıran etmenler çerçevesinde ele almak gerekmektedir."
TL MANİPÜLATİF ATAKLARA MARUZ KALMAKTA
Birçok göstergede son derece iyi seviyeleri yakalanması. en yüksek büyüme ve ihracat artışlarını gerçekleştirilen bu dönemde TL'nin manipülatif ataklara maruz kaldığını söyleyen Oktay, "Son günlerdeki kur hareketleri, ekonominin gerçeklerine uygun değildir. Bu manipülasyon girişimlerinin bize olduğu kadar, bunu yönlendirenlere de giderek artan bir maliyeti vardır ve bu sınama, ekonomi üzerinden ülkemize sözde diz çöktürmek isteyenler için de sürdürülebilir değildir. Biz yatırım, üretim, istihdam ve ihracatı önceliklendiren bakış açımızla ülkemizin döviz ihtiyacını en aza indirecek ve bu saldırılara karşı çok daha dayanıklı bir ekonomik yapıyı hızlı bir şekilde tesis edeceğiz. Bu doğrultuda ülkemizin ara malı ithalatı ve enerji harcamalarını azaltan, üretim ve ihracatı destekleyen projelerimizi birer birer hayata geçiriyoruz. Böylece ara malı ihtiyacı yerli üretimle giderilerek ülkemizin önemli ithalat kalemlerinin yerli üretimi sağlanacak; hatta bu alanlar yeni ihracat kalemleri olarak ekonomimize katma değer sağlayacaktır. Bununla birlikte yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızın artması, daha fazla üretilmesi ve daha verimli bir biçimde kullanılması yönünde yatırımlarımızı hızlı şekilde artırıyoruz.Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi "Artık ekonomide de Dünya 5'ten büyüktür!" diyoruz.Türkiye'de nasıl vesayetleri geride bırakarak daha demokratik bir yapıyı hakim kıldıysak, nasıl güçlü bir kalkınma altyapısı oluşturduysak aynı şekilde üretime ve istihdama dayalı topyekün bağımsız bir ekonomiyi de ülkemize kazandıracağız" dedi.
KURLARINDAKİ YÜKSELİŞ YÖNETİLEBİLİR DÜZEYDE
Oktay, "Döviz kurlarındaki yükselişin bazı bütçe giderlerinde artışa neden olurken aynı zamanda bütçe gelirlerini de olumlu yönde etkilemektedir. Bu çerçevede, toplam bütçe dengesine bakıldığında bu etki sınırlı ve yönetilebilir düzeydedir. Bütün bu gelişmelere rağmen ekonomik büyümede sağladığımız başarı ve mali disiplindeki kararlı duruşumuz sayesinde 2021 yılı bütçemizde yüzde 4.3'lük bir bütçe açığı öngörmüşken, OVP'de yüzde 3.5 olarak revize ettiğimiz bu yılı bu oranın altında bir bütçe açığı ile kapatacağız" diye konuştu.
VATANDAŞIMIZI ENFLASYONA KARŞI KORUMAYA KARARLIYIZ
Son dönemde tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de fiyatların genel düzeyinde artışlar yaşandığına dikkat çeken Oktay, " Konunun salgının etkileri ve tedarik zincirlerinde tüm dünyada yaşanan bozulmayla birlikte ele alınması gerekmektedir. Enflasyon ve hayat pahalılığını tüm yönleriyle ele alıyor ve vatandaşlarımızın fiyat artışlarından en az etkilenmesi için politika tedbirlerimizi oluşturuyor ve uyguluyoruz. Vatandaşlarımızı fiyat artışlarından korumak amacıyla doğal gazda maliyetin dörtte üçünü ve elektrikte ise yarısını hükümet ve devlet olarak biz üstleniyoruz. Enflasyonun yükselmesi konusunda aldığımız tedbirler, haksız ve fahiş fiyat artışlarının etkin bir şekilde denetlenmesi ve gerekirse kamu kaynaklarından feragat edilmesi yoluyla enflasyonun vatandaşlarımıza en az şekilde yansıtılması hususunda büyük gayret sarf ediyoruz. Bu duruşumuzu sürdürmeye kararlıyız ve vatandaşlarımızı enflasyonun etkilerine karşı korumaya devam edeceğiz. İşçimiz, memurumuz, asgari ücretlimiz, sağlık personelimiz, öğretmenimiz, güvenlik güçlerimiz, esnafımız ve çiftçimiz dahil milletimizi enflasyon karşısında ezdirmeyecek ve enflasyonda kalıcı düşüşü temin edecek tüm politika tedbirlerini kararlılıkla uygulayacağız."şeklinde konuştu.
DESTEKLER 733,1 MİLYAR LİRAYA ULAŞTI
Kovid-19 nedeniyle yapılan yardımları anlatan Oktay, 2021 yılı sonu itibariyle de toplam destek büyüklüğünün 733,1 milyar liraya ulaşmasını beklendiğini ifade etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı iki yeni destek paketi ile ilgili de bilgi veren Oktay, "Küçük ve orta ölçekli işletmelerimize yönelik İlave İstihdama Destek Paketi'ni hayata geçiriyoruz. İşverenlerimize finansman kolaylığı sağladığımız bu teşvikimiz ile 50'nin altında çalışanı olan işyerlerimizin ilave istihdam sağlamaları veya nakdi ücret desteğinden yararlanan çalışanlarını tam zamanlı istihdama geçirmiş olmaları durumunda her bir çalışan için 100 bin liralık Kredi Garanti Fonu (KGF) teminatlı kredi kullanma imkânı sağlanacaktır" ifadelerini kullandı.
KGF teminatı altında kullanılan kredilerin faizi 12 ay boyunca İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacağını dile getiren Oktay şöyle devam etti:
"Bu da bir çalışan için aylık bin 341 liralık destek anlamına gelmektedir. Diğer destek paketimiz; "İmalata Dayalı İthal İkamesi Destek Programı"dır. Bu programla amacımız; orta-yüksek ve yüksek teknolojili üretimin payını, uluslararası pazarlara entegre bir biçimde daha da artırmaktır. Program kapsamında ayrıca orta-yüksek ve yüksek teknolojili sektörler için kritik öneme sahip ara malları ve hammaddelerin üretimini de destekleyeceğiz.
Bu sayede asgari 6 ay, azami 24 ay ödemesiz dönem dâhil olmak üzere, azami 120 ay vadeli kaynak kullanılabilecektir.
Oktay, "Alınan politika tedbirleri ile birlikte 2022 yılında yüzde 5 büyüyeceğini öngörüyoruz. Küresel ve ulusal düzeyde döviz kuru ve fiyatlar genel seviyesindeki gelişmelere rağmen döviz kurunda istikrar ve enflasyonla mücadelede kararlılığımız sürmektedir."
Türkiye'nin Otomobili Projesi'nin yoluna emin adımlarla devam ettiğini belirten Oktay, " Bugüne kadar 2,5 milyar liralık yatırım tamamlandı, yılsonunda bu tutarın 3,5 milyar lirayı bulması bekleniyor.Kayseri'de yapımına devam edilen Lityum İyon Pil Üretim Tesisi'nde makine sistemleri kurulumunun Ocak 2022'de tamamlanması, Nisan 2022'de ise seri üretime geçilmesi planlanıyor" dedi.