MİT şeffaf oluyor
Yeniden yapılanma içinde bulunan MİT, İnternet'te bir sayfa açarak, topluma karşı açık ve şeffaf olma yönünde ilk adımı attı. MİT'in tarihçesi, kuruluşu, yapısı, görevleri anlatılırken, sorulu-cevaplı bir bölümle de MİT'e dönük kuşkular giderilmeye çalışıldı.
Hakan DİLEK / TAKVİM
Batılı demokratik ülkelerin servislerinde asker kökenli personel kullanmanın oranı çok daha yüksektir. Meseleye asker-sivil gibi ayırımcı bir yaklaşımla bakılmamalıdır. Ülke çıkarları ve ihtiyaçlara göre, uzmanlık alanlarının zorunlu kıldığı kadrolaşma, personel politikasının temel unsuru olmalıdır. Halen MİT bunyesindeki asker kökenli personel miktarı tek rakamlı yüzdeleri geçmiyor. Teşkilat bünyesinde çalışan her görevli MİT mensubu olma kimliği ile bütünleşmiş olup, uzmanlık alanlarında en yüksek verimliliği sağlama gayreti içinde.
Dünyada ve bölgemizde her şey çok hızlı değişime uğruyor. Birçok alanda gelişen bütünleşme ilişkilerine rağmen, ülkeler ve güçler arasındaki çıkar farklılıkları çatışmaları daha da artırılıyor. Türkiye; uluslararası ve bölgesel politikaların etkileşim alanı içinde belirleyici rollere sahip, lider bir ülke konumunda. Bu sebeple, dayanışma kurulmak istenen veya gelişmesi engellenmek istenen bölgesel bir güç konumunda.
MİT'in, Türkiye'nin gelişen ihtiyaçlarına, ülkelerarası ilişkilerinin niteliğine cevap verebilen bir yapıya kavuşturulması, devletimizin gelişme dinamiği bakımından hayati önemi olduğu unutulmamalı.
Güvenlik, stratejik istihbarat konularının yanı sıra, organize suçlar ile terör tehdidinin önlenmesinde, ekonomik güvenliği sağlayıcı çalışmalarda gerekli yerini almak zorunda. Ayrıca, gelişen ve büyüyen Türkiye'nin bölgesel güç olarak yaratılmasında istihbaratın öncelikli katkısının sağlanabilmesi, istihbarat üretimini geliştirici çalışmalarımızın temel unsuru.
Yeni yapılanmanın hedeflerini bu çerçevede değerlendirmek mümkün. Güvenlik istihbaratı yurtiçi faaliyetlerle sınırlı değil. Önemli ölçüde yurtdışında da tehdit oluşturduğu gibi, söz konusu tehditlere destek veren ülkelerle bağlantılı olarak, stratejik istihbarat ile de bütünleşmekte. MİT bünyesinde, yeni yapılanma çerçevesinde, güvenlik ve stratejik istihbarat konuları, İstihbarat Başkanlığı çatısı altında toplanmıştır. Türkiye'nin jeostratejik konumunun yarattığı tehditler arasındaki bağlantıları dikkate alarak, aynı çatı altında yapılan koordinasyon ve analiz çalışmalarının istihbarat üretimindeki etkinliği artıracağı değerlendirmesi ile çalışmalar yönlendirililiyor.
MİT'TE BİR AKADEMİSYEN
Hakan Fidan, 1986-2001 yılları arasında astsubay rütbesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri'nde görev yaptı. Almanya'daki NATO Süratli Reaksiyon Kolordusu Karargahı'nda yurt dışı görevinde bulunan Fidan, ordudan ayrıldıktan sonra Avustralya'nın Ankara Büyükelçiliği'nde kıdemli siyasi ve ekonomik danışman olarak çalıştı.
University of Maryland University College'den Yönetim ve Siyaset Bilimi üzerine lisans dereceleri alan Fidan, Bilkent Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler alanında yüksek lisans ve doktora yaptı.
Fidan'ın master tezi, "Dış Politikada İstihbaratın Rolü", doktora tezi ise, "Bilgi Çağında Diplomasi: Enformasyon Teknolojilerinin Uluslararası Antlaşmaların Doğrulanmasında Rolü" konusunda oldu.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (Viyana), Birleşmiş Milletler Silahsızlanma Enstitüsü (Cenevre) ve Verification Technologies Research Center'da (Londra) akademik araştırmalarda bulundu. Hacettepe ve Bilkent üniversitelerinde dersler verdi. Hakan Fidan 2003-2007 yılları arasında, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı da yaptı.
MİT'in dış operasyonları
Karşı operasyonların devlet olmanın vakarına yakışmayacağını düşünen MİT; 8 Ağustos 1982'de ASALA Esenboğa Havaalanı'nı kan gölüne çevirince tavır değiştirdi. Vatandaşların öz güvenini sarsacak bu duruma müdahale etme gereği duyuldu. Başta karşı çıkılan operasyonlar başlayacaktı...
Hakan DİLEK / TAKVİM
Türkiye PKK'nın adını duymadan önce de terörün kanlı yüzünü tanıyordu. ASALA dünyanın her yerinde saldırmaya başlamıştı.
İşte saldırıların öyküsü:
Yıl: 1973, Yer: Amerika'nın Santa Barbara kenti. Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir bu kentteki Baltimore Oteli'nin lobisinde Gurgun Yanikiyan adlı Ermeni tarafından öldürüldü. Suikastın arkasında Ermenistan'ın Kurtuluşu İçin Ermeni Gizli Örgütü (ASALA) çıktı. Bu ASALA'nın diplomatlarımıza yönelik ilk eylemiydi.
Özellikle 1975'te dünyanın birçok kentinde peşpeşe suikastlar gerçekleştirdi. 1982'ye gelindiğinde örgütün öldürdüğü Türkler'in sayısı 19'u bulmuştu. Ayrıca 140'ı aşkın da bombalama eylemi gerçekleştirmişlerdi.
BEKLENEN FIRSAT
Devletin zirvesinde bu konu ilk kez 12 Eylül öncesi bir Milli Güvenlik Kurulu toplantısında gündeme geldi. Bazı devlet yetkilileri, hızla tırmanan ASALA terörü karşısında öfkeyle "Biz de onları öldürelim" deyince bu önerinin karşısına dikilen, dönemin MİT Müsteşarı Korg.Hamza Gürgüç oldu. Gürgüç, MİT'in yurtdışında silah kullanmasının mümkün olmadığını, böyle bir eğitimi de bulunmadığını belirtip, "Böyle bir şey devlet olmaya yakışmaz. Üstelik diplomatlarımıza yapılan suikastları da artırabilir" dedi ve ekledi: "Öldür emrini verecek makamlar, bu makam ne olursa olsun günün birinde açıklanacaklardır".
Kendisi bu cümleyi söylerken Başbakan Demirel'in tebessümle yüzüne baktığını Korg. Gürgüç yıllar sonra anlatacaktı. Ancak saldırıların arkası kesilmeyince devlet bir şeyler yapmaya karar verdi. Ve beklediği fırsat, korkunç bir eylem sayesinde karşısına çıktı. 8 Ağustos 1982'de bu kez eylem yeri ilk kez Türkiye oldu.
Levon Ekmekçiyan ve Zohrap Sarkisyan, Ankara Esenboğa Havalimanı'nın bekleme salonuna bomba atıp silahla ateş açtılar. 9 kişi öldü, 82 kişi de yaralandı. ASALA'nın Türkiye'nin başkentinde, hem de en çok korunan bir havalimanında eylem yapması büyük yankı buldu. Devlet içinde "Neden bir şeyler yapmıyoruz" sesleri yükselmeye başladı.
Ankara'daki eylemden 19 gün sonra bu kez Türkiye'nin Ottawa Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Kurmay Albay Atilla Altıkat'ı öldürdüler. Üstelik ASALA'nın eylemlerinde ilk kez bir asker yaşamını yitiriyordu. Bunun üzerine Kenan Evren, ASALA'yla aktif ve örgütü bitirecek şekilde mücadele edilmesi talimatını verdi. Bu görev de MİT'e verildi. MİT de aynı yılın eylül ayının sonunda büyük gizlilik içinde çalışmalara başladı.
Kanlı Esenboğa katliamında sağ ele geçirilen Leon Ekmekçiyan, Mamak'ta Devlet Başkanı Kenan Evren'in damadı, Köşk'ün güvenlik danışmanı, istihbaratçı Erkan Gürvit tarafından sorgulandı.
Ekmekçiyan, hayatı karşılığı bazı isimler ve adresler vermeye ikna edildi. Tam o dönemde, Korg. Gürgüç'ten farklı bakan bir istihbaratçı Ankara'ya geldi. Teşkilatta Kontrespiyonaj Dairesi'nden emekli olmuş Hiram Abas, ASALA'nın temizlenmesi için "yurtdışında mukabil eylemler düzenlenmesinden" yanaydı. Operasyona gönüllü oldu. Operasyonu Köşk finanse edecek, ancak Hiram Abas, Köşk'ün kadrosunda görünmeyecekti. Dış temsilciler lojistik konusunda destek olacaktı. Abas'ın ekibi 5 kişiydi. Bazıları asker kökenliydiler. İyi dil biliyor ve çok iyi silah kullanıyorlardı. Hazır olduklarında kendilerine bir belge imzalatıldı. Yakalanırlarsa birbirleriyle ve devletle herhangi bir ilişkiyi asla kabul etmeyeceklerdi.
Ekmekçiyan'ın verdiği isimler, Lübnan'da yaşıyordu. Tim, Lübnan'a sızmakta zorlanmadı. Çünkü tam o günlerde İsrail, Lübnan'ı işgal etmiş ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) gerillalarıyla birlikte ASALA militanlarının üslerine de baskınlar düzenlemişti.
Üstelik, MOSSAD, MİT'e bir jest yaparak bu baskınlara davet etmişti. Ekip, hemen çağrıya uyarak Bekaa'ya geçti. Bazı belgelere ulaştı. Ekmekçiyan'ın verdiği bazı isimler, belirli adreslere çekilerek (istihbarat jargonuyla "yemlenerek") "halledildi".
MİT, PARİS VE ATİNA'DA
Öte yandan, Orly baskınının ardından önce Paris ve sonra da bütün başkentler ASALA üzerindeki şemsiyesini kaldırınca Avrupa, Türk istihbaratçılar için elverişli bir "av alanı" haline dönüştü.
Avrupa'ya geçen timler, Paris ve Atina'da James Bond filmlerine taş çıkaracak sahneler yaşadı.
Hiram Abas'ın St Jeanne de Chantal Ermeni kilisesinin avlusuna bırakıp patlamaya 15 dakika kala bizzat ihbar ettiği bombalar, Paris'te Pont de L'alama köprüsünün sahanlığında çapraz ateşe tutularak öldürülen ASALA militanı, timin bir hatası sonucu Pire-Atina seferini yapan banliyö treninin bir vagonunda, kovaladıkları hedefle teke tek kalan ve kanlı bir boğuşmaya giren "Yakup Cemil" kod adlı tim üyesi...